Çanakkale Devlet Hastanesi Diyetisyeni Gökçe Korkmaz, Ramazan ayında, gün boyu süren yaklaşık 16 saatlik açlık sonunda uzun süreli açlık ve şeker seviyesinin çok düşmesi nedeniyle bir anda bütün yiyecekleri yeme ihtiyacı duyulduğunu söyledi. Korkmaz, “En tehlikeli durum iftardaki hızlı ve çok fazla besin tüketimi olacaktır. Orucun esas anlamı olan nefsimize hakim olmayı orucumuzu açarken de unutmamalıyız. Sağlıklı besinlerden acele etmeden yemeli, hızımızı ayarlamalıyız. Bizim için en sakıncalısı ne yediğimizi bilmeden, çok hızlı yemektir. Bu durumda doyduğumuzu anlamamız imkansızdır. Sağlıklı bir bireyin gün içinde 3 ana 3 ara öğün olmak koşuluyla 2,5 - 3 saat arayla 6 öğün beslenmesi en doğrusudur. Doğru olanı bilmemize rağmen çoğu zaman öğünleri atlamaktayız. Özellikle vücudumuzun yakıtını aldığımız ilk öğün kahvaltı öğününü atlamak yaptığımız en büyük hatadır. Öğün sayısı oruç tutarken de bizim için çok önemlidir. Günlük beslenmemizde sağlıklı bir beslenme için gerekli olan 6 öğün beslenme ramazan ayında oruç tutarken de mümkün olduğu kadar uygulanmalıdır. 6 öğünü tamamlamak çok zor olsa da iftarla sahur arasında geçen zamanda en az 4 öğün olacak şekilde beslenmemizi düzenlememiz gerekir. İftarda sofraya oturup bir anda yediğimiz yemekleri öğünlere dağıtmalı, çorba, ana yemek, tatlı ve meyve aralarında 1 er saat boşluklar bırakmalıyız. Sahuru atlamadığımızda ve sağlıklı bir kahvaltı yaptığımızda öğün sayısı 5 i bulmakta, uzun süreli açlık nedeniyle yavaşlayan metabolizmamızın çalışmasını sağlamaktayız. Mutlaka sahura kalkın. Ramazanın ikinci haftasından sonra yavaşlayacak olan metabolizmanızı öğün atlayarak daha da yavaşlatmayın. Bir bardak su içip niyetlenmeyin, sağlıklı doğru besinlerle hazırlanmış kahvaltınızı yapın. Sahurda iftarda olduğu gibi ağır yağlı, salçalı, hamur işi besinlerden kaçının” dedi.
İftarda, boş mideye birden yüklenilmesinin hazımsızlığa neden olabileceğini de söyleyen Korkmaz, “Bunu önlemek için örneğin, iftar yemeğine hafif bir yemek olan çorba ve 1 dilim ekmekle başlayıp biraz ara verdikten sonra ızgara olarak hazırlanmış biftek, tavuk veya balık, zeytinyağlı bir sebze yemeği ve salata ile tamamlayabilirsiniz. Künefe, revani, tulumba tatlısı, kemalpaşa, badempare yerine sütlü tatlıları-sütlaç, muhallebi, kazandibi, tavukgöğsü- veya meyve tatlılarını tercih edin.
Lokmalarımızı hızlı yutmadan, yavaş yavaş tadına vararak yemek yemeliyiz. Günlük su ihtiyacınızı öğün aralarına yayın, yemekler ile birlikte su içmeyin. Gün içinde susuz kalınacağı için iftar ile sahur arsında sıvı ihtiyacı çok iyi karşılamalıdır. Bunun için en az 2- 2.5 litre su tüketilmeli, bununla birlikte ayran, taze sıkılmış meyve ve sebze suları, çorba, komposto, gibi içeceklerle sıvı alımı artırılmalıdır. Çay kahve tüketimini yemekten 1 saat sonraya bırakın. Çay, kahve yerine sizi rahatlatıp, dinlendirecek ve sindiriminize yardımcı olacak olan bitki çaylarını tercih edin. Kan şekerini hızla yükselten besinler yerine posa miktarı fazla olan besinler (kepekli ekmek, çok tahıllı ekmek, çavdar ekmeği, kepekli makarna, kepekli pirinç, sebze, meyve, kuru baklagiller, ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar gibi) tokluk hissi sağladığı için tercih etmeliyiz. Sebze ve meyve tüketimine dikkat edilmelidir. Her gün en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi vücudun bu dönemde artan vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanması ve kabızlığın engellenmesi açısından önemlidir” diye konuştu.
Korkmaz, kronik rahatsızlığı olan ve buna bağlı düzenli ilaç kullanması gerekenler, hamileler, emzikliler, gelişme çağındaki çocuklar, özellikle kalp ve böbrek hastaları, mide ülseri, safra kesesi iltihabı veya taşı olanlar, karaciğer yetmezliği olanlar ve ağır enfeksiyon geçirenlerin oruç tutmasının sağlığı olumsuz etkileyebileceğini de söyledi.


Kaynak: İHA