Bir çok etkinlikle bir kez daha özlemle andığımız Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk için Çanakkale Atatürkçü Düşünce Derneği ve 18 Mart Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu tarafından ‘Ataya Saygı Yürüyüşü’ gerçekleştirildi.

İşgal altındaki Anadolu topraklarında yaktığı Cumhuriyet Meşalesi ile Türkiye Cumhuriyetinin yolunu aydınlatırken, Savaştan çıkmış yorgun bir milletin yeniden dirilmesi için yaptığı inkılaplar, getirdiği yenilikler, yaptığı devrimlerle sadece ülkemizde değil dünyada da anılan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 83’üncü yıldönümünde  çeşitli etkinlikler ve düzenlenen  törenlerle anıldı.  10 Kasım 1938 yılında saat 09:05’te hayata gözlerini yuman Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün özlemi 83 yıldır Türk Vatandaşlarının gönlünde dinmiyor.  Ata’nın ebediyete intikalinin 83. Yıldönümü dolayısı ile için Çanakkale  Atatürkçü Düşünce Derneği ve 18 Mart Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu   tarafından ‘Ataya Saygı Yürüyüşü’ gerçekleştirildi.
 Golf çay Bahçesinde  başlayan Ataya Saygı yürüyüşü, slogan ve marşlarla kordon boyundan İskele Meydanına kadar devam etti. Burada bir açıklama yapan  Atatürkçü Düşünce Derneği GYK Üyesi ve Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Necmi Akyalçın “Büyük  Atatürk’ün bedenen aramızdan ayrılışının üzerinden 83 yıl geçti. Atatürk, bu geçen zaman içerisinde,  halkımızın gözünde ve gönlünde hep büyüdü. Çünkü; haklıydı, ahlâklıydı, namusluydu, aldanmıyor aldatmıyordu, bilimi rehber edinmiş bir devrimciydi! karşı devrimciler, Önce Kurduğu Cumhuriyeti, ilke ve devrimlerini hedef aldılar, sonra anıtlarını, anılarını, fotoğraflarını, ailesini, hatta annesinin namusunu…” dedi.
Her Geçen Gün Milletin Gönlündeki Yer Daha da Büyüyor
Yaptığı devrimlerle Atatürk’ün milletin gönlünde her geçen gün daha da büyüdüğünü belirten  Atatürkçü Düşünce Derneği GYK Üyesi ve Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Necmi Akyalçın “Stadyumlardan, meydanlardan, kamu binalarından adını sildiler, kazandığı savaşları meleklere, evliyalara pazarladılar, bindiği hurda geminin, transatlantik olduğunu bile söylediler. ‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyen meczupların kuyruğuna takılanlar, Lozan’ı hezimet sayanlar da oldu, başları sıkıştığında dev fotoğraflarının ardına sığındıkları halde hakaret edenler de.. Ne yapsalar olmadı, yel kayadan ancak toz aldı. Dünya çok devrimci gördü, çok devrim yaşadı. Zaman içinde devrimlerin birçoğu tükendi, yapanlar kendi yurttaşları tarafından unutuldu, lanetlenenler bile oldu. Ancak, büyük  Atatürk’ün her geçen gün milletinin  gönlündeki yeri daha da büyüyor, dünyadaki saygınlığı daha da artıyor. Geleneklerimizde önemli yeri olan mezar ziyaretleri, bir süre sonra seyrekleşir, giderek unutulabilir. 83 yıl önce yaşamını yitirmiş aile büyüklerini ziyaret edenlerimizin sayısı herhalde çok fazla değildir. Bu gerçeğe karşın, her gün yurt içi ve dışından, binlerce insan, kendi istekleriyle Atatürk’e gidiyor. Ulusal bayram günleri ziyaretçi sayısı yüzbinleri, 10 Kasımlarda milyonu aşıyor. O’na, eserlerine saldırı ve ihanet arttıkça; halkımız, daha büyük bir özlemle Anıtkabir’e koşuyor. Dünyada bunun başka örneği yok” dedi.
Zorda Kalmadıkça Atatürk Diyemediler
Atatürkçü Düşünce Derneği GYK Üyesi ve Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Necmi Akyalçın konuşmasının devamında Atatürk ve yaptıkları çalışmalara karşı gelenlere de seslenerek “10 Kasım 1938’ den bugüne pek çok kişi ve siyasi akım kendi Atatürk’ünü üretmeye çalıştı. Artık çok iyi tanıdığımız kimileri saldırılacak, hakaret edilecek, bazıları da, sahip çıkar gibi yaparak, en önemli özelliklerini gizleyip sadece kendi çıkarlarına yarayacak Atatürk’ler yarattıklarını sandılar.  Bakla tarlasında küçük Makbule ile karga kovalayan Mustafa’yı ballandıra ballandıra anlatanlar, O’nun emperyalist işgalcileri ve yerli işbirlikçilerini yurdumuzdan nasıl ve ne pahasına kovduğunu göstermek istemediler. Askeri dehasını över gibi yaparken meclise verdiği önemi, antiemperyalist ve tam bağımsızlıkçı Atatürk’ ü anlatmadılar, bütün ‘izm’ leri ezberlediler de Kemalizm’i yok saydılar, ‘Mustafa Kemal Paşa’ dediler de, zorda kalmadıkça ‘Atatürk’ diyemediler. Bir ağaç için köşkün yerini değiştirdiğini söyleyenler, yurdumuzun haritası Sevr ile değiştirilmek istendiğinde, neler yaptığını söylemediler. Sevdiği iğde ağacı için ağladığını anlatanlar, kendi elleriyle yarattığı Atatürk Orman Çiftliği’nin yok edilişi karşısında, kıllarını kıpırdatmadılar.  Çağdaş Uygarlık Seviyesini Aşma hedefini gösterdiğini bildikleri halde, Avrupa Birliği’ni işaret ettiği yalanına başvurdular. Bütün bu sinsi ve açık saldırılar Atatürk’ü daha da büyüttü. O’na olan özlemi ve şükran duygularını daha da artırdı.
Artık Atatürk’ü Daha İyi Anlıyor Daha Çok Üzülüyoruz
Necmi Akyalçın, konuşmasının devamında Ülkenin giderk yoksullaşması ve düzenin getirdiği sıkıntılar nedeni ile Atatürk’ün daha çok özlendiğini de belirterek “Ülkesinin bağımsızlığını savunurken zulüm gören yurtseverler, yoktan var edilen güçlü sanayi tesisleri özelleştirilip kapatıldığında, kapı önüne konan işçiler, tekrar eve hapsedilmek istenen kadınlar, ‘Milletin Efendisi’ olmuşken maraba haline getirilen köylüler, itilip kakılan, atanmayan, pazarda limon satmak zorunda kalan öğretmenler, iş bulamadıklarından elçilik kapılarında kuyruğu giren gençler, emeklilikte yaşa takılanlar, kumpaslarla cezaevlerine tıkılan komutanlar, yoksulluğa  övgü düzüp lüks içinde yaşayanları dinlerken, çöp konteynerlerinden, pazar yerlerinden yiyecek toplamak zorunda kalanlar ve milletimizin çok büyük çoğunluğu Atatürk’ü daha iyi anlıyor, daha çok özlüyor artık. Ama sadece anlamak ve özlemek yeterli değildir, gereğini yapmak, hep birlikte Atatürk olmak zorundayız” dedi.
Bu Görevi Yeniden Başarmalıyız
Atatürkçü Düşünce Derneği GYK Üyesi ve Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Necmi Akyalçın, konuşmasının sonunda yapılması gerekenlere de değinerek “Bunun için de hedefimiz, Aydınlanma Devrimlerini sürdürmek, devletimizi yeniden Hukuk Devleti yapmak, üretim tesislerimizi, yer altı yer üstü kaynaklarımızı yeniden harekete geçirmek, köylümüzü yeniden efendi yapmak, kadınlarımızı yeniden özgürleştirmek, gençlerimizi, çocuklarımızı laik bilimsel eğitimle buluşturup yeniden geleceğe güvenle bakar hale getirmek, Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye hedefini yeniden önümüze koyup Kemalist Cumhuriyeti yeniden kazanmaktır.  Bu görevi mutlaka başaracağız, başarmalıyız” dedi.
 
Şerife Erdem