Maden karşıtı isimleri çok kızdıracak iadelerle, adeta güne damga vuran sözler geldi.
Muhalif çizgisiyle bilinen Sözcü Gazetesi’nin kurmay kadrosundan Rahmi Turan, geçen 28 Ağustos Cuma günkü yazısında öyle ifadeler kullandı ki, akıllara eylem, gösteri ve mitinglerin adresi tekrar geldi.
Çevreci söylemlerle, aylarca ülke gündemine konu adresin, Balaban yöresinin yaşayanları;
“Koca Rahmi Turan ne de güzel demiş. Birileri de bu denilenleri artık bir anlasa” diyerek, Turan’ ın yazısından söz etti.
Muhalif çizgisiyle bilinen Sözcü Gazetesi’nin yazarı Turan, önceki gün kaleme aldığı makalesinde;
“Karadeniz'de 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervinin bulunması, dikkatleri ülkemizin yeraltı kaynaklarına çekti.

Bizde madencilik çalışmaları 1930'lu yıllarda Atatürk'ün emriyle başlamıştı.
Türk madenciliğinin babası sayılan, maden bilimcilerin rol modeli Sadrettin Alpan daha çocukluk yıllarında Atatürk'ün yanında madenle tanışmıştı.
Dünya çapındaki bu duayen madencimiz, 96 yaşında fikri çalışmalarına hâlâ devam ediyor, projeler üretiyor.”  diye yazdı.

-----------------------------------
ATATÜRK’ ün sözleri ile Manşeti Turan attı;
“Maden hayattır İnsanı Maden Yaşatır…!”
------------------------------------

Maden karşıtı çevreci gurupları olası çok kızdıracak ifadeler, Muhalif çizgisi ile bilinen Sözcü Gazetesi’nin kurmay kadrosundan, usta yazar, duayen kalem Rahmi Turan’dan geldi. “Maden hayattır İnsanı Maden Yaşatır…!” başlıklı yazısını geçen Cum günü kaleme alan Turan’ ın  konuya bakışı ve kullandığı net ifadelerini beğeni ile karşılayanlar, Maden karşıtı gösterilerin adresi Balaban yöresinin yaşayanları oldu.
Bölgedeki köylüler, geçen Cuma ünü Sözcü Gazetesi’nde yer alan duayen kalem Rahmi Turan’ ın yazısını,  sosyal medya hesapları üzerinden birbirleri ile paylaşıp, “Koca Rahmi Turan ne de güzel demiş. Birileri de bu denilenleri artık bir anlasa” şeklinde sözlerle manidar göndermelerde bulundu.
 Turan’ ın geçen Cuma günü yayınlanan makalesinde; “Karadeniz'de 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervinin bulunması, dikkatleri ülkemizin yeraltı kaynaklarına çekti.” Şeklindeki vurgusu ardından, Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün talimatı ile Türkiye’de başladığının altını çizdiği madenciliğe ilişkin anlatımı şöyle geldi;
“Bizde madencilik çalışmaları 1930'lu yıllarda Atatürk'ün emriyle başlamıştı.
Türk madenciliğinin babası sayılan, maden bilimcilerin rol modeli Sadrettin Alpan daha çocukluk yıllarında Atatürk'ün yanında madenle tanışmıştı.
Dünya çapındaki bu duayen madencimiz, 96 yaşında fikri çalışmalarına hâlâ devam ediyor, projeler üretiyor.” İfadelerini kullandı.
Usta kalem Turan’ ın, Muhalif çizgisi ile bilinen Sözcü Gazetesi’nde yayınlanan yazısının, Balaban’ ı maden karşıtı eylemlerin adresine dönüştüren, aralarında marjinal gurupların da bulunduğu isimleri kızdıracağını dile getiren Kirazlı köy muhtarı Orhan Can; “Hadi buyurun buradan yakın.. Sözcü gazetesi de Balaban’ da koparılmaya çalışılan sözde kıyamete sayfalarında yer vermiş, marjinal grupların sesi olmuştu. Biz Milletin efendisi köylüler, ATATÜRK’ üm emri ile başlayan madenciliğin önemini, Yüce Önder’ in sözleri ile hatırlattığımızda, tepki gösterenler, buyursunlar bu yazıyı güzelce bir okusunlar” diyerek, duayen kalem Rahmi Turan’ ın makalesinde kullandığı ifadeleri bir bir tekrarladı.
Muhtar Can; “Okumaya üşenenler olabilir. Gelsinler bir güzel bu yazıyı onlara okuyalım”  diyerek, Turan’ ın yazısında kullandığı ifadeleri; “İşte Rahmi Turan’ ın yazdıkları” diyerek tekrarladı.
 Sözcü Gazetesi yazarı Rahmi Turan, 28 Ağustos 2020 tarihli makalesinde, şunları yazdı;
 “Evet, maden hayattır ve ‘İnsanı maden yaşatır.’ Ülkemizde, maden arama faaliyetlerinin teşvik edilmesi gerekirken (belki de bilgisizlikten)  kösteklendiğini görüyoruz.
Elin oğlu maden için savaşlar çıkarıyor, uzaya bile maden aramak için gidiyor ama biz elimizin altındaki zengin maden cevherlerinden faydalanamıyoruz.
Tüm Türkiye topraklarının sadece 1000'de 1'inde maden arama çalışmaları yapılıyor. Komik değil mi?
Leyleğin ömrü laklakla, bizim ömrümüz de ithalatla geçiyor!
– Petrolde yüzde 95, – Doğalgazda yüzde 99, – Demirde yüzde 64, – Alüminyumda yüzde 95, – Kömürde yüzde 61, – Bakırda yüzde 77, – Çinko ve nikelde yüzde 99, – Altında yüzde 85 oranında dışa bağımlıyız. Bu rakamlar üzücüdür. Bolluk içinde yokluk çekiyoruz! Ayıp değil mi bize?
Maden olmasa, uygarlık da olmazdı, insanoğlu, taş devrindeki hayatına devam ederdi.
İlk insan önce bakırı, sonra tuncu buldu, böylece insanlığın kaderi değişmeye başladı.
Madenin keşfi büyük gelişmelere yol açtı. Hayatımızdan madeni çıkarttığımızı varsayarsak ne olur?
Bakır ve tunç devirlerinden önce yaşanan ilk çağlara geri döneriz! İnsanın uygarca yaşamasını sağlayan bütün araçların ham maddesi madendir.
Maden olmasaydı, cerrahlar hastanede ameliyat bile yapamazlardı. Köprüler, tüneller, makine, motor, otomobil, uçak, ev âletleri, her şey madenden yapılıyor.
Bir otomobilin üretilebilmesi için yeraltından 10 ton maden çıkarılması gerekiyor.
Avrupa ve Amerika gibi ülkelerde kişi başına yıllık maden tüketimi, 18 ton iken, bir Türk vatandaşının yıllık maden tüketimi 8 ton.
Kişi başına maden tüketimi gelişmişliğin ölçüsüdür. Türk madenciliğinin büyük ismi Sadrettin Alpan'ın, dizi filmlere konu olabilecek kadar renkli, heyecanlı yaşam öyküsünü gazeteci-yazar Hulûsi Turgut kaleme aldı.
Hulûsi Turgut, tanıdığım başarılı biyografi yazarlarının en başında gelir. “İnsanı Maden Yaşatır” adlı kitabında, ülkemizdeki doğal kaynakları bulmak için ömür boyunca çalışan Sadrettin Alpan'ın yaşam öyküsünü anlatıyor. Alpan'ın hayatı olağanüstü sahnelerle dolu. O sahnelerde savaşlar da var kalkınma da…
1935 yılında Atatürk'ü Ergani'deki Bakır Madeni Tesisleri'ne taşıyan özel trende, henüz ilkokul öğrencisi olan bir çocuk da vardı.
Madenle ilk defa bu seyahatte tanışan o çocuk büyüyecek, savaş koşullarında İngiltere'de üniversite tahsili yaparak maden mühendisi olacak ve 1960 – 1978 yılları arasında 18 yıl, Atatürk'ün talimatıyla hayata geçmiş olan Maden Tetkik Arama (MTA) kuruluşunun Genel Direktörlüğü görevini üstlenecekti.
O günün küçük çocuğu, sonraki yılların önemli adamı Sadrettin Alpan'dı.
Ülkemizde çok sayıda maden yatağının keşfedilmesine öncülük yapan Sadrettin Alpan, 12 yıl görev yaptığı Birleşmiş Milletler örgütünde 47 ülkenin kalkınması için 100'ün üstünde proje gerçekleştirdi.
Unvanlarından biri de “Yeraltı doktoru” olan Sadrettin Alpan bugün 96 yaşında ama hâlâ madenciliğimizin gelişmesi için projeler üretiyor.
Alpan'ın renkli yaşamından bazı sahneler şöyle: – 2'nci Dünya Savaşı yıllarında beş arkadaşıyla birlikte yüksek eğitim için İngiltere'ye giderken, içinde bulundukları gemi Hitler'in savaş uçaklarının saldırısına uğradı. – Londra'da, İngilizlerin düşürdüğü insansız hava aracının enkazında maden araştırması yaptı.
– Uludağ'da yıllardır arama yapılan, ancak bulunamayan “Volfram madeni” yataklarını keşfetti.
– 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Başbakan Bülent Ecevit, MTA Direktörü Sadrettin Alpan'a “Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs'ta nereye kadar ilerlesin, nerede dursun?” diye sordu. Kıbrıs'ın yeraltı zenginliklerini ve dünyanın en zengin bakır yataklarının Kıbrıs'ta olduğunu bilen Sadrettin Alpan, Başbakan Ecevit'e haritada bir hat çizdi. Fakat…
– Sadrettin Bey'in önemli önerisi karşısında kararsız kalan Ecevit “Sadrettin Bey hattı çok ileriye götürdü. Eğer biz oraya kadar gidersek, tüm dünya kamuoyunu karşımıza alırız.” dedi.
– Kıbrıs Adası'nın yeraltı zenginliklerini birkaç cümle ile geçiştirmek mümkün değil. Bakır da petrol de doğalgaz da var… Fakat adada bunları bulup çıkartacak teknoloji ve imkân yok.
– Sadrettin Alpan'ın çabalarıyla önce nükleer enerjide kullanılan “Uranyumu”, sonra da dünyanın en büyük “Toryum” rezervini bulduk. Toryum, uranyum gibi önemli bir maden cevheridir. Uranyumumuz var ama nükleer enerjimiz yok. Oysa çevremizdeki pek çok ülkenin nükleer enerji santralları var. Biz o alanda da geri kaldık.
– Bor tuzu çok büyük öneme sahip değerli stratejik maddedir. Türkiye'de “Bor” tuzunun dünyadaki en zengin rezervini bulduk.
– Türkiye ve Kıbrıs'ta var olan zengin yeraltı kaynakları, yer üstünü çok zengin edebilir. Bunun için doğal kaynak yerlerinin bilinmesi ve rezervlerin bulunabilmesi için öncelikle jeolojik haritaların yenilenmesi ve teknik çalışmaların arttırılması gerekiyor.

SONUÇ: Yer kabuğunu doğru değerlendiren uluslar kalkınıyor, zenginleşiyor, diğer milletleri geride bırakıyor! İnsanı maden yaşatıyor!”

Cuma Deren