.

Çanakkale siyaset kamuoyunda, günlerdir bu soruya yanıt aranıyor.
Sahi, kazanan kim oldu..?
Kimi partiliye göre, Belediye Başkanı’nın desteklediği, yani yeni Başkan..
Kimi partiliye göre, Genel başkan yardımcısının desteklediği Başkanın, Kurultay delege listesi kazanan.
Peki ya gerçekte, hakikaten kim kazanan?
Ana muhalefet CHP’ de, örgütün dilende yorumlandığı gözlenen bu durum, dilden dile dolaşan ifadelerle ayrı bir özetleniyor. Çarpıcı sözler kadar, teoriler de pek dikkat çekici..
Bu arada, öngörülü bazı sözlere, ne yalan söyleyeyim bence de katılmamak adeta elde değil.
Örgütün bir bölümünde, her ne kadar İl Başkanlığını kazanan Belediye Başkanı sayın Ülgür Gökhan’ dense de,    nihayetinde suyun başında alınacak kararlarda söz sahibi olan, CHP Genel Başkan yardımcısı Av. Muharrem Erkek diyen de yok değil.
Sayın Erkek için, “gelecekte ne derse o olacak” şeklindeki ifadeyle, seçim sonrası için değil, gelecek günlerin bekleyişini dillendirmeye başlayanlar da hayli fazlaymış, öyle işittik.
Aslına bakar isek, bence de haklılar. Misal bir sonraki “Yerel Yönetimler Seçiminde, ‘ön seçim yok, merkez yoklaması var’ “, kararı alınır ise, bunda kimin faktörü ve rolü  büyük olacak..?
Birde beklenti ve tahmin var. Beklenti şu; CHP Genel başkan yardımcısı Erkek’ in desteklediği, kurultay delegelerinin katılımıyla gidilecek ilk CHP Kurultayında, sayın Erkek görev yerini korur, yetkisini sürdürecek olur ise ‘Çanakkaleli vekil…!’
Tahminler ise sonrasında. Yani tam da bu noktada;  Varsayılan olduğunda, kimler ne düşünmeli, neyi planlamalı..?
Tabanda bu söylemler dilden dile dolaşa dursun, ‘Kazanan kim ..?’ sorusu, haliyle yanıtı en çok merak edilen..
Dile gelen senaryolar hayli çokmuş. Öyle işitiyoruz…
Bir örnek vereyim;  “güç ve yetki, asıl şimdi bunda sonra..! ifadesiyle ima edilenler, ana muhalefet mensuplarının, ikili, üçlü buluşmalarında,  hararetli sözlerle tartışılıyormuş.İddialara girenler dahi varmış..
Kimi diyormuş; “O’ nun siyaseti hayatı bitti, yeni aday belli..”
Kimi de; “Kavga her zaman yaşanır, seçim biter, barış gelir..”
Bence, hayli de haklı düşünceler bunlar. Ya da, öngörüler mi demeliydim..!
Gelelim bir başka var olana. Herkesçe bilinen bir şey. Seçim arifesinde başlayıp seçim süresince süren, sandık sonucu ardından sağlanan birliktelik, bakalım bu kez de gözlenecek mi CHP’ de..?
Yoksa, dengeler, güç savaşları ve dahası planlar henüz yeni mi başladı..? Kim bilir..!
Siyaset, edilen bir söz, verilen vaadin yerine gelmemesi ile yeniden şekilleneceği gibi, var olan mantıkla da sürebilir.. Yani, 90’ ların Kurt siyasetçilerinin dediği bu.
Beklenti olurmuş her daim.. Planlar yapılıp yapılıp bozulur, hatta ertelenirmiş bazen de. Hayaller kurmaktan ise asla vaz geçen olmazmış siyasette..
Hep bir yeni hedef olduğu gibi, hayaller  hep Paris’ miş siyasette..
Yenilen Pehlivan güreşe doymazmış sözü, çoğu zaman hiç akla gelmez, akla gelse de; “Bu sefer tamam..Bu kez olacak” denirmiş hep siyasette..
Şaka bir yana, yereldeki güç mü önemli olan? Yok sa,  Genel ‘de söz sahibi olup, örgütü  istenildiği gibi  şekillendirmek mi önemli olan..?
 Dileyene bazen  Mavi boncuk, isteyene bazen tutulmayacak bir dizi söz..!
Siyaset bu ya; ‘Dün dündür. Bu gün, bu gündür..!’ bazen de..
‘Benzin vardı da, biz mi içtik..?’ ifadesinin anlamını, bu günlerde daha bir anlamış olsam da, siyaset bir kez renklenmeye görsün..! Kısacası, sonrasını, bekleyeceğiz ve göreceğiz..

ŞİMDİ DE, SAVUNMA ZAMANI. MARKO PAŞA BEY..!
‘Öyle g… , böyle y…’ bu başlık ardından, işitmedik söz kalmadı. Ne fesatmış zihinler..
Bir başlık attık, olay oldu hafta sonu. Hadi anlat derdini Marko paşaya misali..
“Öyle Göze, Böyle Yumruk?” da denilebilir noktalı alanları harflerle doldurduğunuzda,  başka başka ifade eşliğinde, başka başka vurgular da.
Algı, tam da bu noktada.. Fesat düşünür isen içinden, fesat sözler düşer aklına. Olan belli, yaşanan da..
İnsanları canlı kalkan yapıp, kendilerini Polisin, Askerin operasyonları karşısında korumaya çalışan, aslında her anları ölüm saçan terör örgütleri için tek söz etmeyen ülkeler, şimdilerde insan seline boğuluyor.
Bu güne kadar görmek istemedikleri, o  gözlerine, Türkiye ne de güzel bir yumruk atıyor. Öyle değil mi..?
Birilerinin içi fesat.. Bizim vurgumuz ne, onlar ne anlıyor..!
Durum ortada, ‘Öyle GREEK’e (Yunan’a), Böyle YOLCU..’ da denilebilir, noktalı alanları harflerle doldurmaya sıra gelince..
Peki ya, geçekteki amacım ne idi, bu başlığı attığımda.
Siz değil miydiniz? bu sözüm ve sorum kesinlikle Yunan’a.. 
Düne kadar topraklarında terör kampları kurup, Türkiye’ yi kana bulayan, canlı bombalar yetişmesine seyirci kalan. Görmezden gelen..
Çocuk yaşlı demeden, öğretmen asker ayırmadan, Teskereye gidiyor demeden, yol kesip, Mehmetçiğin canını alanlara sessiz kalan, üstelik sahiplenen.
Misal, Apo şerefsizi İtalya’dan sonra size geldiğinde, Lehte eylemler yapan.. Uzatmayayım, daha neler neler..
Şimdi gelinen nokta; Düne kadar, kıyılarınızda yakaladığınız göçmenlerin üzerindeki can yeleklerini alıp, suya salıveren.. Şişme botlarını,  kakaçlarla delip, batıran..
Kısacası, borçlusunuz bu insanlara. Hem can borcunuz, hem can verme borcunuz baki.. Bilmem anlata bildim mi..!
Özetle son  sözüm; “Öyle Göze; Böyle Yumruk..”
Cumartesi manşetinde, ‘Öyle G…, Böyle Y…’ diye boş bıraktığım noktalı alanlara,  başka harflerde yerleştirebilir. O da sizin  İnsafınıza ve düşüncenize kamış..  Fesat düşünmeyin yeter..