7 Ağustos Cuma günü, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na bağlı aralarında üyesi Eğitim - Sen’in de olduğu üyeleri Çalışma ve Sosyal Bakanlığı ile Memur- Sen arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmesini protesto etmek amacı ile Eğitim-Sen, KESK ve diğer işkollarındaki KESK üyeleri iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.  
Çanakkale’de de gerçekleştirilen iş bırakma eyleminde KESK’e bağlı üyeler Çanakkale Valiliği önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Valilik önünde gerçekleştirilen  Basın açıklamasını okuyan   Tüm Bel - Sen Başkanı Bülent Barın “5,5 milyon kamu emekçisini ve emeklisi olarak ailelerimizi de kattığımızda 20 milyonluk geniş bir kitlenin geleceğini doğrudan ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri bugün taraflar arasında varılan mutabakatla sona ermiştir. Hemen baştan ifade edelim ki, günlerdir bizden adeta kaçırılan,  kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin ürünü mutabakatın adı ölümü gösterip sıtmaya razı etme mutabakatıdır. Bilindiği üzere KESK olarak hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifine ilişkin basın toplantımızda bugün varılan mutabakatın içeriğine ilişkin önemli tehlikeye dikkat çekmiştik. Yıllardır birikmiş hiçbir temel sorunumuzu çözmeyen, bir iki puanlık maaş artışları ve sonraki yıllara ertelenen vaatlerle cilalanan bir teklifin mutabakatla sonuçlanmasının çok güçlü bir ihtimal olduğunu ifade etmiştik. Ne yazık ki bugün ortaya çıkan tablo tam da budur. 
5,5 Milyon Kamu Çalışanının  Sözleşmesi Oldu Bittiye Getirildi
Yapılan sözleşme sürecine değinen Tüm Bel - Sen Başkanı Bülent Barın “Hükümet 12 Ağustos’ta yaptığı kamu emekçileri ve emeklikleri tarafından tepki ile karşılanan ilk teklifini yenilemek için 11 gün boyunca hiçbir adım atmamıştır. Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinde yer alan bir konfederasyon olarak,  KESK olarak tam 11 gün boyunca, her gün, yeni bir teklifi yapılıp yapılmayacağını, yapılacaksa 4688 sayılı yasaya göre bizim de katılmamız gereken toplantının ne zaman gerçekleştirileceği konularında defalarca girişimde bulunduk Ancak 11 gündür defalarca görüştüğümüz Çalışma Bakanlığından hep aynı cevabı, ‘Henüz net değil’ cevabını aldık. 11 günlük sessizlikten sonra Çalışma Bakanlığı nihayet dün (Perşembe) kamu görevlilerinin geneline ilişkin toplu sözleşme müzakerelerinin sonucunun bugün (Dün) saat 14.30’da açıklanacağı duyurmuştur. Yani ne Çalışma Bakanlığı yetkilileri ne de masada ‘yetkili2  sıfatı ile oturan konfederasyon ve sendikalar kapalı kapılar ardında yürütülen müzakerelerin içeriği hakkında 11 gün boyunca tek bir cümle dahi etmemiştir.  Ta ki bugün (Dün) bir saatti aşan gecikme ile   başlayan toplantıya kadar.. Kısacası 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir ‘oldubitti’ durumu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bu durum bile tek başına 5,5 milyon kamu emekçisine ve emekliye verilen değeri ortaya koymaktadır. Bugün açıklanan mutabakat ise kamu emekçilerine, emeklilere verilen değeri gösteren bir belgedir” dedi.
 Kamu Emekçisinin Bir Yılını Çaldılar
Bülent Barın  “Buna göre hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifin 2022 yılı için sadece 1 puan, 2022 için ise 2 puan, yani toplamda 3 puan artırıldığı mutabakat büyük kazanım,  bir başarı gibi sunulmaktadır. Oysa bir toplu sözleşmenin başarılı ya da iyi bir toplu sözleşme olarak gösterilmesinin kriterleri açıktır. Bir toplu sözleşmede başarının temel kriteri ne talep ettiğiniz,  ne aldığınız arasındaki makasın ağzı ile ölçülür. Buna göre masaya ‘yetkili’ sıfatı ile oturanlar ve bu dönem ortak hareket ettikleri konfederasyon 2022 için %21 maaş artışı artı %3 refah payı artı 600 TL önceki dönem kaybı talep etmiştir. Yani 2022 yılı için %39 maaş artışı talep etmiştir. Buna karşım 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde %.5.+%7 maaş artışına imza atmıştır.  Yine 2023 için %17 maaş artışı + %3 refah payı teklifine karşılık altışar aylık dilimler halinde %8 + %6 oranına imza atılmıştır. Kısacası iki yıl için toplamda %67,2 maaş artışı teklif eden ‘yetkili’ konfederasyon iki yıl için toplamda %26 oranına imza atmıştır. Teklif ve varılan mutabakat arasında iki yıl için toplamda 41 puan fark vardır. Bunun anlamı 5,5 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin en az bir yılının çalınmasıdır” dedi.
 Kadro Sözü Köşeli Vaatlerle Geçiştiriliyor
Sözleşme kapsamında yapılan kadroya geçiş sürecine de değinen Bülent Barın “Öte yandan refah payı talebi yine görmezden gelinmiştir. Bunun yerine hali hazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerinin yararlandığı 3 ayda 400 TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesi 235 TL artırılarak 3 ayda 400 TL’ye çıkarılmıştır.   Söz konusu artıştan sendika üyesi olmayan ve 4688 sayılı yasaya göre sendika üyesi olması yasaklanmış bulunan toplamda en az 1 milyon 800 bin kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi yararlanamayacaktır. Dolayısıyla toplu sözleşme ikramiyesinde artışın refah payı talebi ile kıyaslanması veya refah payı vermiyoruz ama toplu sözleşme ikramiyesini artırdık denmesinin bir karşılığı yoktur.  Ayrıca mutabakatın sunumunda Üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hakkında ‘toplu sözleşme dönemi içinde yapacağımız çalışmaları meclise yasa haline getirilmek üzere göndereceğiz’ denilmiştir. Yıllardır kadro bekleyen, bugün sayıları beş yüz bini aşan sözleşmeli personel  konusu ise “3+1 sistemi üzerinde çalışacağız” gibi net olmayan, köşeli ‘vaatlerle geçiştirilmiştir Kısacası 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personel konularında yine suya yazı yazılmıştır. Milyonların beklentisi önümüzdeki dönemin seçimlerinin yatırımı olarak çıkmaz ayın son çarşambasına ertelenmişti” dedi.
Bu Mudur Başarı?
Barın “Durum ortada olmasına rağmen “çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz nutukları atılmıştır. Türkiye pandemi döneminde dünyada vatandaşlarına en az doğrudan yardım eden ülkelerin başında gelmesine rağmen, sefalet oranındaki artışlara gerekçe olarak pandemi harcamaları gösterilmesi de manidardır. Tüm bunlardan sonra soruyoruz, bu mudur başarı?  Bu ülkede çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyon %45’i aşmıştır. İğneden ipliğe her şeye zam yağmurunun devam ettiği,    Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın tam 26 puan açıldığı dolayısıyla hayat pahalılığının önümüzdeki dönemde bırakalım düşmeyi daha da artacağının açık olduğu koşullara rağmen hiç kimsenin inanmadığı hedeflenen enflasyon rakamlarını temel alan bu mutabakatın neresi başarılı?” dedi.
 
Cuma Deren