Kahramanmaraş ve Hatay’da meydana gelen depremlerde çok sayıda vatandaşlın hayatına  mal olan bina yapıları ve denetim sistemlerinin tartışıldığı Ulusal bir kanalda yayınlanan programa katılan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ali Tolga Özden, denetim sisteminde yaşanan  açıkları dile getirdi.  Denetim mekanizmalarının sıklaştırılması gerektiğini  söyleyen Doç. Dr. Özden gerekirse yargının da sisteme dahil edilmesi gerektiğini belirtti.
6 Şubat’ta Türkiye’yi sarsan Kahramanmaraş depremi ardından Hatay’da meydana gelen depremler sonrasında 10 ilde adeta yıkım yaşandı. Onlarca binanın yerle bir olduğu, binlercesinin girilmeyecek derecede hasar gördüğü asrın felaketinde 40 binin üzerinde can kaybı yaşandı. Bir yandan bölgede yaralar sarılırken bir yandan da depremin yıkım etkilerinin çok olma nedenleri araştırılıyor. Bundan sonra yaşanacak depremlerde yıkımın ve can kaybının önüne geçmesi için  gözler  yeniden yapı denetim ve müteahhit-Mühendislerin çalışmalarına çevirildi. Ulusal bir kanalda yayınlanan bir programa katılan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ali Tolga Özden, denetim mekanizmalarını değerlendirildi.  Doç. Dr. Özden “Uygulamada, yani yapı ve yönetmeliklerde aslında çok büyük eksiklerimiz yok. Hatta sürekli yenilendiği için ve afet sonrası da  yenilemeler olduğu için Avrupa standartlarında  yasa ve yönetmeliklere ulaşabildik.  Anca kurgulamada hala bir takım sorunları çözemiyoruz. Dolayısı ile  kullanımsan önceki süreçte, yeni  inşaat ve proje sürecinde  gerek denetim anlamında gerekse alana aplikasyonu anlamında o problemli noktaların üzerine  daha etkili ve yargıyı da bu işin içine sokarak, sigorta şirketlerinin de sorumluluk alacak şekilde  dahil ederek daha düzenli ve  güçlü bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır” dedi.
Denetim Sistemi Güçlendirilmeli
Doç. Dr. Ali Tolga Özden,  ülkemizdeki  yapı işlemleri sırasında ve sonrasında yapılan denetim eksikliklerine de değinerek “Mesela biz doğal afetler  sigortası kurumunda  sigortayı bina inşaatı bittikten sonra yapıyoruz.  Kullanıcılar aldıktan sonra gidip sigortalatıyorlar evlerini.  Sigorta sektörü de mutlaka inşaat sürecine dahil olmalı. Çünkü sigorta sektörünün de dahil olması ile bir denetim mekanizması oluşacak.  Yani hiçbir sigorta firması, sigortasına aldığı yapı için bakım ister mi?  Dolayısı ile inşaat sürecinde onlar da gözetimci olurlarsa güçlü bir partner daha kazanılmış olur. Ancak Sigorta kullanımı yapıldıktan sonra veriliyor ve bu noktada bir takım uygulama hataları yapılıyor.  Bunu 1999 depreminden sonra çok  tartıştık, kolonların kesilmesinden duvarların yıkılmasına kadar.  Bunlar sonradan ortaya çıkan yapıya ve  taşıyıcı sisteme müdahalelerdir.  Dolayısı ile bundan sonra denetim sistemini güçlendirecek bir adım daha atmamız lazım. Kullanım sonrası rutin  kontrol mekanizması da devreye girmeli. Ama yeniden keşfetmemize de gerek yok, tüm dünya ülkelerinde uygulanıyor. Uzakdoğu ve Avrupa ülkelerinde var bu.   Yapı denetimi sorumluluğu olan firmalar ve yerel yönetimler  belirli zamanlarda   ve yapım sırasında da  gelip bu yapıları denetlemeleri gerekiyor” dedi.
Yargının da Denetim İçerisinde Olması Gerekir
Doç. Dr. Ali Tolga Özden, binaların yapılması sürecinde olduğu kadar yapım sonrasında da denetlenmesi gerektiğini belirttiği açıklamasının devamında, yargının da sürece dahil edilmesi gerektiğini belirterek “Bu tüm süreci destekleyecek yargı ayağının da olması lazım. Tamam çözdük yapı denetim sistemine kullanım sonrası  denetimi de ekledik  ama bu sürecin hızlı ve sağlıklı yürümesi için  yargı ayağının da bunu desteklemesi gerekiyor. Yani  şikayet geldi yapı denetim şirketi gitti raporunu tuttu ve yargıya yansıdığı zaman yargı bu konuda çok hızlı hareket etmeli.  Sorumlu kimse ona gerekli uyarı ve cezayı vererek  yapının eski haline döndürülmesi ve hatta gerekiyorsa  yıkılıp yeniden yapılması gibi  bir çok çalışma yapılmalı” dedi.
Depremi Unutturmamamız Lazım
Ülkemize yaşanan deprem felaketinin sürekli unutulduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ali Tolga Özden, geçmişte olduğu gibi hatalı yapıların yapılmaması ve depremin unutulmaması gerektiğine vurgu yaptığı açıklamasının devamında “Son depremden sonra güvendiğimiz evlerimize giremez duruma geldik.  Bu deprem olmayan yerler için de böyle.  En ufak bir sallantıda vatandaşlar deprem mı oluyor? diye irkiliyor. Ama maalesef bu süreç de unutulacak, Çünkü daha önce de unutuldu, 1999 depreminden sonra da unuttuk şimdi de unutacağız. Eğer  farkındalığı sürekli hale getirmezsek, farkındalık seviyesini sürekli hale getirmezsek  bilinçlenmeyi sağlıklı bir şekle ve devamlı hale getirmezsek  bu zor zamanlar da unutulacak.  Bizim acilen deprem bölgesinde deprem müzesi oluşturmamız lazım.  Bölgede çok yıkılan yerler var ve bunları koruyarak enkazların çevresinde müze oluşturmamız lazım.  Çünkü unutulacak bunlar. Fotoğraflarda kalacak,  birkaç sene sonra insanlar dönüp bakmayacak bile.  Dün unutmadık mı?  Benzer durum Endonezya’da yaşanmıştı. Büyük bir tsunamide gemiler karaya çıkarak binaların tepesine çıkmıştı. İşte o binalar müze haline getirilmiş, tsunami insanlara unutturulmuyor.  Yaşanan bu afeti bizim de hafızalarda taze tutup unutturmamamız lazım” dedi.
 
Cuma Deren