22 Mart Salı’ ya dikkat çeken Tonka;”Yarın Orman ve Su Günü... Var olabilmemiz için gereken iki önemli vazgeçilmezimiz” dedi.
Yaşamak için Şart olan, yegane ikilinin Orman ve Su olduğunu belirten Tonka;
“İnsanlık tarihi, coğrafi bilgilerin verilerine göre önce Afrika'da, daha sonra bilinen üç kıtada ve en sonra da tüm dünyaya yayılarak gelişmiştir...
İnsanlık, anaerkil yapıdan ataerkil yapıya verilmiş ve nihayet toplayıcılıktan da, yerleşik hayata geçerek, tarım toplumu olmuştur. Tarım için de gereken olmazsa olmaz,  su’ dur..”

-----------------------------------------
ORMAN VE SU GÜNÜNE ÖZEL SÖZLER;
“BARAJLAR TAMAM, YA ORMANLAR…”
------------------------------------------

Yaşamak İçin gerekli olmazsa olmazlara, tam da gününde, büyük harfler ile dikkat çekildi.
Çanakkale Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu Başkanı Bünyamin Nami Tonka, Yaşamın varlığı için, Orman ve Su’ yun önemine değindi.
Yarına, yani 22 Mart Salı’ ya dikkat çeken Tonka;”Yarın Orman ve Su Günü... Var olabilmemiz için gereken iki önemli vazgeçilmezimiz” dedi.
Yaşamak için Şart olan, yegane ikilinin Orman ve Su olduğunu belirten Tonka;  “İnsanlık tarihi, coğrafi bilgilerin verilerine göre önce Afrika'da, daha sonra bilinen üç kıtada ve en sonra da tüm dünyaya yayılarak gelişmiştir...
İnsanlık, anaerkil yapıdan ataerkil yapıya evrilmiş  ve nihayet toplayıcılıktan da, yerleşik hayata geçerek, tarım toplumu olmuştur. Tarım için de gereken olmazsa olmaz,  su’ dur..” ifadelerini kullandı.
Geçen yıl, barajların su tutma kapasitelerinin, alınmayan yağışlar nedeni ile azaldığına,bu durumun da tüm yurtta panik havası yaşattığını hatırlatan Tonka; “Yağışlar ile, barajlar tam kapasite doldu.. Ya ormanlar..? Bir çoğu düz ara kesildi. Ormanlar yok oldu” dedi.
Çanakkale’de yok olan orman alanlarını hatırlatan Tonka,”Bu noktada, gelecek kaygımız olmalı.. Ormanları yok etmemeliyiz” dedi.
Dünyanın oluşumunda bu yana milyarlarca yıl geçtiğini,  Dünyada canlı oluşumunun ise daha yakın bir zamanda gerçekleştiğini anımsatan Tıonka; .
“Bilim insanları bu alanda birçok çalışma gerçekleştirdi... Onların ifadesiyle ve bulunan fosillerin verdiği bilgiye göre insanlık tarihinde üç yüz bin yıllık bir dönem daha bilinir durumda...
Yine, insanlık tarihi, coğrafi bilgilerin verilerine göre önce Afrika'da, daha sonra bilinen üç kıtada ve en sonra da tüm dünyaya yayılarak gelişmiştir... İnsanlık, anaerkil yapıdan ataerkil yapıya verilmiş ve nihayet toplayıcılıktan da, yerleşik hayata geçerek, tarım toplumu olmuştur.” Şeklinde sözler ile çarpıcı bilglier paylaştı.
DİN TARİHİ 5 BİN YILLIK…
Dinlerin var oluş sürecinin beş bin yıllık bir tarih olduğunu sözlerine ekleyen Tonka; “ İnsanlığın yazıyı bularak iletişime geçme tarihi ise altı bin yıllık tarihtir...
Canlı varlığın oluşmasında günümüze kadar geçen sürede ise, yazılı belge bırakma süresi çok kısa bir dönemi kapsamaktadır. Yazılı belge bırakılan ilk coğrafi alan Mezopotamya bölgesidir... Buna uygun olarak gelişen medeniyetler olarak incelediğimizde Çin Medeniyeti, Sarıırmak ve Gökırmak çevresinde gelişmiştir... Hint Medeniyeti, İndüs, Ganj, Brahmaputra Nehirleri çevresinde gelişmiştir...” ifadesini kullandı.
Binlerce yıl öncesine işaret eden Toka; , " ‘Antik Çağ’ denilen dönem bir diğeri  ‘medeniyet havzası’ ise Fırat ve Dicle Nehirleri çevresinde gelişmiştir... Bu medeniyete komşu medeniyet ise Nil Nehri boyunca gelişen Mısır Medeniyeti'dir...
Doğuda, "Çin ve Hint Medeniyeti" arasında kalan Çin- Hindi Medeniyeti'nin oluştuğu su yolu ise Mekong Nehri Havzası'dır... Avrupa'daki, en önemli merkezler de nehir kıyısında gelişmiştir...
Bu Şehirlerden bazıları...  Paris "Sen Nehri" kıyısında, Londra "Thames Nehri" kıyısında, St. Petersburg "Neva Nehri" kıyısında, Roma "Tiber ve Aniane Nehri" kıyısında, Mostar
"Neretva Nehri "kıyısında, Budapeşte" Tuna Nehri" kıyısında, Graz "Mora Nehri" kıyısında, Berlin "Spree ve Havel Nehirleri" kıyısında, Üsküp "Vardar Nehri" kıyısında, Riga "Daugava Nehri" kıyısında, Vilnius" Neris Nehri" kıyısında, Varşova "Vistül Nehri" kıyısında, Viyana "Tuna Nehri" kıyısında, Basel Ren Nehri kıyısında, Dresden" Elbe Nehri" kıyısında, Lizbon "Tejo Nehri" kıyısında, Belgrad "Tuna ve Sava Nehirleri'nin birleştiği platoda" , Lyon "Saone ve Rhone Nehirleri'nin geçtiği yerde" , Sevilla "Guadalquivir Nehri'nin doğu yakasında" kurulmuştur. Dünyadaki tüm medeniyetler su kıyısında kurulan medeniyetlerdir... İnsan vücudunun %60'i sıvıdır... Sudur... O takdirde insanlığın var oluşu da suya dayalı olduğuna göre suyu çok önemsememiz gerekmektedir..” vurgusu yaptı.
 
Afrika'da Nijer ve Kongo Nehirleri ve çevreleri, Ametika Kıtasında ise Kuzey Amerika'da Missisippi, Güney Amerika'da ise Amazon Nehirleri medeniyetlerin istifade ettiği nehirler olduğunu belirten Tonka;
“Türklerin  yaşadıkları Turan Coğrafyası da çok önemli su kaynaklarına sahiptir... Tuna, Dinyester, Dinyeper, Volga, Obi, Yenisey, Lena, Gök Irmak, Seyhun ve Ceyhun, İndüs, Dicle, Fırat, Nil, Kızılırmak gibi nehirler ve ırmaklar en önemlileridir. Bu su yollarında yaşayan Türkler, bilinen eski dünyanın yarısına hakimdiler... Şimdi, yine bu nehirlerin, su yollarının kıyılarında yaşıyorlar; fakat, azınlık olarak veya kimliklerini kaybederek yaşamaktadırlar...
Günümüzde iklim değişikliği sebebiyle insanlığın kullanacağı su, petrolden de kıymetli hale gelmektedir... Üçüncü Dünya Savaşı'nın, "Su savaşları" olarak karşımıza çıkacağı fitüristlerce ifade edilmektedir... İnsanlık şunu unutmamalıdır ki, yeryüzünde, insanların içebileceği su miktarı tüm su miktarının ancak, %2,5 kadarını kapsamaktadır... Yani, tüm insanlık bu %2,5'a mahkumdur... Şimdi, hızlı sanayileşme sonucu yukarıda saydığımız tatlı su kaynakları birer birer kirlenmektedir. Su, bize çığlığıyla imdat, diyor... Suyu kirletmeyin, diyor. İnsanlık ise hiçbir şeyi umursamadan her türlü kirliliği yapıyor... Bu şartlar devam ederse on yıla kalmaz çok büyük bir su savaşları sürecine girmiş olacağız... Ülkemiz, su varlığı açısından orta zenginlikte bir su rezervine sahiptir... Bu suyun da kıymetini bilmeliyiz... Sınır aşan sularımızı kontrol altına almalıyız. İhtiyacımızın dışındaki suyu serbest bırakmalıyız. Yoksa, biz de susuzluktan yok olacağız... Günümüzde çölleşme emareleri göstermekte olan İç Anadolu Bölgemiz için Fırat Nehri den su taşımak için kanallar yapılmalı, su depolama havuzları yapılmalı...
Geçen yıl Akdeniz ve Ege Bölgelerinde çıkan orman yangınlarını da suyu muhafaza etme konusunda bir noksanlık olarak görmeli ve acil olarak tedbirler almalıyız. Şunu unutmamak gerekir ki, suyun olmadığı yerde hayat da yoktur...” dedi.
Tonka, sözlerini önemli bir çağrıya imza atarak noktaladı; "Orman ve Su varlığımızla sahip çıkalım...”

Cuma Deren