Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Emekli Jeoloji Profesörü  ve Deprem Uzmanı Doğan Perinçek, olası bir depremde Çanakkale’de yaşanacak  durum hakkında bilgiler verdi.  Depremler öncesinde ve sonrasında yaptığı uyarılarla vatandaşları bilgilendiren Perinçek yine çarpıcı bilgiler verdi. İlk olarak Çanakkale’den geçen aktif fayları değerlendiren Doğan Perinçek, Çanakkale’nin 3 buçuk zonunun ortasında olduğunu bu nedenle depremin kaçınılmaz olması dolayısı ile vatandaşların hazır olması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Perinçek, Çanakkale’nin üzerinde bulunduğu zemine de dikkat çekerek ‘Tehlikeli’ yorumunda bulundu. Çözüm de öneren Perinçek, Alüvyon zeminden uzak yapıların yapılması gerektiğini, illa Alüvyon zemin üzerine olursa da iki katlı ve yasalara uygun yapıların yapılması gerektiğini söyledi.
 
 
İzmir’de geçtiğimiz hafta gerçekleşen deprem sonrasında, tüm Türkiye yıkılan binaları ve burada gerçekleştirilen arama kurtarma çalışmalarını ekranlar başından takip etti. Gerçekleşen deprem sonrasında, Çanakkale’nin gündemin de tekrar deprem konusu ön sıralarda yer aldı. Çanakkale olarak 3 buçuk tane fay zonunun ortasında olduğumuzu söyleyen Deprem Uzmanı Prof. Dr. Doğan Perinçek, yaptığı açıklamalarla binaların doğru zemine yapılması gerektiğini bir kez daha vurguladı.  Perinçek, İzmir civarındaki veya içindeki fayların deprem yaratmadığını, Güney’de Kuşadası Körfezinde Doğu-Batı uzanan ve Aydın yönünde uzanan bir fayın harekete geçmesi sonucu oluştuğunu söyleyerek, “Faydaki olan 6.9 olan depremin artçıları, 2 bine yaklaşıyor. Defalarca Aydın için de uyarılarımız oluyordu çünkü Aydın’da uzun zamandır deprem olmuyordu. Denizli, Aydın, Nazilli, Germencik, Kuşadası ve depremin olduğu yer, burası graben dediğimiz çöküntü alanı. O çöküntü alanında bu depremi yaşadık. Şu anda artçılar oluyor ve bu artçılar Torbalı yönünde yönlenmeye başladı. 1928’de Torbalı’da bir deprem olmuştu, o deprem alanında artçılar görüyoruz. Turgutlu’ya doğru artçılar giderek yayılıyorlar. Yani bir tetikleme söz konusu. Bu tetikleme ne kadar ileri gidebilir, Aydın yönünde büyük deprem yaratır mı ya da İzmir’deki fayları tetikler mi, onu henüz bilmiyoruz. Ama biz şunu biliyoruz; büyük depremler yüzyılda, 200 yılda bir tekrarlanıyor” dedi.
 
Deprem Anında  Alüvyon Zemin, Kaleyi Yuttu
 
 
1688’den  bu yana süre gelen İzmir depremlerini de değerlendiren Doğan Perinçek, bu süreçte İzmir’de 7 büyük depremin yaşadığını belirtti. 30 Ekim Cuma günü  yaşanan depremler gibi bu 7 büyük depremde de Alüvyon zemin üzerinde kurulan yerleşim alanlarının en çok zarar gördüğünü belirterek,  Bayraklı’da yaşanan yıkıntılar ile benzerlik gösterdiğiniz söyleyen  Perinçek  “İzmir civarında bu deprem olduğunda, en çok yıkım olan yerler Alsancak, Karşıyaka, Bayraklı yani alüvyon dolgusunun, nehir dolgusunun olduğu alan. Biz bunlardan hiç ders almamış. Bir örnek var; 1855’te Sancak Kalesi deprem sonrasında zemin sıvılaşması nedeniyle toprağa gömülüyor ve duvarlar üzerindeki topların bile gömüldüğünü net bir şekilde görebiliyoruz. Zemin bir problem.  İzmir’de alüvyon zeminde su tabyası yüzeye çok yakın. Deprem olduğunda o su yüzeye çıkıyor ve balçık oluşturuyor. Sağlam bir zemin üzerinde olsa o bina yıkılmayacak ama balçık üzerinde zemin sıvılaşmasına bağlı olarak, binalar sağlam bile olsa yan yatabiliyor. İzmir’de örneklerini gördük. Bizim bu alanda kentimizin önemli bir kısmı merkezi alüvyon zemin üzerinde. Sarıçay, bütün malzemeyi topluyor alanda ve körfezi dolduruyor bir delta oluşturuyor. O delta nehir dolgusu nedeniyle oluşuyor ve o dolgu üzerinde biz bina yapmışız. Yakında bir temel atsanız hemen su çıkıyor, bu zemin sıvılaşması olacak demek. 1 buçuk metreden su çıkıyorsa o su, deprem sırasında yüzeye çıkacak demek. Deprem sırasında o su yüzeye çıkıyor ve akmaya başlıyor. O kadar ciddi bir su yükselmesi oluyor deprem sırasında ve zemin taşıma gücünü kaybediyor, olan depremin şiddeti artıyor. Biz depremi büyüklük ve şiddet olarak alıyoruz. Esenler gibi zemin sağlamsa depremin şiddeti artmıyor. Ama alüvyon zemin üzerinde depremin şiddeti artıyor ve daha yıkıcı oluyor” ifadelerini kullandı.
 
Boğazın İçinde Aktif Faylar Var
 
Marmarada beklenen deprem ve Çanakkale’de çok fazla bilinmeyen faylar hakkında da bilgiler veren Doğan Perinçek, Boğazda fay izlerinin bulunduğunu ve bu fayların aktif olabileceğine değinerek “Büyük depremler 250-300 yılda bir tekrarlanıyor. Bu istatiksel olarak bildiğimiz bir veri. Geçmişteki depremlere bakıyorsunuz, 7 büyüklüğünde bir depremi aynı fay tekrarlıyor. Marmara depremini de bu nedenle bekliyoruz. Bizim burada da sabıkalı bir fayımız var, Çan civarındaki bir fay. Yenice’deki fay sonu Edremit Körfezine doğru uzanıyor. Erdek, Biga, Çan, Bayramiç hattı ayrı bir hat Ezine’ye doğru uzanıyor. Bana göre bir de boğazın içinde aktif faylar var. Bunun elle tutulur verileri var. 1875 Güzelyalı depreminde 6.8 civarında olduğunu düşünüyoruz. Güzelyalı’da bir deprem oluyorsa bu boğazın içindeki faylar ve karadaki faylar. Bu deprem olduğunda İntepe’nin sırtlarında ve İntepe’nin daha da batısındaki alanlarda 8 tane yerde büyük heyelanlar oluyor. Belki de Türkiye’nin ve Çanakkale’nin gördüğü en büyük heyelanlardan bir tanesi. Çanakkale Boğazı içinde, boğazın tabanında izler olan faylar var ve bu faylar köprünün altından geçiyor. Belki köprüyü yapanlar bu makaleleri okumuşlardır ama okumadan köprüyü yapıyorlarsa bir felaket olabilir. Köprüye paralel bir fay çok etkilemez ama köprünün gövdesine dik bir fay çok daha büyük zararlar verebilir. Bu tip yapılarda daha hassas olmalıyız” şeklinde bilgi verdi.
 
Buralara Kesinlikle Bina Yapılmaması Lazım
 
Çanakkale’nin yapı zaminine de değindiği konuşmasında yine Alüvyon vurgusu yaparak, bina katlarının 2’ye düşürülmesi ve alüvyal zemin üzerine yapılmaması gerektiğini vurgulayan Perinçek, olası bir depremde felaketin kaçınılmaz olacağını belirterek “Eğer herhangi bir şekilde grup haline yıkacaksak, o alana iki katlı bina ve zemine uygun yapmamız lazım. Merkezde çok katlı bina yapmayacağız, yenilenmesi gereken binaları iki katlı yapacağız ve zemine uygun yapacağız. Hatta bazı alanları mümkünse yeşil alan bırakılmalı. Alüvyonla, sağlam zeminin birleşim noktalarını da yeşil alan bırakırım. Bu noktalar en tehlikeli yerler. Binaların yarısı alüvyon zeminin diğer yarısı sağlam zeminin üzerinde olduğunda, deprem olduğu şiddetleri farklı olacak ve bu binalar en tehlikeli alanlar. Bu alanları ya yola bırakacaksınız ya yeşil kuşak yapacaksınız. Kesinlikle buralara bina yapılmaması lazım” dedi.  
 
3 Buçuk Fayın Ortasındayız Bunun İçin Adımları Sağlam Atmamız Lazım
 
1999’dan sonra birçok yasanın çıktığını belirten Doğan Perinçek, “O yasaya uygun bina yapmamız gerektiği söyleniyor. Yapı denetim diye bir sistem var fakat bu sistem Türkiye’de çalışmıyor. O denetimi yapacak belediyeler, devlet kuruluşları görevlerini iyi yapmıyorlar. Biz akıllanmıyoruz, İzmir depremini de iki ay sonra unutacağız. Fay yasası hakkında ne düşündüğümü söylüyorlar ve dedim ki, palavra. Fay yasasını yaparız, onu da rafa koyarız. Önceki yasaları uyguladık mı? Bırakın fay yasasını önceki yasaları uygulayalım. Fayın üzerinde 16 tane şehrimiz var. Bu şehirlerimizin zamanla fay zonundan uzaklaşması lazım. Erzincan’ın tümü fayın üzerinde, Erzincan faya doğru gelişiyor. Çan tam fayın üzerinde. Yeni yapılaşmanın alüvyon üzerinde olmaması lazım. Eğer o alüvyon üzerindeki tarlalara bina yaparsanız tarım alanlarını da kaybediyorsunuz. Alüvyon zemin sağlam değil, ona göre masraf artıyor. Eğer yasalara uygun yapılmamışsa, bunu yıkımını görüyoruz. İzmir’de iki bina yan yana, biri yıkılıyor biri yıkılmıyor. Yıkılmayan binalarda ciddi hasar gördü belki 500 binayı yıkılacak zaman içerisinde. Sonuç olarak, Çanakkale olarak 3 buçuk tane fay zonunun ortasındayız. Bunun için adımlarımızı sağlam atmamız lazım. Halkımıza söylüyorum;  bu ülkede üç kuruş parası olan adam müteahhitliğe başlıyor. Buna müsaade edilmemesi gerekiyor. Bütün müteahhitleri demiyorum. İnşaatların hakkıyla görevini yapan, inşaat mühendisleri tarafından kontrol edilmesi gerekiyor. Zeminin de jeologlar ve jeofizikçiler tarafından denetlenmesi gerekiyor. Japonya’da büyük depremler oluyor ama orada hiçbir şey olmuyor. Yani biz binamızı sağlam yaparsak zemine göre yaparsak o zaman hiçbir sorun yaşamayacağız. İzmir’de şu an halk sokaklarda çünkü yıkılan binalar yüzünden de öyle bir hava yaratmışız ki insanlar evine girmeye korkuyor. Eğer eviniz sağlamsa hiçbir şey olmadıysa rahat rahat uyuyun. Ben deprem olduğunda evimden çıkmıyorum çünkü evimin sağlam olduğunu biliyorum. Yeni ev alacaklar bunlara dikkat etsinler. Kapkaççı müteahhitlerin evleri ellerinde kalsın. Halka düşen görev var, belediyeye düşen görevler var, devlete düşen görevler var.”
 
 Cuma Deren