Geçtiğimi yıl Mart ayından beri kapalı olan okullar, tüm esnafı etkilerken bir yıldan fazladır dükkanları kapalı olan kırtasiye esnafı bu süreçten en çok etkilenen kesimlerden bir tanesi oldu. 1 Mart’ta başlayan yeni normalleşme süreci kapsamında yüz yüze eğitimlere de başlandı. Ancak Hijyen ve sosyal mesafeden dolayı yarı kapasite ile açılan okullar, kırtasiye esnafına yine çare olmadı.

Geçtiğimiz Mart ayında Türkiye’de ilk vakanın görülmeye başlamasının ardından girilen pandemi döneminde pek çok farklı sektör salgından ekonomik olarak olumsuz etkilenirken bunlar arasında kırtasiye ve kitapevleri de yer aldı. Çanakkale’de Beste Kırtasiye’nin sahibi Serdar Güler, kırtasiyelerin Covid-19 virüsünden en çok etkilenen sektör olduğunu söylerken maddi olarak kayıplarının 1 senelik süreçte yüzde 70’e yakın olduğunu belirtti. Serdar Güler, eğitimin 1 senedir online olarak gerçekleşmesini ve üniversite öğrencilerinin Çanakkale’ye gelmemesini sektörü olumsuz etkilediğini söyleyerek “Eğitimin kısmi olarak yüz yüze sürdürülmesi, kırtasiyecilerde yoğunluğu çok fazla azalttı diyebilirim. Şu an birkaç haftadır eğitime az bir kapasiteyle bazı sınıflar yüz yüze devam ediyor ama bu kırtasiyecileri çok fazla sevindirmedi. Yani okullar tamamen açık değil, üniversite öğrencileri yok kırtasiye ürünlerine çok fazla ihtiyaç kalmıyor böyle bir durumda” ifadelerini kullandı.

Çanakkale’de kırtasiye esnaflarından Serdar Güler, 'Sezon' olarak nitelendirdikleri dönemde dahi iş yapamadıklarını ifade etti. Güler, birçok kırtasiye firmasının çok zor durumda olduğunu vurgulayarak, “Koronavirüs dünya genelinde herkesi, her sektörü etkilediği gibi bizi de çok ciddi etkiledi. Hatta bence en çok kırtasiyeleri etkiledi, Çünkü eğitim sektöründeki durgunluk tamamen biz kırtasiyecileri yok edecek kadar kötü duruma soktu. Diğer sektörler bir şekilde ayağa kalktı, örneğin; kafeler, restoranlar, kıraathaneler de çok uzun süre kapandı ama daha sonra belli aralıklarla açıldı. Bizim gibi eğitime, okula bağlı iş yapan esnafın ise durumu kötü, çünkü okul kapalıysa biz nasıl satış yapabiliriz ki? Eğitime ülkece neredeyse 1 senedir bir ara verdik, ilk ve ortaokullar, liseler çok uzun süredir evden online bir şekilde eğitim görüyor. Bu 1 senede kaybımız çok fazla oldu, okul açılmayınca kırtasiyelere uğrayan çok fazla insan kalmadı. Eğitimin kısmi olarak yüz yüze sürdürülmesi, kırtasiyecilerde yoğunluğu çok fazla azalttı diyebilirim. Şu an birkaç haftadır eğitime az bir kapasiteyle bazı sınıflar yüz yüze devam ediyor ama bu kırtasiyecileri çok fazla sevindirmedi. Yani okullar tamamen açık değil, üniversite öğrencileri yok kırtasiye ürünlerine çok fazla ihtiyaç kalmıyor böyle bir durumda. Kırtasiyelerin para kazandığı 2 grup var, 1’i ilkokula başlayan 1’inci sınıflar diğeri ise, üniversite öğrencileri. Bu 2 gruptan da istediğimiz verimi alamayınca, bu öğrencilerimizi göremedikçe ne yapacağımızı bilemiyoruz” dedi.

Satışlar Yüzde 70 Düştü
Güler, kırtasiyelerde satışların geçtiğimiz seneye oranla neredeyse yüzde 70 düştüğünü belirterek fiyatların müşterileri memnun edemediğini söyledi. Güler, “Biz kırtasiyeciler olarak defter, kitap, kuru boya ve okul malzemeleri satışında ciddi anlamda etkilendik bu 1 senelik süreçte.  Satışlarımız geçen seneye oranla neredeyse yüzde 70 düştü. Bir de bunun üzerine müşterilerimiz fiyatlardan çok fazla memnun olmuyor, pandemi ve doların yükselmesinin etkisi ile yeni gelen zamlarla beraber ürünlerimizin fiyatının artması müşteriyi memnun etmiyor. Müşterilerimiz böyle bir zamanda doğal olarak kendilerine kaliteli ürün verdiğimizde istemiyorlar ve daha uygun, daha ucuz ürün satın almak istiyorlar. Uygun fiyatta ürün satışı yapmamıza rağmen müşterilerimiz yine de memnun olmuyor. Mesela geçen sene 3 TL’ye sattığımız zımba telini bugün bizim alışımız zaten 3 buçuk TL olmuş oluyor ya da yine geçtiğimiz sene 20 TL’den sattığımız bir ürün bu sene olmuş 25 TL biz de üstüne para kazanabilmek için ufak karlar koymak zorundayız. Çok ufak karlarla ayakta kalmaya çalışıyoruz ama yine de fiyatlar müşteriyi çok memnun etmiyor” ifadelerini aktardı.

Her Taraf Açıkken Okulların Kapalı Olması  Doğru Gelmiyor
Sokakta yaptığı gözlemlere de değinen Serdar Güler,  normalleşme süreci ile tüm iş kollarının açıldığını, üstelik güzel havada kendini sokağa atan vatandaşların ‘Koronavirüs ver’ havası yaratmadığını belirterek, işin okulların açılmasına geldiğinde ise büyük bir tedirginlik yaşandığını söyleyerek “Halı sahalar kapalıydı açıldı; kafeler, restoranlar, kıraathaneler açıldı, alışveriş merkezleri açıldı. Ama üniversite ve okulların açılması sürekli erteleniyor, bir türlü tam kapasiteyle açılmıyor. Bu bana çok doğru gelmiyor, mantıklı gelmiyor. Çünkü dışarı çıktığımda Korona’lı bir yaşam varmış gibi görmüyorum insanlarımızı. İnsanlarımız artık işin ciddiyetini yavaş yavaş unuttu, sanki salgın hastalık yokmuş gibi davranıyorlar. Her sektör bu kadar rahatça açılabiliyorsa, herkes hava güzel olduğunda kordona, kafelere, çay bahçelerine, alışveriş merkezlerine akın edebiliyorlarsa bence okulları açmak  lazım. İş, okula geldiği zaman insanların kaygısı had safhaya çıkıyor, ama çocukların, öğrencilerin okul ortamından bu kadar uzak kalması mantıklı değil” dedi.

Markette Kırtasiye Ürününün Satılması Yanlış
Bilindiği üzere zincir elektronik eşyadan zücaciyeye, ayakkabıdan halıya, mutfak eşyasından kırtasiyeye  kadar neredeyse her alandan ürün satabiliyor. Büyük market zincirlerinde satılan kırtasiye ürünleri de yerel esnafa olan talebi azaltıyor. Bu durumun çözülmesi ve Market zincirlerinde kırtasiye ürünlerinin satılmaması gerektiğini belirten   Serdar Güler “Bir de son yıllarda iyice popüler olan online satışlar bizi çok fazla etkiledi. Herkes her şeyi internetten satın alır oldu. İnsanların evden çıkmaya bile korkar olduğu bu pandemi döneminde internetten satın almak evet mantıklı ama pandemiden önce de kırtasiyeden alınacak defter, kalem, silgi gibi şeyleri vatandaşlar internetten sipariş ediyordu. Bu durum da haliyle bizim gibi küçük esnafı çok zorlayan bir durum. İnternetten satın alma haricinde bir de büyük marketlerde kırtasiye malzemeleri satılır oldu. Bakkalın, marketin içinde kırtasiye malzemelerinin satılması çok yanlış. İnsanlar markete ekmek, süt gibi şeyleri almaya gidince gelmişken alayım diyerek kırtasiye alışverişini de oradan tamamlar oldu. Devletin bu duruma bir el atması, bir düzenleme yapması gerektiğini düşünüyorum. Ben nasıl oluyor da dükkanımda pirinç, bulgur satmıyorsam marketlerde de kalem, defter satılmamalı” dedi.   

Şerife Erdem