Gündem

Öz’den ‘Anıtkabir’ Çıkışı

Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili Bülent Öz, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı Anıtkabir’de yapılaşmanın önünü açan imar planı değişikliği üzerine Anıtkabir’i ziyaret ederek konuyla alakalı açıklamalarda bulundu.

CHP Çanakkale Milletvekili Bülent ÖZ, Anıtkabirin Türk Ulusunun hassasiyeti olduğunu vurgulayan CHP’li ÖZ açıklamalarında şunları ifade etti; “Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurla uyuduğu Ulus değerimiz Anıtkabir’e dokunulamaz.
Anıtkabir Muhafız Bölüğü'nün bulunduğu alanda imar planı değişikliğine izin verilerek Anıtkabirde yapılaşmanın önü açılmak istenmektedir. Bu değişiklik imar planında esneklik oluşturacağı gibi Anıtkabiri yapılaşma tehlikesiyle karşı karşıya bırakarak toplumumuzu yaralayacaktır.
Anıtkabir, Ulusumuzun Kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ’ün ebedi istirahat ettiği başyapıttır ve milletimizin kırmızı çizgisidir. Unutulmamalıdır ki birlikteliğimizin yegane temeli Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ’ün Türkiye Cumhuriyetine bıraktığı ilkeler ve eserlerdir. Bizler bu eserleri ve Atamızdan kalan mirasları ebediyete kadar yaşatmak için çabalayacağız.
Her Türk vatandaşı gibi bende bugün bir kez daha Anıtkabir’e gelerek ilkelerini, eserlerini ve istirahatgahını korumak için ömrüm yettiğince nöbetçisi olacağımın sözünü vererek Atamızın huzurunda dua ettim. İşte bu güç bizi birbirimize bağlayan mirastır.
Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin manevi değeri olan Mustafa Kemal ATATÜRK ’ün ebedi istirahatgahına yönelik bu imar düzenlemesinin hayata geçirilmesi söz konusu olamaz. Böyle bir düzenleme ile ortaya konan anlayış Türk Milletini derinden sarsacaktır. Çünkü Anıtkabir bir ulusun sevgi ve saygı anıtıdır.
Anıtkabir, türk ulusunun hassasiyeti ve ilelebet korumlakla yükümlü olduğu mirasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi değerlerini ve miraslarını yok etmeye neden olabilecek herhangi bir değişiklik, Cumhuriyetin temelleri ile oynamaktır. İmar plan değişikliği dahi olsa herhangi bir sebeple toplumumuzun hassasiyet gösterdiği değerlerine müdahaleyi kimse müsaade etmez. Tüm yöneticiler bilmelidir ki Anıtkabir yapılaşmaya açılamaz hatta böyle bir konu tartışma konusu dahi edilemez.
“DEMOKRASİYİ ARAÇ OLARAK GÖRENLER YÜZÜNDEN BU TABLOYU YAŞIYORUZ.”
CHP Çanakkale Milletvekili Bülent ÖZ, TBMM İç Tüzük değişikliği yasa tasarısının görüşüldüğü Anayasa Komisyonunda değiştirilmek istenilen yasa maddelerinde ki Milletvekillerinin sesi kısılarak meclisin işlevsizleştirilmek istenmesine itirazını dile getirmek için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldı.
Konuşmasına “Milli iradeniz sadece sözde” ifadesiyle başlayıp, “her seferinde milli iradeden bahseden iktidar, bu tasarı maddeleriyle milli iradeyi bir kez daha yok saymış olacak” diyerek devam eden CHP’li ÖZ, “Milletvekilinin sesini kısmak istemek, milletin sesini kısmak olacaktır” vurgusunu yaptığı konuşmasında şunları ifade etti;
SÖZLÜ İTİRAZ HAKKIMIZI ENGELLEMEK VATANDAŞIN BİLGİ ALMASINI ENGELLEMEKTİR.
Sayın Başkan, sayın Komisyon üyeleri, değerli milletvekilleri; değişiklik teklifinin 9’uncu maddesi, tasarıların Meclis Başkanı tarafından komisyonlara havalesiyle ilgili itirazın sözlü yapılmasını hükme bağlayan İç Tüzük’ün 73’üncü maddesini düzenleyerek bu itirazın yazılı yapılmasına hükmetmektedir.
İç Tüzük’ün 73’üncü maddesine göre, hükûmetin hazırladığı kanun tasarısı Meclis Başkanlığı tarafından komisyona havale edildiğinde milletvekilleri olarak söz alıp itiraz hakkımızı kullanabiliyoruz. Sözlü itiraz hakkımız kamuoyu ve vatandaşın bilgilenmesi açısından önemlidir.
Teklif edilen kanun tasarısının toplumun ve vatandaşın yararına olmadığını düşündüğümüz noktada ya da yanlış komisyona sevk edildiğini düşündüğümüz noktada bizim söz almamız daha tasarı komisyona gitmeden kamuoyu oluşturma imkânı sağlayacaktır. Özetle şunu söylemek istiyorum ki maalesef her zaman olduğu gibi muhalefetin sesini kısıp vatandaşın bilgi alma hakkını kısıtlamak sonucunu doğurmaktadır.
MECLİSİN İŞLEVİNİ AZALTMAK ADALETSİZLİĞİN BİR BAŞKA ÖRNEĞİDİR.
Milletvekilinin kanun tasarısının havalesine ilişkin itirazını sözlü olarak Genel Kurulda gerçekleştirmesi, tasarının Genel Kurulda kamuoyu tarafından bilinmesi ile vatandaşın bilgilenmesi açısından mutlak ki önemlidir. Bu, vatandaşın hakkıdır. Kanun tasarısının bu maddesi geri çekilmezse adaletsizliğin bir başka örneğini yaşayacağız. Yasa tasarısının adil olmayan şartlarda, sadece yazılı itiraz süreciyle komisyona havale edilmesi kesinlikle adaletsizliktir.
Mutlak ki karşılaştığımız birçok kanun tasarısı hakkında, bırakın vatandaşı, iktidar milletvekilleri dahi içeriği bilmeden görüşülmektedir. Eğer bir kanun tasarısında kürsü hakkımız elimizden alınırsa bu Meclisin bir kez daha işlevi azalacaktır.
BU MADDEYLE MİLLETVEKİLİNİN KONUŞMA HAKKI ELİNDEN ALINIYOR.
Buradaki problem konuşma süresine müdahaleden daha vahimdir ki konuşma imkânı hiç verilmemektedir. Milletvekilleri olarak konuşturulmayarak, Meclisin işlevini azaltarak yani halkın temsilcisi olan bizlerin söz alarak konuşmasının engellenmek istenmesi ve milletvekillerinin âdeta susturulması milletin de, millî iradenin de susturulması demek olacaktır. Üzülerek söylemeliyim ki her defasında millî iradeden bahseden iktidar, bu tasarı maddeleriyle millî iradeyi bir kez daha yok saymış olacak.
 
MİLLETİN TEMSİLCİSİNİ MECLİS KÜRSÜSÜNDE KONUŞTURMAYACAK YASA DEĞİŞİKLİĞİ DEMOKRASİYLE ASLA ÖRTÜŞMEZ.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin tamamının temsil edildiği yerdir ve milletin sesidir. Bu madde ve diğer maddelerde olduğu gibi, milletvekillerinin sesini kısmak ve konuşmasını engellemek demokrasiyle ve millî iradeyle asla bağdaşmamaktadır.
Bir arada yaşamamız için demokrasi olmazsa olmazımızdır. Bu bağlamda, demokrasi bir zümrenin düşüncelerinden ibaret değildir. Demokrasi toplumun farklı düşüncelerinin bir arada yaşama sanatıdır. Demokrasi tahammüldür. Demokrasi bir bireyin düşüncelerini özgürce söylemesidir, bunun için de o bireyin konuşması demokrasinin gereğidir. Dolayısıyla, milletvekilini yani milletin temsilcisini konuşturmamak demokrasiyle asla örtüşmez. Üzülerek söylüyorum ki bugün bu tabloyu yaşıyorsak demokrasiyi amaç olarak değil, araç olarak görenlerin anlayışı yüzünden bugün bu tabloyu maalesef yaşıyoruz.
Toplum bizi yani 550 saygın milletvekilini Ankara'ya milletin sesi olalım diye gönderdi. Milletvekilinin sesini kısmak, milletin sesini kısmak olacaktır, bunu hatırlatmak istiyorum. Bu da demek oluyor ki yapmış olduğunuz değişiklikle, maalesef, millî iradeden uzaklaşmış olacağız.
MUHALEFETE OY VERENLERİN MİLLİ İRADESİNİ SUSTURAMAZSINIZ, YOK SAYAMAZSINIZ.
Sayısal çoğunluk üstünlüğünüz her istediğiniz değişikliği yapacağınız anlamına gelmez değerli iktidar milletvekilleri. Milletimiz oylarıyla iktidarı belirlediği gibi, oylarıyla muhalefeti de belirlemiştir. Oluşan tabloyla milletimiz size “İstediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.” dememiştir. Muhalefetle uyum içinde, anlaşarak ve uzlaşarak millî iradenin tamamını sağlamamız gerekir ki milletimiz bizden bunu talep etmektedir. Size oy verenlerin oluşturduğu millî irade ise muhalefeti oluşturanların oyları da millî iradedir. Kendi bakış açınızla çoğunluğu sağlayarak millî iradeyi tek başınıza temsil ettiğinizi düşünmeyiniz, biz birlikte millî iradeyiz.
Bir kişinin alacağı kararları yasalaşma sürecinde sizlerin dahi duyması engellenerek komisyona havale edilmesine nasıl doğru diyeceksiniz? İtiraz hakkımız “Meclisi yavaşlatma” olarak değerlendirilmemelidir. Amacımız, Meclis çalışmalarının milletten gizlenmemesidir.
İnanıyorum ki tasarı maddesi Komisyonda geri çekilecektir, verdiğimiz önerge kabul edilecektir ve bu değişiklikle, madde mevcut hâlinde kalarak Meclis çalışmalarının milletten gizlenmesinin önü kapanmış olacaktır. Biz birlikte millî iradeyiz, dediğim gibi, birlikte milletin sesiyiz. Lütfen, çalışmalarımızda milletin sesi olan milletvekillerinin sesini kesmeyin diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.

Cuma Deren