Son yıllarda artan yangınlar, insan eli ile oluşan hava kirliliği sonucunda,  her geçen gün artan KOAH ve solunum yetmezliği, vatandaşlar Koronavirüs pandemisinde en çok zorlanan durum oldu.  Virüsün Akciğere yerleşmesi ile solunumu zayıflatması, özellikle solunum yetmezliği olan bir çok vatandaşı canından etti.
 
Koronavirüsü, Tüm Dünyada etkisini sürdürürken, Türkiye’de de önlemler alınmaya devam ediyor. Pandemi sürecinde en çok Nefes darlığı yaşayan vatandaşları korusak da aslında solunum yetmezliğine neden olan en büyük etken Hava Kirliliği. Çanakkale Belediyesi tarafından
 16-22 Eylül tarihleri arasında Avrupa Hareketlilik Haftası olması sebebiyle Çanakkale Belediyesi sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayına konuk olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Araştırma Hastanesi göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Arzu Mirici, Bir çok Sivil Toplum Kuruluşu tarafından hazırlanan ve Türkiye’nin solunum yetmezliği haritasını ortaya koyan Kara Rapora dikkat çekti.
 
‘Covid-19 ve Hava Kirliliği’ söyleşisi ile Çanakkale Belediyesi tarafından Sosyal medya üzerinden yayınlanan programa konuk olan Prof. Dr. Mirici, Hava Kirliliğine bağlı oluşan solunum yetmezliği ve Koronavirüs etkilerine değindi. Konuşmasında ‘Karar Rapor’a dikkat çeken Mirici, Hava Kirliliğinin solunum yolunu etkilediğini buna bağlı olarak oluşan solunum yetmezliği sonucunda Koronavirüs sürecinde vatandaşların zorlandığını söyledi. Covid-19’u kısaca tanımlayarak konuşmasına başlayan Prof. Dr. Arzu Mirici, “2019 yılında Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve bugün tüm dünyayı saran pandemi, çok yaygın olan hastalıklar için kullanılan bir tanım pandemi. Bunu da Dünya Sağlık Örgütü ‘Bu pandemidir’ diye tanımladığı zaman oluşuyor. Üst solunum yolunda ve sonra belki akciğerlerde enfeksiyona yol açan bir hastalık. Herkeste akciğer enfeksiyonu oluşmuyor. Şu an Eylül itibari ile ülkemizde yaklaşık 290 bin kişinin hastalanmasına, 7 binden fazla yurttaşımızın da kaybedilmesine neden olan bir hastalık. Dünyada da milyonlarca kişi hastalandı ve binlerce kişi yaşamını kaybetti. O yüzden yaşamlarımızı derinden etkileyen bir hastalık, sadece sağlık yönüyle değil, her şeyi etkiledi. Belki çok klişeleşmiş bir söz oldu ama bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çok fazla ders çıkarmamız gereken, bizi çok etkileyen toplum sağlığı sorunuyla karşı karşıyayız” diyerek bilgi verdi.
 
Pandemi Sürecinde Yerel Yönetimlerde Önemli Görevler Düştü
 
Covid-19’un çok fazla şeyi etkilediğini söyleyen Mirici, “Bu bir sosyal yardımlaşma gereği ortaya çıktı ve bu anlamda yerel yönetimlere çok ciddi görevler düştü. Birçok değişiklik oldu. Dünyada orman yangınları ve tahribatları arttı. Mart’tan bu yana daha önceki yıla göre yüzde 150 artan orman tahribatı oldu. Bu çevre açısından önemli bir rakam. Dünyanın her tarafında bir sıkıntı yaşandı. Önemli ve olumlu sayılacak bir başka şey, dünyada fosil yakıtların çıkarılmasının durdurulması düşünülebilir dendi. Maden hareketlilik azalınca, fosil yakıt kullanımı azalacak, insanlar daha az uçağa binecekler, daha az benzin kullanacaklar, o zaman fosil yakıtları çıkarmak gerekli olmayabilir. O zaman biz bu fosil yakıtları çıkarmasak mı acaba, diye bir düşünce oluştu. Bu da çevre açısından, müjdeli bir haber gibi göründü. Böyle bir düşünceyi aklımıza soktuğu için Covid-19’u farklı bir yerden değerlendirdik. Hava kirliliği üzerinde de çok farklı etkileri görmemizi sağladı” şeklinde konuştu.
 
Solunum Yetmezliği Koronavirüs İçin Riskli
 
Prof. Dr. Mirici, Covid-19 ile hava kirliliği arasındaki ilişkiye değinerek, “Ben Göğüs Hastalıkları Uzmanıyım, akciğer solunum sağlığı ile ilgileniyorum. Gerçekten de hava kirliliği dediğiniz zaman, en fazla etkilenen organımız solunum yolları. Üst ve alt solunum yolları, yani akciğer. O bağlamda baktığınız zaman Covid-19’un iki farklı açıdan değerlendirmemiz gereken bir konu olduğunu görüyoruz. Bunları açıklarken size Kara Rapor’dan söz etmek isterim. Kara Rapor, 2020 yılında tekrar yayınlandı. Birkaç yıldır yapılan bir çalışma bu ve Kara Rapor, Türkiye’deki birçok sivil toplum kuruluşunun katkısıyla hazırlanıyor. Benim de mensubu olduğum Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği, bu derneklerin sivil toplum kuruluşlarının içerisinde. Bu kez, 2020 raporunda uzmanlar sağlık etkilerini ele aldılar ve güncel rakamlarla, bu konuyu yeniden masaya yatırdılar. Hava kirliliği ve Covid-19 hastalığının ilişkisi iki yönlü. Hava kirliliği vücudun doğal savunmasını etkiler ve pek fazla hastalığa neden olabilir. Covid-19 için riskli olan kronik hastalıklar; diyabet, kalp yetmezliği, kanser, KOAH, astım gibi hastalıklar Covid-19 için risklidir. Bu hastalıkları hiç olmayanlara göre kronik hastalıkları olanlar daha fazla etkilendiler. Bu hastalar daha fazla yoğun bakıma alındılar ve maalesef kaybettiğimiz hastalarımızın pek çoğunun kronik hastalığı vardı. Kronik hastalık hava kirliliği ilişkisini bir kez daha vurgulamak lazım. Yine küresel ölçekte de bu hastalıkların önemli bir bölümünün hava kirliliğinden oluştuğunu, bugün bilimsel çalışmalar gösteriyor. Örneğin, diyabetin yüzde 18’i, akciğer kanserinin yüzde 14’ü, KOAH’ın yüzde 34’ü ve inmelerin yüzde 7’sinden hava kirliliği sorumlu. Hava kirliliği Covid hayatımızda yokken bu hastalıklara neden oluyordu. Bu hastalıklar var ise, hava kirliliğinin de katkısı var. Bu hastalıklara sahip olanlar daha çok Covid oldular ve ağır geçti hastalıkları. O zaman bu ilişki dikkat edilmeye değer bir ilişki. Eğer hava kirliliği olmasaydı, o kişiler hasta olmayacaklardı” ifadelerini kullandı.
 
 
Prof. Dr. Mirici “Hava kirliliği birçok nedenden oluyor. Bunların başında da hem sanayi tesisleri hem de ulaşım için kullanılan fosil yakıtlar, evlerimiz için kullandığımız yakıtlar, inşaat faaliyetleri, atıkların yakılması konusu ve endüstriyel tarım faaliyetleri gibi, özellikle küçük ve büyükbaş hayvan yetiştirme faaliyetleri de havanın kirlenmesine yol açıyor. Fosil yakıt en yüksek oranlardan bir tanesini oluşturuyor hava kirliliği için. Bunu ulaşım ve evlerimizde kullandığımız yakıtlar takip ediyor. Ülkemizde de bir süredir yapılan ölçümleri analiz eden Kara Rapor, 2019 yılında yeterli ölçüm yapılan 81 ilimizin 51 ilinde yeterli ölçüm yapıldığını biliyoruz. Bu demektir ki, nitelikli ölçüm yapılmayan çok sayıda ilimiz var. İki önemli noktayı açıklamak isterim. Dünya Sağlık Örgütü ile ulusal mevzuatımız aynı miktarda kirlilik tanımı yapmıyor. Dünya Sağlık Örgütü daha temiz bir hava istiyor, ulusal mevzuatımız biraz daha partikül kirliliğine izin veriyor deyim yerindeyse. Bazı illerimizde veriye sahip değiliz, yine Çanakkale ilinin hava kirliliği çok da azımsanmayacak durumda, en temizden biraz daha kirli olduğunu görüyoruz. Çanakkale’nin kirlenme sebepleri arasında, her ilimiz için geçerli olmayan deniz trafiği de var” dedi.
 
 Hava Kirliliğinin Oluşmasını Görme Şansımız Oldu
 
Kapanan santraller ile ilgili Covid-19’un bize olumlu senaryolar getirdiğini de söyleyen Mirici, “Kapanan termik santraller vardı, dünyada ve Türkiye’de bu tür durumda hava kirliliği nasıl oldu, onu görme şansımız oldu. Ama Covid’in bize sağladığı Mart 2020’de mobilizasyonu kısıtlayınca merkezi otorite, acaba hava kirliliğini nasıl etkiledi bunu görme fırsatımız oldu. Yine santraller tekrar açıldığında da aynı hava kirliliği değişikliğini tabi ki olumsuz yönde tekrarladığını görebildik. Covid ile termik santrallerin açılıp kapanmasına benzer bir testi bütün dünya olarak yapma fırsatı oldu. Covid ile beraber nitrik oksit kirliliğinin nasıl ve hangi durumlarda değiştirebileceğimizi gözlemleme fırsatı bulduk. Dünyanın her yerinden sağlık çalışanlarından G-20 ülkelerine bir mektup gönderildi. Onu vurgulamak istiyorum. 2019 salgını tartışmasız bir biçimde en fazla sağlık çalışanlarını etkiledi. Hem yaşamsal olarak tehdit altında oldular hem de uzun saatler çalışmak zorunda kaldılar ve onların çalışması çok fazla etkiledi bu süreci çünkü sadece hastanede hastaya bakmak şeklinde değil de tüm planlamaların yapıldığı, bunların birinden birine aktarıldığı ve sürekli bilgi paylaşıldığı bir ortamda yaşıyoruz. Her bir sağlık çalışanı bu süreç içerisinde bir halka. Sağlık çalışanları ‘sağlıklı toparlanma’ taleplerini dile getirdiler.  Bahsettikleri sağlıklı toparlanma sadece bir enfeksiyon hastalığının düzeltilmesi biçiminde değil de bu gelecekte oluşabilecek krizlerden kaçınmak için daha dayanıklı hala gelebilmek için, hava kirliliği gibi büyük sorunların da azaltılarak ilerlendiği bir sürece sahip olması gerektiğini vurguladılar. Sağlık çalışanları bu noktayı özellikle dile getirdiler. Hem yerel hem merkezi yönetimlerin sağlığı tehdit eden tüm faktörleri kontrol etmenin önemli olduğunu hatırlattılar” diyerek söyleşi sona erdi.
 
İsmail Şen