Yerel Tarihçi, emekli öğretmen Ahmet Kaşıkçı, yine yaptı yapacağını...
 
Pandemili günlerde, Hayatı Eve sığdırdığı gibi, bir yeni kitabını da baskıdan çıkardı.
 
“Bir Gelibolu Fetih Romanı “ diyerek anlattığı yeni eserine ilişkin özel sözlerini, Gazeteniz VİTAMİN ’e eden Kaşıkçı, şiirsel bir dille şöyle dedi;
 
“Gelibolu Kenti, tarihi, coğrafyası, jeopolitik yapısı ve efsaneleri ile, her dönemde, üzerinde yaşayan insanlara mutluluk ve huzur veren bir kent olmuştur.
 
Mitolojik verilere göre, zamanın tesbit edilemediği bir  dönemde, gül parmaklı Şafak Tanrıçası Eos’ un oğlu, Trakya’ nın engin yaratığı Boreas, aşık olduğu Anatolia’ya doğru serin kanatlarıyla uçarken, Tekfur Dağı eteklerinde cennet misali Kardia’ da konaklamış.
 
Kır Tanrısı, Aristaios’ un bereketlendirdiği bu Khersonesos’ ta, büyülenip durulmuş.
 
Soğuk yüzlü, hırçın kanatlı, azgın rüzgâr Boreas, Ozan Orpheus’ un, sevgilisi Ağaç Perisi Eurydike’ ye yaptığı serenat karşısında yumuşamış, bu cennet misali topraklara, kuzey yağmurlarını taşımağa başlamış.
 
Bu topraklar bir kat daha bereketlenmiş ve üzerinde yaşayan insanları biraz daha fazla, mutlu etmiş.”
------------------------------------------
 
EVDE KALDI, BİR DESTANIN ROMANINI YAZDI…
 
-------------------------------------------
 
Çanakkale’ nin, Mitolojiden günümüze ilklerini kitaplaştırarak, ‘ İLK’LER KENTİ’  olarak anılmasını sağlayan bir isim, Ev’de kaldı, Pandemi döneminde bir Destanın Romanını yazdı.
 
Emekli öğretmen, yerel tarih araştırmacısı Ahmet Kaşıkçı, Pandemi’ nin başladığı ilk günlerde, Yine bir eserini kitaplaştırmıştı.  Bu kez, Rumeli’nin GFethi üzerine yaptığı araştırmalarını romanlaştırdı.
 
Geçtiğimiz yıl, ‘Troas’ta Yine Gizem Var’ isimli eserini yayımlatan Kaıkçı, bu yıl ise, kış aylarında, Corona virüs önlemleri kapsamında  Ev’de kaldı.  Eve sığdırdığı Hayatı gibi, dillere destan bir fethi bu günlerde romanlaştırdı.
 
Kaşıkçı, yeni eserini VİTAMİN’e özel sözler ile anlattı.
 
“BİR GELİBOLU FETİH ROMANI...” başlığı atıp söze giren Yerel tarih araştırmacısı ve yazar Ahmet Kaşıkçı, ardından şiirsel dille devam etti.
 
“Gelibolu Kenti, tarihi, coğrafyası, jeopolitik yapısı ve efsaneleri ile, her dönemde, üzerinde yaşayan insanlara mutluluk ve huzur veren bir kent olmuştur.
 
Mitolojik verilere göre, zamanın tesbit edilemediği bir dönemde, gül parmaklı Şafak Tanrıçası Eos’ un oğlu, Trakya’nın engin yaratığı Boreas,aşık olduğu Anatolia’ya doğru serin kanatlarıyla uçarken, Tekfur  Dağı eteklerinde cennet misali Kardia’ da konaklamış.
 
Kır Tanrısı,Aristaios’ un bereketlendirdiği bu Khersonesos’ ta, büyülenip durulmuş.”
 
Romanından söz eder iken, işitende merak uyandıran Aşk başta, Mitolojinin eşsiz hikayelerinin yaşandığı, Tarihe, coğrafyasında yazılmış  destanları  ile geçmiş, Tarih sahnesi  Gelibolu’ yu uzun uzun anlatan Kaşıkçı, sözlerini şöyle sürdürdü;
 
“Soğuk yüzlü, hırçın kanatlı, azgın rüzgâr Boreas, Ozan Orpheus’ un, sevgilisi Ağaç Perisi Eurydike’ ye yaptığı serenat karşısında yumuşamış, bu cennet misali topraklara, kuzey yağmurlarını taşımağa başlamış.Bu topraklar bir kat daha bereketlenmiş ve üzerinde yaşayan insanları biraz daha fazla, mutlu etmiş.”
 
Romanda anrlatımı yapılanları da özetle VİTAMİN’e anlatan Yeril tarih araştırmacısı ve yazar Kaşıkçı, sözlerini şöyle sürdürdü;
 
“Gel zaman ,git zaman,yazgısal döngü gerçekleşmiş.Havva Anamızı da kandıran yılanlardan biri,Eurydike’nin güzelliğini kıskanıp,onu zehirleyince,sevgilisinin yasına dayanamayan Ozan Orpheus,öyle ağıtlar yakmağa başlamış ki,bu yaktığı ağıtların çıkardığı sesinin şiddetiyle,Khersenesos titremeğe,Melas Körfezi köpürmeğe,Melas Çayı taşmağa,Tekfur Dağları ,Khersenos’un üzerine yıkılmağa başlamış.Bu sesin kaynağını yoketmek ve bir felâketi önlemek için,Khersenos’un kadınları ,bir araya toplanmış ve Ozan Orpheus’un gövdesini parçalayarak,Melas Körfezi’ne atmışlar. Böylece,bir felâketin önüne geçmişler.
               
Derler ki, burada yaşayan mutlu insanların,yazgısal döngüsü gerçekleşip,mutluluğu kıskanılan insanoğlunun yaşantısına,bazı güçler tarafından,kötülük tohumları ekilince,Melas Körfezi’ne atılan,Ozan Orpheus’un cesedinin parçaları,Horus misali,bir araya gelir ve yarım bıraktığı ağıtları tekrar ederken,yer gök titremeğe başlarmış.Bulutlar Perisi Nephele’nin kızı Helle’nin,Altın Postlu Koç üzerinde,Kholkis Ülkesi’ne giderken,boğazın sularına düşüp boğulması sonucunda,aynı ağıtlar,yine,yeri göğü inletmiş.Bundan başka,meşhur Argonotları’ın Seferi’nde ve bir tahta at hilesi ile yakılan Troia’nın kaderine ağlayan,Hekabe’nin çığlıklarında ve hatta bu savaşın rövanşı sayılan Gelibolu Savaşları’nda,yüzbinlerle gencin kurban olduğu bu toprakların üstünde yine Ozan Orpheus’un ağıtları yükselmiş ve dünyanın dört bir köşesinden gelip,burada ebedi istiratgâhına çekilen,yüzbinlerce gencin yaşantısına tercüman olmuştur.
 
Her biri, ayrı bir kültürün olgusunu vurgulayan bu yazgısal döngüler arasında,bir de adının Kalli polis (Güzel Şehir) olarak anıldığı dönemde,Bizans Yönetimi’nin halkına uyguladığı baskılara isyan edercesine yükselen bir çığlık vardır ki,bilinen tarihiyle 1354 yılının Mart Ayına denk gelen bir çığlıktır,bu..Atalarımızın, Söğüt Kasabası’da kurduğu Osmanlı Beyliği’nin,Devlet olma yolundaki kararlılığının bir nişanesidir,bu çığlık.O dönemde,öldüklerinde,halklarına bir kılıç ve bir attan başka miras bırakmayan, Osmanlı Beyliği’nin yöneticileri,dil,din,mezhep farkı gözetmeksizin,insanı,insan olarak değerlendirmeleri nedeniyle,adaletin timsali sayılmışlar ve Güzel Şehir’i teslim alarak,Osmanlı Devleti’nin temelini atmışlar,Balkanlar’a ve Avrupa’ya karşı örnek bir devlet oluşturmuşlardır.
 
Bu temeli atanlardan biri ise,Orhan Bey’in oğlu,Şehzade Süleyman’dır.”Rumeli Fatihi” olarak anılan Şehzade Süleyman’nın örnek yaşantısı ve o döneme damgasını vuran tarihsel olaylar,kronolojik sıraya göre,bilinen ve bulunan kaynakların ışığı altında “RUMELİ FATİHİ-ŞEHZADE SÜLEYMAN” adıyla,tarafımca,23.kitabım olarak dillendirildi.O döneme ait,çok fazla kaynak bulunamadığından,bazı olaylar akıl süzgecinden geçirilerek,romanlaştırıldı.
 
Şehzade Süleyman’a duyulan sevgi ve saygı,yaklaşık yedi yüz yıl önce,bir tapu taşı gibi vasiyet ettiği kabrinin,halen bir Anıt Kabir misali, ziyaret edilmesiyle güncellenmektedir.Halkı ile bütünleşen liderler,tıpkı Atamız gibi,hep kalbimizde yaşayacaktır.
Osmanlı Devleti’nin temellerini oluşturan bu güzel kentimiz,aynı zamanda,Cumhuriyetimizin kurulmasında da öncülük etmiştir.Lütfen,yaşadığımız yerin doğasını ve doğal yapısını,bizimle birlikte nefes alan bir canlıymış gibi koruyalım.” Şeklindeki çağrıya imza attı.
 
Cuma Deren