Küresel ısınma, çevre kirliliği ve bir çok etken ile dünyamız artık değişiyor. Atmosferde oluşan farklılıklar, canlıları da etkiliyor.  Özellikle son birkaç yıldır bu yıl ise yoğun olarak denizlerde görülen Müsilaj, büyük sorunları da beraberinde getirdi. Özellikle balıkçıların büyük kabusu olan Müsilaj, deniz canlılarına da büyük zarar veriyor.  Arıtma sularının denize deşarj edilmesi başta olmak üzere, bir çok faktörün etkili olduğı kirlilik nedeni ile oluşan köpükleri değerlendiren Çanakkale Çevre ve Doğa dernekleri Federasyonu Başkanı Bünyamin Nami Tonka, Müsilajın temizlenmesi için arıtılan suların denize deşarj edilmesinin  önlenmesi gerektiğini belirtti.

Yavaş yavaş havaların ısınmasıyla birlikte denizlerimizde yeni bir tehlike kendini göstermeye başladı. Bu tehlikenin adı Müsilaj. Fitoplankton denilen denizdeki bitkisel canlıların aşırı çoğalması ve buna bağlı olarak bakteriyel aktivitelerin artmasıyla oluşan müsilaj Çanakkale Boğazını da istila etti. Trihte de kirliliğe bağlı olarak bir çok örneği görülen Müsilaj ile ilgili bilgiler veren   Çanakkale Çevre ve Doğa dernekleri Federasyonu Başkanı Bünyamin Nami Tonka   atık suların Çanakkale Boğazına derin deşarj yöntemi ile iletilmesi çalışmasından da vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizerek “Teknolojiyi kullanıp ileri seviye artıma yaparak arıtma sularını denizimize göndermekten vazgeçmeliyiz” dedi.
 Çanakkale Çevre ve Doğa dernekleri Federasyonu Başkanı Bünyamin Nami Tonka “Çanakkale Boğazlardaki ilk kirlenme olayı, 1987 yılında İstanbul Haliç’teki kirliliğin Marmara Denizine verilmesi ile yaşandı. O dönemde Marmara denizindeki bu kirlilik Çanakkale Boğazına da ulaştı. Bu kirlilik nedeni ile denizin rengi maviden yeşile döndü. Tabi Çanakkale Boğazında bu yeşil görüntü bizi panikletmişti ve ne oldu sorusunu sorduk doğal olarak. Olay ile birlikte denizinde oluşan yeşil renk nedeni ile tek hücreli canlıların sayısının artmasına ve Marmara denizinin de kirlenmesine neden olmuştu. Yine arıtması olmayan sanayi tesisleri de yoğun bir şekilde atık sularını arıtmadan direk Marmara denizine attılar. Şu bilgiyi de vermek istiyorum. Marmara denizinde bundan yüz yıl önce 110 çeşit balık türü varken, 10 çeşit farklı balık türü kaldı. Bu şartlar bu şekilde devam ederse 10 yıl sonra Marmara Denizinde deniz Vanlılarının yaşaması mümkün olmayacak. Ayrıca Marmara denizinin kendine has fok balıkları vardır. Onlarında bu kirlilik içerisinde yaşama şansları yok. Onlarda başka denizlere göç edecekler.” dedi.
 Arıtılmadan Boğaza Verilen Atık Sular Kirliliği Oluşturuyor
Çanakkale’deki  Arıtma tesisleri ve boğaza deşarj eden arıtmalarla ilgili bilgiler de veren  Bünyamin Nami Tonka “Yine bölgedeki kirlilikler devam ediyor. Fakat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bir uygulaması var. Çanakkale’de arıtmadan çıkan su denize yani Çanakkale boğazına veriliyor. Çanakkale’de önce Sarıçaya yani diğer adıyla çöpçaya  verliliyor ve oradan da Çanakkale Boğazına veriliyor. Çanakkale’yi ikiye bölen Sarıçay’ın kirliliğinin nedenlerinden biride bu. Çanakkale’de ki bu kirliliğin nedeni arıtma tesisinden gelen suyun denize ulaşması ulaşırken de hem ısı artışı nedeni ile tek hücreli canlıların artması nedeni ile bu kirlilik yaşanıyor. Bunun gibi Çanakkale boğazını kirleten unsurlar Bayramdere, Umurbey Çayı, Yapıldak Çayı, Musaköy Çayı, Sarıçay, Kepez Çayı ve Karamenderes Çayı. Çanakkale ve Kepez sahilinde oluşan bu kirlilik Çanakkale merkezin arıtmasından gelen su kimyasallar, ağır metaller ve mesela deterjan atıkları nedeni ile kirlilik yaşanırken Kepez’de de Kepez Çayı ile Çanakkale Boğazına ulaşan zirai atıklar dahil arıtılmamış kirli su Çanakkale boğazını kirleten başka bir unsur. Bir dönemde, kısa bir dönem gerçekleşti ama bugünkü Kepez sahilinde bulunan bugün auapark olan işletmenin biraz ilerisinden kepez atık suları derin deşarj için yaklaşık 50 santimlik bir boru ile tüm Kepez’in atıkları o boru ile denize verilmeye başlandı. Bu atıklar arıtılmadan verilince Çanakkale Boğazında biliyorsunuz iki çeşit akıntı var alttan Karadeniz’e doğru, üstten’ de Ege’ye doğru. Tabi kepezden Çanakkale boğazsına verilen atık su bazen Çanakkale’ ye merkeze doğru bazen de egeye doğru gidiyor.  Çanakkale boğazını kirleten unsurlar Güzelyalı Arıtmadan Çanakkale Boğazına verilen atıksu, Kepez Arıtmadan Çanakkale Boğazına verilen atıkksu ve Çanakkale merkez arıtmadan yine Çanakkale boğazsına verilen atık su. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı atıksular için derin deşarj şartı var ama sanki derin deşarj yapılında Çanakkale boğazı kirlenmiyormuş gibi bir durum söz konusu olamaz. İşter derin deşarj olsun ister doğrudan boğaza verilsin Çanakkale’de ki su akıntılarının farklı olmasından dolayı Çanakkale boğazında çevre kirliliği oluşuyor” dedi.
Raporlar Ulaşamıyoruz
Konu ile ilgili Kepez Belediyesine baş vurduklarında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü raporlarına bakın deniliyor. Ancak Raporlara ulaşamadıklarını belirten Bünyamin Nami Tonka “Daha önce Kepez belediyesi Hal plajın olan bu bölge daime Mavi Bayrak alan, Deniz temiz bayrağı alan bir yerdi. Şimdi  ben Sağlık İl Müdürlüğümüzün buraya gelip denizden numune alınarak incelenmesinin ardından deniz suyumuz ile ilgili raporu görmek istiyoruz. Sağlık il müdürlüğümüz nedendir bilinmez, bu tür konularda “bilgi Edinme Kanunu”‘na uygun değildir diyerek bilgi vermek istemiyor. “Çevre ve Şehircilik Müdürlüğün durum raporlarına” bakın deniyor. Bu durum raporlarına da baktığımızda da konu ile ilgili gerekli bilgiyi edinemiyoruz. Şuan Kepez sahili ve Çanakkale sahillerindeki bu durum ile ilgilenecek olan kurumlar Kepez Belediyesi, Çanakkale belediyesi, Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Sağlık İl Müdürlüğü, Tarım, Gıda ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve bilimsel veriyi ortaya koyacak olanda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesi’ de bu durum ile ilgili rapor vermesi gerekiyor. Ama şimdiye kadar denizimizin bu durumu görülmesine, bilinmesine rahmen denizin b u durumu ile ilgili hiçbir rapor görmedik. Sadece bu müsilaj’ ın  Kahve rengi olanı Kocaeli açıklarında görüldü. Onunla ilgili denizi olmayan bir üniversitemizin su ürünleri fakültesindeki bir bilim adamı bu durum deniz kirliliği değil diyor ben şimdi o bilim adamına söylüyorum, Çanakkale’ye gelin ve burada denize girin bizde sizi görelim. Deniz kirli miymiş? temiz miymiş? ona göre de biz kendi kararımızı verelim.” dedi.
Müsilajın Bitmesi İçin Arıtmadan Denize Deşarj’ı Bitirmemiz Lazım
 Müsilajın oluşmasında Arıtma tesislerinin denize bıraktığı deşarj sistemine değinen, deniz hastalığı olan bu  köpüğün bitmesi için arıtma tesislerin denie deşarj edilmemesi gerektiğini belirten Bünyamin Nami Tonka “Şu andan itibaren Çanakkale Boğazındaki denizde görülen Müsilaj ile ilgili yapılması gerekenler, ileri arıtma dediğimiz, arıtmayı daha bir ileriye götürme sureti ile arıtmadan denize deşarjı bitirecez. Arıtmaya gelen kirli suyu ileri arıtma için kullanılan işlemlerden geçirdikten sonra park ve bahçelerimizi sulayacak su haline getireceğiz. Arıtma tesissinde oluşacak atıkları da gübre olarak tarım sektörüne kullanmak için verilebilir. Çanakkale hepimizin. Marmara denizi çevresinde bulunan bütün belediyeler arıtma sularını Marmara denizine ileri arıtma sitemleri kullanarak vermemesi durumunda bu deniz kirlilikleri ortadan kalkar. Bunun aksi bir durum yaşanırsa Marmara kirlenmeye, Marmara Denizindeki balık ve deniz canlısı çeşitliliğinin azalması ve denizin kirlenmesi devam edecektir. Çanakkale Boğazı, Marmara denizi ve İstanbul Boğazı kirlenmeye mahkum bırakılmamalı. Aksi halde mavi bayraklı plajları olan Çanakkale sahillerinde denizde yaşanan kirlenme nedeni ile  girme imkanı olmayacak. Sahilleri ile ilgi odağı Çanakkale olan önlem alınmaz ise bu özelliğini kaybetmek üzere. İleriki dönemde Çanakkale’ nin en güzide yerleri, Çanakkale sahilinde, Kepez sahillerinde Dardanos ve Güzelyalı sahillerinde denize girmenin mümkün olmadığını göreceğiz. Bu nedenle acil bir şekilde bütün yetkililerin bir araya gelerek deniz kirliliğinin gündeme almaları ve konuyu gündeme getirmeleri ve bu konu ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmasını istiyoruz.” dedi.
 Şerife Erdem