.

Bu ifadenin benzeri bir söyleme imza atandı Başkan Gökhan. Net şekilde, konuştu… Aslında, böylesi bir beklentinin var olduğundan söz edip, olacağı  vurguladı..   O konuya, geleceğiz, az sabır..
 
Bir süredir gündemdeki meseleye ilişkindi Başkan’ın sözleri..
Hani bir iddia vardı ya;  CHP’li parti yöneticileri aleyhinde bir internet sitesi sahibine para karşılığı karalayıcı haber yaptırdığı iddia edilen,  Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar’ın eşi Dr. Cengiz Ünüvar…
 
Son dakika gelişmesi gibi düştü geçen de haber Şehir gündemine.. CHP’den ihraç edilmişti Dr. Ünüvar…
 
İşte bu konuda, CHP’li Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Merkez İlçe Başkanlığında basın toplantısı düzenlemişti önceki gün.
 
Ve özetle şöyle demişti sayın Başkan; “Çanakkale Belediyesi’ni küçük düşürmeye çalışan çabaları görüyoruz”
 
Ardından da; Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar üzerinden siyaset götürmeye çalıştıklarını söylemişti birilerinin.
 
Şimdi şöyle denilebilir; ‘Birileri kimler..?’
Az çok, o isimler dile geliyor zaten aylardır.. En azından; ben gibi, pek çoğumuz da o isimlerden haberdar. Neyse, konu bu değil. Konu denilenler, hem de net ifadeler ile kurulan cümleler.
 
Başkan Gökhan; “Belediye başkan yardımcılarını belediye başkanı görevlendirir onların onayını alarak. Ancak görevden alabilme yetkisi bende vardır. Dolayısıyla hiç kimse böyle bir beklenti içerisinde olmasın” diyerek, eşi partiden ihraç edilen Başkan yardımcısının da görevden alınacağı beklentisi içinde olanlara, sanki yanıt veriyordu.  
 
Partinin kurmay kadrosu ile birlikte gerçekleşen o toplantıda, bana göre hayli dikkat çekici bir konu daha vardı..
 
Bu konudan bahsetmeden, bir başlık atayım şuraya.. ‘Ora da’, şimdilik kalsın bir başlık…
‘Adayım demedi.. İmasını güzel etti.’
 
 “KAMUOYUNU MEŞGUL ETTİĞİM İÇİN ÇANAKKALE HALKINDAN ÖZÜR DİLİYORUM”
Bu özür, Rebiye  Ünüvar’ dan geldi o toplantıda.
Eşi, Cengiz Ünüvar’ın CHP’den ihraç edilmesi haberleri ile ilgili olarak konuştu ve şöyle dedi;
 
“Ben bir kadın figürü olarak 2010 yılında Cumhuriyet Halk Partisine üye olmuş,  o günden bu güne kadar basının ve kamuoyunun duyurduğu şekliyle çalışarak gündeme gelmiş, kapı kapı partimin gösterdiği yolda hedeflere ulaşmak için çaba sarf eden bir arkadaşınızım.
 
Son günlerde kamuoyunda yazılı çeşitli basın organlarında, çeşitli şekillerde hiç ummadığım ve üzüntüyle söylemek isterim ki bu şekilde kamuoyu ile gündeme gelmek istemedi. Bugüne kadar suskunluğumu korudum çünkü ülkem yangın yeri, bir yandan sel felaketi, bir yandan covid nedeni ile canlarını kaybeden insanlar, şifa arayanlar, ülkenin ağır koşulları bütün bunlar yaşanırken bireysel bir durumla karşı karşıya olmayı istemezdim. Buna sebebiyet vermesem de kamuoyunu meşgul ettiğim için Çanakkale halkından ve örgütümden özür diliyorum” 
 
Aslında bu soru, bence yanıtı herkes tarafından merak edilen bir soru. Bahsedeceğim o soru, tam da şöyle geldi;   “MERAK ETTİM BUNUN ALTINDAKİ MOTİVASYON NEDİR?”
 
CHP’ li Belediye’nin Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar, eşinin ihraç edilmesinin nedeni olarak gösterilen iddialarla ilgili, “Eşim üzerinden bir karalama kampanyası denebilir, eşim üzerinden beni yıpratma kampanyası denebilir. Herkes her şekilde farklı yorum yapabilir. Yaklaşık 4 aydır eşimin Cumhuriyet Halk Partisine, büyüklerime çeşitli basın kuruluşlarına haber yaptırdığı.  Bundan  dolayı varan 1, varan2 diyerek  disipline gitti, MYK’ya gitti, Disiplin kuruluna gitti, ihraç edildi. 
 
İhraç edilen kim? Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar’ın eşi.  
Bir kere haber değeri vardır yazılabilir, bugün yazdı yetmedi bir daha online olarak yazıldı. 
Ben de merak ettim bunun altındaki motivasyon nedir? 
Yazılabilir ama günlerdir kamuoyunun önünde, benim eşim de sonuçta bir hekimdir, Çanakkale kamuoyu tanır.   Hipokrat yemini etmiş bir insandır.  O gereken hukuki mücadelesini verecektir. Biz üç kişilik çekirdek ailede her zaman bireyselliği koruruz, ortak kararı alırız.
Benim eşim kamuoyuna kendini anlatabilecek yeterlilikte bir insandır.  Hukuki süreçte de gerekeni yapacaktır. Ama benim merak konum şu; 
 
‘9 Ağustos’ta benim eşimin ihraç edildiğini kendisinden duymadım.’ Hemen aradım ve böyle bir bilgi ulaşmadı.  Cumhuriyet Halk Partisi belirli kuralları, etik değerleri ve tüzüğü vardır. Bu tüzüğe göre de Yüksek Disiplin Kurulu ver ve en üst organımızdır.  Onun aldığı karar ben ve Cumhuriyet Halk Partisine üye olarak hakkımı aramak koşulu saklı olmak üzere gereği yapılacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi Yüksek Disiplin Kurulu bunu herhalde basına servis etmemiştir.  Bu konuda eğer benimle ilgili haber değeri varsa, bu haber bizim ve örgütümüzün haberi olmadan kim tarafından motive edildiği de bir haber değeri taşır” diyordu..
 
Aklıma benim de bir soru geliverdi; ‘Sahi , bu bilgiyi basına kim servis etti..?’
 
TAKRİHE GEÇECEK SÖZLER…
BU SÖZLERİ, BAŞKAN GÖKHAN ETTİ; “TERÖRİST BİR ÖRGÜTLE BİZİM HİÇBİR İŞİMİZ OLAMAZ, OLMAYACAKTIR”
 
Hayli çarpıcı ifadelerin geldiği o toplantıda, tarihe geçecek dedim ya, işte o türden bir ifade de geldi.
 
Başkan Ülgür Gökhan; “Pençe Yıldırım Harekâtı’nda teröristler tarafından kurulan tuzakta şehit olan kahraman askerimizi ve yaralanan iki askerimizi anarak başlamak istiyorum.
Şehit olan askerimize Allah’tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar diliyorum. Son günlerde şehit haberleri gelmeye devam ediyor, inşallah son olur. “ temennisini aşık şekilde dile getiriyordu.
 
Toplantı, 22 yıl önce yaşanan o büyük depremin yıl dönümünde gerçekleşti CHP’ de..
17 Ağustos Büyük Gölcük Depremi’nin 22.yılında.
 
O depremin aramızdan çekip aldığı canları da yad etti Başkan Gökhan.. Sonra da ekledi;
“Çanakkale’de risk altında, Olağanüstü Meclis Toplantısı’nda da ‘sosyal konutlar’ ile ilgili sürdürdüğümüz imar çalışmalarını yapmış olduk. Depremin ne kadar yıkıcı olduğunun farkındayız, elimizden gelen çabayı yapıyoruz.”
 
Başkan tarihe geçecek o sözü ise, şu konuda etti düzenlenen toplantıda.. Aktarayım denilenleri;
“Her gün haberler, şehitler, yangınlar, seller, pandemi, işsizlik, kadın cinayetleri… Kevgire dönmüş sınırlardan geçen Afganlar… Bir de onlar geldi.” diye başladı cümlesi Bakan Gökhan’ ın..
 
Ardından da şöyle devam etti; “Kimdir neyin nesidir? Kayıt yok, bir şey yok. Yanında ne kadın var ne çocuk var. Gencecik insanlar geliyor, nereye gittiği belli değil. Taliban sözcüsü katıldı A Haber’e ve ‘Türkiye kardeş ülkedir, ilişkilerimiz iyi olacaktır’ falan dedi. Valla ben kimin ilişkisi iyi olacaktır bilemem ama Çanakkalelilerin ilişkisinin iyi olmayacağına kesin inanıyorum çünkü kadınları öldüren, eziyet eden, kız çocuklarını kaçıran, kendi insanına dünyayı dar eden, kelle kesen, terörist bir örgütle bizim hiçbir işimiz olamaz, olmayacaktır. Burası laik Türkiye Cumhuriyeti’dir, şeriat düzenini savunan hiç kimseyle işimiz olamaz. Şeriat düzeni cehennem düzenidir, bunu görüyoruz”
 
Haftanın en çarpıcı başlıklarına, haftanın son gününde değiniyorum.. Bu gün Cuma.. Hayırlısı artık..
 
Başkan Gökhan;  “GÖREVDEN ALABİLME YETKİSİ BENDE VARDIR, KİMSE BÖYLE BİR BEKLENTİ İÇERİSİNDE OLMASIN” diyordu, büyük harfler ile..
 
“Ama kim şikayet ediyor, belediyede at oynatamayanlar şikayet ediyor. Belediye başkanı onu görevden almayacağına göre istifa ettiririz diye düşünüyorlar, duygularıyla oynayarak istifa ettiririz”  şeklindeki bir düşünceden bahisle,  kuruyordu uzun ve hayli çarpıcı cümlesini..
 
Başkan Gökhan, “Biz de diyoruz ki, belediye başkan yardımcılığı atamasını yapan benim, belediye başkanı. Başka kimse değil.
 
Millet bazen meclisten geçme olarak düşünüyor, hayır. Belediye başkan yardımcılarını belediye başkanı görevlendirir onların onayını alarak.
Ancak görevden alabilme yetkisi bende vardır. Dolayısıyla hiç kimse böyle bir beklenti içerisinde olmasın.
Gayet başarı ile Çanakkale halkına hizmeti götürüyorlar. Dolayısıyla ihtiyacım var arkadaşlarımıza önümüzdeki süreçteki çalışmalarda. Çanakkale halkı ile iletişimi kurabilen insanlar. Çeşitli vesilelerle, özellikle sosyal medyada, ‘gizli saklı imalı yazılarla bezdirebilir miyiz, duygularıyla oynayabilir miyiz’ diye bekliyorlar.
Kimse beklemesin çünkü bugüne kadar hiçbir müfettişte soruşturma geçirmemişlerdir.” Vurgusu yapıyordu…
 
VE ŞİMDİ SIRA, BAŞTA SÖZ ETTİĞİM BAŞLIKTA..
 
Hani güne başlar iken dedim ya; “bir başlık atayım şuraya.. ‘Ora da’, şimdilik kalsın bir başlık…
‘Adayım demedi.. İmasını güzel etti..” diye.,. İşte şimdi geldik buraya..
 
 “ÖRGÜTÜN ÖNÜNDEN GEÇECEKSEK VARIZ”
Gökhan, “Son seçimde özellikle tüm üyelerin katıldığı önseçimle aday olduk, Rebiye Hanım birinci olarak çıktı. en çok ona karşı muhalefet varken birinci çıktı.
Ben de önseçimi kazanmış oldum ve sonra Çanakkale halkının önüne çıktı ve seçim tamamlanmış oldu. Şunu demek istiyorum;
‘biz, onun bunun desteğiyle, bir yere siyaseten adaysak, önce örgütün önünden geçeriz.
Örgüt ne diyor, ikinci Çanakkale halkı ne diyor ona bakarız.
Biz, yine aynı anlayıştayız. Hiç öyle yukarıdan atamayla, aralara girmekle görev almayız.
Biz örgütün önünden geçip onların onayıyla ve Çanakkale halkının oluruyla bu görevleri alırız.
Çünkü örgütümüz eğer, onun desteğini alamazsak başarılı olma şansımız yoktur.
Bizi başarıya götüren, partiyi başarıya götüren, bizlerin adaylığının burada olumlu sonuçlanmasına neden olan örgütümüzdür.’ “ diyordu..
 
Bu sözler üzerine, biraz düşününce insanın; ‘ilerideki İlk seçim için edilen sözler değil mi bu sözler, bence bu sözler önümüzdeki ilk seçim için edilen sözler..” diyesi geliyor içinden..
Ne diyelim, hayırlısı olsun.. Sağlıkla kalın.. Haydin hoşça kalın..