Feribotları Denizin Ortasına Çekip,
Boğaz Hatıtnı  Ulaşıma Kapatmıştı..
“Hainliğe Dur Diyen Vali…!”

Merkez Valisi olarak Başkent Ankara’da yaşayan, Çanakkale eski valisi Hamza Erkal, şehirde bir dizi ziyarette bulundu.
2015’ de Çanakkale Valisi olarak atanan ve 2016’da yaşanan , FETÖ PDY terör örgütünün yolaçtığı 15 Temmuz hain darbe girişiminde Hainlere karşı çıkıp, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Gücünü ortaya seren,  Kalkışmaya destek verdiği belirlenen isimleri etkisiz hale getirten Vali Erkal, Çanakkale gezisi kapsamında, Boğaz Medya’ yı da ziyaret etti.
Boğaz Medya Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akıncı ile bir süre sohbet edip, Şehitler Coğrafyası Çanakkale’ yi konuşan Erkal, Valiliği döneminde sıkça mesai harcadığı Boğaz medya çalışanları ile de adeta hasret giderdi.
 
EFSANE VALİ, ŞEHİTLER COĞRAFYASINDA
ÇANAKKALE RUHU İLE,  HAİNLİĞE KARŞI DURMUŞTU
 
“Devlet Burada. Dimdik Ayakta”  deyip, FETÖ/PDY Terör Örgütü’nün 15 Temmuz kalkışmasına Çanakkale’ de Geçit vermeyen Efsane vali Hamza Erkal, Şehitler coğrafyasını ziyaret etti.
15 Temmuz 2016 günü yaşanan hainliğe., Çanakkale’de geçit vermeyip, FETÖ/PDY’ nin sözde darbe girişimine destek veren isimlerin tek tek etkisiz hale getirilmesini sağlayan dönemin Valisi Hamza Erkal’ın,  Çanakkale ziyareti kapsamında uğradığı bir adres de  Boğaz Medya oldu.
Boğaz Medya Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akıncı ile bir süre sohbet edip, Şehitler Coğrafyası Çanakkale’ yi konuşan Erkal, Valiliği döneminde, çeşitli açılış, temel atma, Devlet yatırımlarına ilişkin inceleme gezisi gibi, birçok konuda düzenlenen programları takip eden,   sıkça mesai harcadığı Boğaz medya çalışanları ile de adeta hasret giderdi.
FÖTE/PDY’ nin neden olduğu 15 Temmuz Hainlik gecesinde, ‘Devle burada, Dimdik Ayakta ‘ diyerek, Sergilediği kararlı tutumu ile, Kalkışmaya zdestek sunanlara geçit vermeyen,  adı bu nedenle Şehirde; ‘Efsane vali’ diye anılan Hamza Erkal,  Şehitler coğrafyasında bir dizi ziyarette bulundu.
Halen Merkez Valisi olarak Başkent Ankara’da yaşayan, Çanakkale eski valisi Hamza Erkal,  Demokrasiye, Milli İradeye ‘dur’ denilmek istenen 15 Temmuz hainlik gecesinde, aldığı tedbirler, kısa süre içinde hayata geçirdiği önlem uygulamaları ile adeta tarihe geçmişti.
Bir asır önce, Çanakkale ruhu ile, 7 Düvele Çanakkale’ yi  geçilmez kılan ecdat gibi, 2016 yılı, 15 Temmuz’ un da, Çanakkale ruhunu bir kez daha şahlandıran isim dönemin valisi Hamza Erkal, o geceyi, o tarihte anlatmış, yaşanılanlar karşısında, kısa süre içinde uygulamaya aldırdığı tedbirleri, o tarihte Boğaz medya mikrofonlarına anlatmıştı.
15 Temmuz’da, FETÖ/PDY terör örgütüne Çanakkale’de geçit veremeyen, yaptığı başarılı mücadele ile hafızalara kazınan eski Çanakkale Valisi Hamza Erkal, o geceyi ayrıntıları ile, 5 Eylül 2016’ da katıldığı, Boğaz TV’ nin ‘Gündem Öze’  programında şu ifadeleri ile dile getirmişti
 15 Temmuz darbe girişimi sürecini, , 5 Eylül 2016’ da, Boğaz medya mikrofonlarına  değerlendiren dönemin Çanakkale valisi  Hamza Erkal, 15 Temmuz darbe girişiminin televizyondan öğrenerek Valilik makamına geçtiklerinin altını çizmiş,
Valilik makamına geçerken Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanı, MİT Müdürü ve Özel Harekâtı aradıklarını ve gerekli tüm önlemleri aldıklarını belirtti. Valilik makamında çalışmalarının da insanlara güven verdiğini anlatmıştı.
 Dönemin Çanakkale Valisi Erkal, o geceden söz eder iken; “Başbakan’ın ilk açıklamasının ardından ilçelerdeki tüm yetkili birimleri arayarak önlemleri almalarını, gerekirse direnmelerini hatta ve hatta çatışmalarını bile söyledik.
Boğaz Komutanlığı önünde TOMA ile önlem aldık.
Jandarma bölgesinde de önlemlerimi aldık.
Sabaha kadar ülke gündemi ve hareketliliği takip ettik.
Buradaki süreçte Bülent Bey’le( AK parti Gurup başkanvekili Çanakkale milletvekili Bülent Turan) birlikte halka hitap ettik.
Sabaha karşı da darbenin başarısız olduğu anlaşıldı. Sabahta bizde işlemleri başladık. Cumhuriyet Baş Savcılığına gözaltı yapacağımız söyledik. Bir savcı gönderdiler.
Boğaz Komutanını aradım. Acil bir şekilde toplantıya gelmesini istedim.
Tabi durumu anlamış. Bunu nereden anlıyoruz. Benimle telefon görüşmesinden sonra diğer ilgili Komutanları aramış. Onlarda git demişler. Gelir gelmez gözaltı işlemi yapıldı.
Sonra zincirleme arkası geldi. Bu işle, bu örgütle bağlantılı olan kim varsa almaya başladık.
O günden itibaren devam ediyor. İşlem yapılan sayıyı bin 1181’e ulaştı. OHAL kanunun ile Kanun Hükmünde Kararnameler bizim işlerimizi kolaylaştırdı.
Olağanüstü hal tamamen terör örgütü için yapılan bir uygulamadır. Şuana kadar OHAL’den rahatsız olan ter bin vatandaş olmamıştır” 
15 Temmuz gecesinde yaşanılanları bu ifadeler ile özetleyen dönemin valisi, sözlerini şöyle sürdürmüştü;
 “ÇELİK YELEK GİYMEDİM”
“Darbe girişiminin ardından insanlarda bir tedirginlik korku görmedim. Bu işin (kalkışmanın) başarılı olabileceğini aklımın ucundan geçirmedim.
Herkes canını malını ortaya koyarak mücadele verdi. Demokrasi nöbetlerinde de bulunduk. Hiç çelek giymedim. Ama bize çelik yelek geldi. Bülent Bey’de Ankara’ya giderken arabasına çelik yelek koydum. Ama ben o hengame ve telaştan çelik yelek giymedim”  
“GÖĞSÜMÜZÜ SİPER ETTİK”
 “Çanakkale demokrasi nöbetlerinde 27 gün meydanlarda geç saatlere kadar bulundular. Kimseye hissettirmemeye çalıştık. İnsanlarımız demokrasiye sahip çıkmak, kendi iradenize sahip çıkmaktır. Zaten atalarımız bu vatan için bedel ödemişler. Biz bunu Çanakkale’de çok iyi biliyoruz. Bu 27 gün devam etti. Meydanlara her gün gelenlere sembolik belge verdik. En azından çocuklarına, torunlarına gösterebilecekleri biz bu memleket için mücadele ettik. Göğsümüzü siper ettik. Çanakkale bu demokrasi nöbetlerinde başarılı bin sınav geçirdi” 
 “BALTAMIZI GÖMDÜK ASLA YERİNİ UNUTMADIK”
“Biz demokrasi nöbetlerine devam ettik. Ama darbecilerden ifade alınırken kimisinin siz göreceksiniz. Bu şu gün bir daha olacak diyenler oldu. O ifadelerden hareketle bir hafta sonra, hatta biz nöbetlerin üçüncü gününde yeni bir kalkışma olabileceği ihtimali vardı.
Bizim bölgede de birkaç helikopterin havalandığı ve harekete geçtiğiyle ilgili bilgiler geldi. Onunla ilgili devlet kurumları gerekli önlemleri aldı. Sabahlara kadar yine bekledik. Bunlar 40 yıldır bu planları yapmışlar.
 Ve 40 yıllık planlarının bir gecede son bulması sonrası bunun başka planlarının olmasını onlar muhakkak düşünmüştür. 40 yıl hazırlanan birisi bu işi bir anda bırakamaz. Muhakkak ki bir şeyleri olabilecek düşüncesiyle bizler bekledik.
Çok şükür bir şey olmadı. Ama 27’inci günün sonunda da şunu söyledik. Cumhurbaşkanı bir virgül koyduk demişti. Ama aynen bizde bir virgül koyduk. Ben o gün bir kızıl derelinin sözünü söyledim. Baltamızı gömdük asla yerini unutmadık. Tekrar bir şey çıkarsa biz o baltaları yerinden çıkarmayı biliriz. Çünkü bunların hakikaten ne yapacağı hiç belli değil. Yıllardır gizli planlar içerisinde olan bu insanlara bizim her an teyakkuzda olmamız gerekiyor. Ama vatandaşımız zaten duruşunun gösterdi. Bundan sonra böyle bir şeye kalkışmaları durumunda da bunlara hadlerini bildirebileceğini hepimiz artık biliyoruz. Eminiz. Onlarda sanırım bunu gördüler. Derslerini aldılar diye düşünüyorum. Biz temizledikten sonrada bir şey olabileceğini düşünmüyorum”   “ASRA BEDEL BİR GECE” Erkal, “15 Temmuz gecesine baktığınız zaman iki şey’i insan tahlil edemiyor. Birinci bir gecede memleket yok olmak üzereyken sabaha karşı tekrar yeniden dönmüş oldu. Uçurumun kıyısından dönüldü. Böyle bir gece yoktur.
“ASRA BEDE BİR GECE”
Asra bedel bir gece. İnsanımız ülkenin her yerinde olaya bizzat el koyduğu için hemen geri dönülmüş oldu. Sabaha bile varmadan ülke kurtarılmış oldu. İkincisi hainliğin dip yaptığı böyle bir kalkışmanın tarihte ilk kez böyle bir şey oldu. Tarihi okuyan bilen bir insan olarak söyleyebilirim ki tarihte bu kadar sinsin bir şekilde yerleşmiş 40 yıl böyle bir planı yapmış ve devletin en ince kılcal damarlarına kadar bu hainleri yerleştirmiş başka bir örnek yoktur dünyada. Bu örgütün muhakkak ki bir akıl babaları da vardır. Yoksa tek başlarına böyle bir şey planlayabileceklerini sanmıyorum. Baktığınız zaman her ikisi de dünya insanlık tarihinde bir ilk, hani ender rastlanır da demeyeceğim. Bir ilk. Haşhaşilerden bahsediliyor ya, Haşhaşiler devletin üst önemli makamlarına suikastlar planlayan bir örgüt. Hatta onlar suikastlardan sonra kaçıp gitmiyorlar. Öldürülmeyi bekliyorlar. Öldürüldüklerinde de cennete gideceklerine inanıyorlar. Burada da olay belki bir yönüyle hafif benziyor. Fakat kapsamı örgütün büyüklüğü planı açısından dünya da hiçbir örgüt örneği yoktur. Bu inanılmaz bir organizasyonun sonucu olarak ortaya çıkan bir hareket ve muhakkak ki bunların arkasında büyük güçlerde var.
  “BUNLAR MÜSLÜMAN FALAN DEĞİL TAMAMEN BİR TERÖR ÖRGÜTÜ”
Burada din Allah, Peygamber sevgisini kullandı. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim kullanıldı. İnsanlar bunları duydukları zaman hakikatken insanların kötülük yapacaklarına inanmadılar. Kullanıldıklarını fark edemediler. Fark edenler oldu. Ne zaman, işte 17-25 Aralık olaylarından sonra toplumda fark edenler oldu.
Başta Cumhurbaşkanımız ve çevresindeki ekipler fark ettiler. Ama yine de silahlı bir terör örgütü gibi hareket edeceklerini düşünmediler. Tek sebebi ise dini, Peygamber efendimizi, Kur’an-ı Kerim’i perde olarak kullandı. Ve biz bu perdeyi herkes kandı. Toplumun her kademesine bu toplumun verdiği makam ve parayla sızdılar. Gizlediler. Bunlar gerçek manada Müslüman falan tamamen bir terör örgütüdür. Ama biz onları Müslüman bir cemaat olarak gördüğümüz için bir sıkıntı oldu ve sızabildiler.
  “ÜLKEYİ KAYBEDERDİK”
17-25 Aralık sonrası temizlik harekatı başlamıştır. Adliye ve Polis’te bir temizlik başladı. Eğer geriye doğru sardığımızda adliye ve emniyette temizlik olmasaydı. 15 Temmuz’da memleketi teslim etmiştik.  Çünkü 81 ilin 74 Emniyet Müdürünü onlardan olduğunu Bakan Bey açıkladı. Polis teşkilatının etkin konumda olan bütün ekipleri onlardandı. Adliye’deki bütün Ağır Ceza reisleri, Baş Savcılar etkin konumda olan bütün hakim ve savcılar onlardandı. Böyle bir konumlandırmayla getirin 15 Temmuz’a siz yakalayıp birini götüremezsiniz polis teşkilatı zaten onların elinde götürseniz adliye salıverecek. Adliyeler onların ellerinde. Karşılarında direniş gösterecek halktan başka kimse kalmazdı. Poliste onlarla beraber hareket ettiği takdirde biliyorsunuz o darbe başarılı olurdu. Ve ülkeyi kaybederdik. Ülke parçalanıp, bölünüp birileri gelin buralara yerleşirdi. Çok şükür ki Allah bizimle beraberdi. Halkımızın iman gücü, vatan sevgisi bunun üstesinden geldi” 
Cuma Deren