Köylü vatandaş soruyor Paşa'ya..

Köylü vatandaş soruyor Paşa'ya..
"Cumhuriyet nedir..?"
Sarı Saçlım, Mavi gözlüm den geliyor yanıt;
"Cumhuriyet, Kimsesizlerin Kimsesidir.."
Kimi kimsesi olanın da, dayanağı elbet Cumhuriyet..
Dün, 98. yılını kutladık, Cennet ülkemin, Türkiyemin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak tarnih sayfasına çıktığı günü, Türkye Cumhuriyeti Devleti oülarak kendini ilan etitği günü, yani  Türkiyemin Doğum gününü..
Şöyle çok param pulum olsa, cadde sokak, köy, mezra demeyecektim, şöyle on beş yirmi kişilik binlerce pastayı, tek tek yayacaktım yordum insanının emrine..
Lakin, yok o kadar param pulum.. Çay içtik, üç beş dost karşımlıklı cigaratüttürdük, yarım agız of pof lu ifadeler de çıkmadı değil dilimizden.
Dertlendik yine, tanıdğğın,eşin dostun,  konu komşunun derdiyle.. Her zaman ki gibi yani..
Ara ara etrafa göz attım o onlarda.. Minikler geçti bir ara sokaktan..Ellerinde Şanlı Albayrak, albayraklı bolanlar vardı bir de minik ellerin tuttuğu.
Yüzleri gülüyordu miniklerin, geleceğin güvencesi olanh her birinin, yüzü bir ayrı gülüyordu.. "Bayram nere zde?" sorusunu da sık sık tekrarlıyordu her biri.
Anne babalar, güzel güzel kıyafetler giydirdikleri evlatları ile, kordon boyuna yürüyordu, hem de hızlı hızlı..
Tören vaktine bir kaç dakika kalmış, belli ki yaşanan telaş da bundandı.
Şöyle geçmişe döndüm, ilk okullu yıllarıma..
Siyah önlük, beyaz yakalı hallerime..
Aklıma bir de, okumayı söktüğümüzde, Faysal öğretmenimin yakama iğnelediği Kırmızı Kurdela düştü o anda.
O vakitler öyle idi.. Okumayı söken öğrencinin kırmızı Kurdelası olurdu hep..
Sokağa çıktığında, büyükler görür,"Afferin.." kapardık hep.
Kimi afferin ile kalmaz, tutar dı elimizden okulun yüz metre kadar ötesindeki bakkal dükkanına götürür, Metin bakkaldan, o vakitlerin dayanılmaz tadı şokomel’ lerden alır hediye ederdi keyifle..
"Afferin, ilk ne yazdın bakalım..?" şeklindeki standart soru  halen kulaklarımda.
Anımsıyorum da, ilk yazdığım haylİ kargaşık burgaşık harflerle de olsa; Mustafa Kemal ATATÜRK..
“ATATÜRK’ ÜN, DOĞDUĞU TOPRAKLAR” derdi Çanakkale İçin öğretmenim..
Sonrası sorgulardık biz de, ‘Hani Selanik’ti orası..’ diye..
Selanik doğduğu şehir de, Ya Çanakkale…!
Gün geçtikçe yeni bilgiler edindik, öğrendik adam akıllı..
Çanakkale özeldi çünkü.. Çok özel.. Bir de çok kutsal bir şehir..
Toprağına emanet aldığı, yüz binlerce kefensiz hem de,  Şehit Mehmetçik ile ayrı bir kutsallıktı Çanakkale.. 
Çanakkale Mustafa Kemal’ in, ATATÜRK olacağı yerdi..
Kazandığı Anafartalar Zaferi ile, Bir Büyük Asker olarak doğmuştu coğrafyamızda Mustafa Kemal..
Adı, Dünya savaş tarihine altın harflerle yazılmıştı, bura da doğmuştu yani bir büyük komutan..
Kuracağı Cumhuriyetin, ön sözünü de yazmıştı Mehmetçik ile birlikte, Çanakkale’de..
Bura da doğmuştu Mustafa Kemal. Saçları sarı gözleri mas mavi..
Düşmana geçilmez kılınan Çanakkale Boğazı’ nın çivit mavisi gibi mavi gözlüm.
Belki de, bir işaretti ona, doğuştan gelen mavilik.
Belki de, bu yüzden bizdeki Mavi Vatan sevgisi.
Bir bayram deyip geçilecek sıradan bir gün değildi dün..
Dün, bir başka güzeldi..
Tarifsiz bir güzellik..
Zorluyorum zihnimi, bir türlü bulamıyorum bu güzelliği anlatacak bir ifade..
Zor yahu zor.. Cumhuriyet, kendi gibi ap ayrı bir şey.. Değişik bir güzellik..
Tadı doyumsuz, sunduğu güzellikler sayısız.
Sayayım mı daha da demeyeceğim şu an..
Bitmiyor çünkü, sayılar da yetersiz bu durumda.
Kelime anlamı da çok.. Nasıl dersen de artık. Bitmiyor saymakla velhasıl..
Peki ya, Paşa’nın sözü..!
Köylünün sorusu üzerine yanıtı..
Ton desem, ton da yetmiyor ölçmek için sözün ağırlığını ve değerini..
Milyon ton ifadesi de, sanki yetersiz kalacak şimdi..
Demek ki, şöyle de haykırmalıyız şimdi;
“Kimsesizlerin Kimsesi.. Yaşasın Cumhuriyet..”