Gündem

Kadınlar Şiddete Karşı Meydana İndi

Ülkemizde her geçen gün artan Kadına şiddet ve önüne geçilmeyen vahşice cinayetlere geçtiğimiz gün bir yenisi daha eklenmişti.

Ülkemizde her geçen gün artan Kadına şiddet ve önüne geçilmeyen vahşice cinayetlere geçtiğimiz gün bir yenisi daha eklenmişti. Sevgilisi, kocası yada saplantılı aşkları tarafından vahşice öldürülen 299 kadınlardan biri olan  Muğla’da iktisat öğrencisi Pınar Gültekin (27) 16 Temmuz’da kayboldu. Ailesinin Jandarmaya kayıp başvurusu yapması ile başlayan arama çalışmaları kapsamında Gözaltına alınan bar işletmecisi Cemal Metin Avcı (32), Pınar Gültekin’i bağ evinde boğarak öldürdüğü, cesedini çöp varilinde yakıp, üzerine beton döktüğünü ortaya çıkmıştı. Zanlı gözaltına alınırken, vahşice gerçekleştirilen cinayete ünlüler ve siyasiler başta olmak üzere herkes tepki göstermişti. Kadın cinayetlerine eklenen Pınar Gültekin’in vahşice katledilmesi hem İstanbul Sözleşmesini, hem de kadına şiddeti bir kez daha gündeme getirdi.  Bu kapsamda Çanakkale Kadın Platformu da önceki gün Mümtaz Pirinçciler Meydanında bir basın açıklaması düzenledi.

Bu yıl Türkiye’ de öldürülen 299 kadından biri olan Üniversite öğrencisi Pınar Gültekin, geçtiğimiz günlerde  vahşice öldürülmesinin ardından kadına yönelik şiddet ve yaşanan cinayetler yeniden gündeme geldi.  Son kurban Pınar Gültekin başta olmak üzere  vahşice katledilen kadınları anmak ve cinayetlerin son bulması için meydana inen Çanakkale Kadın Platformu basın açıklaması düzenledi. Mümtaz Pirinçciler Meydanında toplanan Kadın Platformu üyeleri ve Çanakkaleli kadınlar. Şiddetin son bulması için İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere bir çok önlem çalışmasının hayata geçirilmesi istendi.  Çanakkale Kadın platformu üyelerinin okuduğu basın açıklamasında kadın cinayetlerinin politik bir hale geldiği üzerinde duruldu. Yapılan açıklamada “İsyanımız büyük.  Bugün bir kadının daha erkek şiddetiyle aramızdan alındığının haberini aldık. Pınar Gültekin ‘hayır’ dediği bir erkek tarafından işkenceyle öldürüldü. Pınar maalesef ilk değil ama son olması için biz kadınlar dün nasıl sokakları doldurduysak bugün de Türkiye’nin dört bir yanında sokakları dolduruyoruz. Çünkü erkek şiddetinin münferit olmadığını biliyoruz çünkü kadın cinayetlerinin politik olduğunu biliyoruz‘’ ifadeleri kullanıldı.

Bizi Öldürenler Bulunamıyor
İstanbul Sözleşmesinin önemini vurgulayan kadın platformu üyeleri çocuk istismarına af getirmeye çalışanlar, istismarların sorumlusudur ifadelerinin geçtiği açıklama şu şekilde devam etti  ‘’Pandemi günlerinde aldığı ilk kararlardan biri 6284 sayılı kanunu askıya almak olan iktidar, kadın cinayetlerinin sorumlusudur, failidir. Pandemiyi fırsata çevirmeye çalışıp infaz yasasıyla şiddet faillerini kadınların yanına geri gönderen iktidar erkek şiddetinin sorumlusudur, failidir.  Çocuk istismarına af getirmeye çalışan iktidar, çocuk istismarlarının sorumlusudur, failidir.  İstanbul Sözleşmesi’ni hedef gösteren, uygulamayan, kaldırmaya çalışan bu iktidar yaşadığımız her türlü erkek şiddetinin sorumlusudur, failidir.  Erkek şiddetini önleyen ve kadınları koruyan yasal düzenlemeler tartışmaya açıldıkça Pınar'ı katleden eski sevgilisi gibi biz kadınlara karşı, bedenlerimize ve yaşamlarımıza karşı gösterilen bu cüret güç kazanıyor. İktidar yıllardır gerektiği gibi uygulanması için mücadele ettiğimiz İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı tartıştıkça kayıp bedenlerimiz bulunamıyor, bizi öldürenler bulunamıyor ya da bize şiddet uygulanmayan bir gün bulunamıyor’’

Gerçek Adalet İstanbul Sözleşmesinin Uygulanması İle Gelecek
Tecavüz ve istismar olaylarının cezalarının çok daha ağırlaştırılması gerektiği vurgulanan basın açıklaması şu şekilde sonlandırıldı ’’ İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı bugün hayatta olacak olan Pınar ve daha yüzlerce kadın için gerçek adalet İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasıyla gelecek, biliyoruz. Kaldırmaya çalıştıkları İstanbul Sözleşmesi ne diyor, bir kez daha söylüyoruz: İstanbul Sözleşmesi diyor ki ilk başta şiddeti önleyici politikalar geliştirin. Şiddet, eşitsizliğin sonucu olarak ortaya bu yüzden de toplumsal cinsiyet eşitliğini tanıyın diyor. Yani çıkıp kürsülerden ‘kadın erkek eşit değildir’ diyemezsiniz; erkeklere kadınlara şiddet uygulaması için ‘mırıldanma’ nasihatları veremezsiniz diyor. İstanbul Sözleşmesi diyor ki eğer şiddeti önleyemediyseniz o zaman şiddete maruz bırakılanı koruyacak mekanizmalar geliştirin.  Yani bir kadın karakola gelip şiddete maruz kaldığını söylediyse onu şiddet failinin yanına geri göndermeyin, kaldığı sığınma evinin adresini şiddet failine vermeyin, yeterli sayıda güvenli sığınma evleri, tecavüz kriz merkezleri açın diyor. İstanbul Sözleşmesi diyor ki kovuşturma sürecini etkin yürütün. Yani şiddet failine takım elbise giydi diye iyi hal indirimi vermeyin, haksız tahrik indirimleri vermeyin, konuyla bağlantısı olmayan kadının özel yaşamına dair bilgileri mahkemenin konusu yapmayın, failleri aklamayın, ‘bir kereden bir şey olmaz’ demeyin diyor! İstanbul Sözleşmesi diyor ki, politika geliştirin, ulusal ve uluslararası düzeydeki tüm kurumlarla koordinasyon kurun. Yani diyor ki, erkek şiddetine karşı mücadele eden kurumların sözlerini dinleyin, bununla ilgili bir politika geliştirin ve tüm kurumlarda bunun uygulanmasını garanti altına alın. Öyleyse soruyoruz, bu maddelerden hangisi İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak için gerekçe olabilir? Hiçbiri! İstanbul Sözleşmesini kaldırmaya çalışmak, uygulamamak biz kadınların hayatlarını ellerinden alıyor. Bugün Pınar için ve katledilen bütün kadınlar için buradayız. Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz kalmadığı için buradayız. İstanbul Sözleşmesini uygulayın demek için buradayız. İstanbul Sözleşmesi bizim yaşam güvencemizdir, mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” ifadelerine yer verildi.
 
Şerife Erdem