Çanakkale’deki eğitim sorunları başta olmak üzere okullarda yapılan çalışmalar, öğretmenlere yönelik faaliyetler ve çağdaş bir eğitim için çalışmalar sürdüren Çanakkale Eğitim Bir-Sen Çanakkale Şubesinde 6. Olağan  Genel Kurulu gerçekleştirildi.  Genel Kurula, Memur-Sen Genel Başkanvekili Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş  da katıldı. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının ardından gerçekleştirilen kongrede  Divan Başkanlığı seçildi. Divanın seçilmesi ile katılımcılar birer konuşma gerçekleştirildi.  Burada bir konuşma yapan Eğitim Bir-Sen Çanakkale Şube Başkanı  Resul Can  “Bizim kongrelerimiz, daha iyisini yapmanın, daha güzel olana ulaşmanın, daha doğruyu birlikte başarmanın, iyi niyetli, cesur, samimi arayışların, birlikte bulmanın, birlikte var, birlikte güçlü olmanın buluşmasıdır. Kökleri medeniyet ve kültürümüzün derinliklerine uzanarak beslenen, dalları özgürlüğün göğüne uzayan Eğitim-Bir-Sen, üyemiz için emek, ekmek, temel hak ve özgürlük mücadelesi olmasının yanı sıra, yerelden evrensele doğru kötülükleri eliyle düzelten, sözüyle müdahale eden, hiç olmazsa kalbiyle buğzeden bir dayanışma hareketidir. Bu topraklarda vücut bularak yeryüzünün bütün iklimlerine umut, ilham, örnek olup yayılan bir bilinç ve vicdan hareketidir. Bu köklü, ilkeli, inançlı hareket, bu büyük entelektüel birikim, aklını istişareyle oluşturmakla, yolunu, yöntemini danışarak, konuşarak belirlemekle daha bir önem kazanmaktadır. Bu yönüyle tam bir demokrasi şöleni olan kongrelerimiz, en yaygın, en verimli istişare zeminleri, imkânları olmuştur. Bu münasebetle her birinizi tekrar selamlar, kongremizin hayırlara vesile olmasını dilerim” dedi.
 Cehalete Karşı Bilgiden Yana
Resul Can Konuşmasının devamında “Eğitim-Bir-Sen, kurulduğu günden bu yana, 30 yıllık geçmişe sahip bir örgüt olarak cehalete karşı bilgiden yana,  haksızlıklara karşı hukuktan yana, zulme karşı adaletten yana, vesayete karşı özgürlükten yana ilkeli, ahlaklı duruşuyla demokrasinin, millî iradenin teminatı olmuştur. Dün aklımıza, irademize, başta eğitim hakkı olmak üzere temel tercihlerimize, yaşama tarzımıza balans ayarı yapma vandallığıyla müdahale edenler, yanlarına sivil kuruluş veya sendika görünümlü oluşumları da alarak zulümlerinin bin yıl süreceğini sandılar. Sendikal mücadelede büyük kazanımlar elde ettik; ulusal ve küresel ölçekte büyük atılımlar, sıçramalar gerçekleştirdik. Üzerimize karabasan gibi çökmüş yasakların kâbusa dönüşmüş yasakçı duvarlarını gümbür gümbür, blok blok yıktık. Bugün 6. Dönem Toplu Sözleşme ile elde edilen haklarla sendikal faaliyetler yeni ve ileri bir mesafe kazanmıştır. 3600 ek göstergenin alınması, beklentileri karşılamaktan uzak olmasına rağmen, önümüzdeki dönemde iyileştirilmesi için çaba harcayacağımız Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkması, sözleşmeli personele kadro verilmesi ve bütün bunların hükûmetle ortak çalışma sonucu yapılması, sadece ülkemiz için değil bütün dünya sendikacılığı adına da tarihî nitelikte kazanımlardır” dedi.
Diğerlerine Göre Değil Değerlerine Göre Sendikacılık Yapıyoruz
Resul Can “Yeni müfredat programları ile eğitimin vesayetçi karakterinden arındırılıp demokratikleştirilmesinde, okullara Kur’an ve Siyer derslerinin konmasında, öğretmene ve öğretmenlik mesleğine saygınlık kazandırılmasında sendika olarak bizim etkimiz, katkımız vardır. Türkiye’nin normalleşmesinde, sivilleşmesinde, haksızlıkların, mağduriyetlerin giderilmesinde bir sivil toplum kuruluşu olarak büyük emeğimiz, mücadelemiz; kamu görevlileri adına temin edilen kazanımların altında imzamız vardır. Bu kararlılığı gösteren eğitim çalışanlarının, yeni Türkiye’nin yolunu açan, ufkunu aydınlatan kahraman, bilge öncüleri sizlersiniz. Sizleri can-ı gönülden kutluyorum. İlkeleriyle var olan, idealleriyle yol alan, sorunlardan beslenmek yerine çözümler göstererek güçlenen, diğerlerine göre değil, değerlerine göre sendikacılık yapan vasfımızı gören eğitim çalışanları, bizi kalbi ve fiili teveccühleriyle bağrına bastı, büyüttü. 30 yıl önce fikirden aksiyona, birlikten sendikaya, birlerden yüz binlere doğru büyüyen sendikamız, bugün genel yetkiden zirveye, zirveden yeni ufuklara, yeni ufuklardan yeni umutlara, yerelden evrensele sürdürdüğü hak ve özgürlük mücadelesinin 30. yılını iftiharla idrak etmektedir. Soylu mücadelemizin her anında emek, alın ve akıl teri vardır. Sendikal alan ve imkânların yasal zeminde genişlemesiyle birlikte hayat standartlarının yükselmesinden önce vesayete teslim olmayan bir milletin onurlu bireyleri olarak yaşamak, en büyük kazancımızdır. Bugünleri inanmanın gücü, birlikte yol almanın kudretiyle gördük, Türkiye’nin en büyük ve en güçlü sendikası olduk. Bizi bugünlere taşıyan en önemli etken insan odaklı, hizmet odaklı, çözüm odaklı sendikacılık anlayışımızdır. Bu topraklara olan aidiyetimiz, el ele vererek sorunların çözümü için dayanışma içinde olmamızdır. Bir hak varsa onu almak, çiğnenmiş bir hukuk varsa o mağduriyeti gidermek, eğitim çalışanlarının alın terinin karşılık bulması için mücadele etmek insanlığın faydasına olan her işte rol üstlenmektir. Eğitim-Bir-Sen, Türkiye’nin uyanık, cesur bilincinin kalesidir. Biz birlikte var, birlikte güçlüyüz. Bizi var eden gerçeklik bütün yerli, millî unsur ve kuvvetleriyle Türkiye’nin gerçekliğidir. Bizim amacımız, idealimiz, gücümüz, sesimiz, şarkımız, şiirimiz, destanımız, hayalimiz, gerçeğimiz Türkiye’dir.” Dedi.
Sendika Yürüyüşümüz Bir Kardeşliktir 
 Resul Can “İçinden geçtiğimiz zaman ve türlü sıkıntılarıyla yaşadığımız dünya, daha çok birlikte duymamızı, düşünmemizi, dayanışmamızı zorunlu kılmaktadır. Biz bu ilke ve hassasiyetleri gözeterek Türkiye’nin en büyük, en güçlü sendikası, sivil toplum örgütü olduk. Bilinmelidir ki, bizi büyük ve güçlü kılan ilke ve değerlerden verilen her taviz, bizi küçültür. Birlikte var ve güçlü olduğumuz zemine hasar vererek bir yarar uman hiç kimse amacına ulaşamaz, ulaşamadı. Bu birlikte var olmanın, mücadele etmenin ruhuna da, anlamına da aykırıdır. Eğitim-Bir-Sen hepimizin üst kimliği, ortak hafızası, ortak tecrübesi, ortak fedakârlığı, ortak rüyasıdır, idealidir. Eğitim-Bir-Sen bizimle, biz Eğitim-Bir-Sen’le var olduk, var olacağız. Hep beraber Türkiye olduk. Biz birlikte güçlüysek Eğitim-Bir-Sen, sensiz olmaz. Eğer birlikte varsak Eğitim-Bir-Sen sensiz eksik kalır. Bu büyük ailenin kuruluşunda ve bugünlere gelmesinde emeği geçen, milletin istikbali ve Allah’ın rızasından başka bir şey gözetmeyen azimli, sabırlı, vefakâr, fedakâr dostlarımızdan Allah razı olsun. Başta kurucu genel başkanımız Mehmet Akif İnan olmak üzere hakkın rahmetine kavuşan başkanlarımıza ve mensuplarımıza Allah rahmet etsin, mekânları cennet olsun. Sendikal yürüyüşümüz, gerçek anlamda bir kardeşlik; birlik, beraberlik ve dayanışma yürüyüşüdür. Yürüyüşümüz, yıkma, bölme, parçalama, itme, ötekileştirme değil, birleştirme, kucaklama yürüyüşüdür. Yürüyüşümüz, yapma, onarma, köprüler kurma, gönül alma, sevme, güvenme, kardeş olma, kardeş bulma, kardeş kalma yürüyüşüdür. Yürüyüşümüzün ufku bütün bir medeniyet coğrafyamızı, giderek bütün dünyayı sarmalıdır, sarmak zorundadır. Eğitim-Bir-Sen olarak, sahip olduğumuz misyon ve aidiyetimiz gereği eğitim çalışanlarına, milletimize, ümmete ve tüm insanlığa karşı içimizde, omzumuzda ağır, asil bir sorumluluk hissediyoruz. Gördüklerimiz, duyduklarımız, yaşadıklarımız sebebiyle, elimizin, dilimizin, gözümüzün, kalbimizin, özetle fert fert veya millet olarak bütün bir varlığımızın sorumlu olduğuna, sorumlu olacağına inanıyoruz.
İşte yüreğinde bütün yeryüzü mazlumlarının hüznünü taşıyan sizler, siz dostlarımız, yolumuzun uzun, yükümüzün ağır olduğunu da biliyoruz. Aynı şekilde her birimizin en az ülkemiz kadar geniş yüreğinden, yeryüzünün bütün ufuklarına umudun ışığı yayılıyor” dedi.
Burcu Erdal