Gündem

Çanakkale Tabipler Odası basın açıklaması

Son günlerde tartışma yaratan konulardan biri olan 'Üreme Sağlığı ve Kürtaj' ile ilgili Çanakkale Tabipler Odası bir basın açıklaması düzenleyerek açıklamalarda bulundu.

Çanakkale Tabip Odası Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Komisyonu, Çanakkale Devlet Hastanesi Başhekimliği önünde, 'Üreme Sağlığı ve Kürtaj' konulu basın açıklaması yaptı. Çanakkale Tabip Odası Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Komisyonu  adına Basın Açıklamasını Yapan Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy Şunları söyledi “Siyasi iktidar bir süredir kadınların kaç çocuk doğuracaklarını ve bunu hangi yolla yapacaklarına karar verip fetvasını yüksek sesle vazederken, bir yandan da  kürtajı ve sezaryan kriminalize etmekle meşgul. Kadın bedenini denetleme ve cinselliğini kısıtlama çabaları doğum kontrolünü  dini gerekçelerle yasaklamaya kadar varmış durumda.  Yani kadınların sevişirken korunup korunmayacaklarına  siyasi otorite karar veriyor. Tıp profesyonelleri ve kadınlar olarak endişeyle izliyoruz. Sağlık bakanlığı ise kavramları ve kafaları karıştırmayı amaçlıyor. Bir kez daha tane tane anlatmayı deneyeceğiz: "Üreme sağlığı (ÜS), yalnızca üreme sistemi, işlevleri ve süreci ile ilgili hastalık ve sakatlığın olmaması değil, üreme sistemi, işlevleri ve süreci ile ilgili fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir." Bu tanım, ilk kez Kahire'de 1994 yılında Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı'nda ifade edilmiş ve kabul görmüştür.  Üreme sağlığı ile ilgili haklar, ulusal yasalarda ve uluslararası insan hakları bildirgelerinde benimsenmiş haklardır. Bütün çiftlerin ve bireylerin, çocuklarının sayısına, doğum aralığına ve zamanlamasına özgürce karar verme, bunu yapabilecek bilgiye sahip olma ve Üreme Sağlığında en yüksek standartlara ulaşma hakkı bulunmaktadır. İnsan Hakları Bildirgesi'nde belirtildiği gibi, tüm insanların ayrımcılık, baskı ve şiddete maruz kalmadan kendileri için üreme ile ilgili konularda karar verme hakkı da bu haklara dahildir. Bu hakların sorumlu biçimde kullanılmaları için hükümetler  ve toplumlar gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Kısaca üreme sağlığı kavramı, zorla kısırlaştırmayı  içermediği gibi, kontrasepsiyona (doğum kontrolüne ) ulaşmanın yasaklanmasını  da reddeder” dedi.
Kadınlarasın Cinselliklerine Odaklanmak Yerine Garanti Altına Alınsın
Hükümetin Kadınlara yönelik politikalarını da eleştiren Dr. Güleda Erensoy “Siyasi otoriteyi  kadınların cinselliklerine odaklanmak yerine  acilen aşağıdaki  hakları garanti altına almaya davet ediyoruz.  Eşit işe eşit ücret kazanma fırsatı yoluyla ekonomik güvenlik hakkı. Herkes için güvenli işyeri ve çevre hakkı. Yeterli sayıda ve ucuz çocuk bakım hizmetlerine erişim hakkı. Düşüğe, ücretsiz ve bilgilendirilmiş doğum kontrolü yöntemi  seçimine ve diğer üreme sağlığı yöntemlerine erişim hakkı. Cinsellik eğitimine ulaşma hakkı.  Sadece  doğum kontrolünün  güvenliğini sağlamak için değil, temel bir insan hakkı olarak nitelikli sağlık bakımına ulaşma hakkı. Nasıl doğum yapacağını seçme hakkı.  Şiddetin her türlüsünden uzak olma hakkı. Kadınlara yönelik ayrımcılığın her biçiminin ortadan kaldırılarak kadınların kendi doğurganlıkları üzerinde  söz sahibi  olmalarının sağlanması.  Erkeklerin çocuk bakımı, ev işleri ve doğum kontrolünde eşit şekilde katılım sağlaması, diğer bir ifade ile sorumlulukların eşit paylaşımı.  Siyasi iktidara düşen kadın bedeni  ve cinselliği ile ilgili denetleme ve yasaklar koymak değil,  kadınlara yönelik fiziksel ve cinsel  şiddeti önlemek, doğum kontrolüne ulaşılamadığında oluşacak sağlık risklerini önlemek, çocukların cinsel istismarının, çocuk yaşta zorla evlendirilmelerin önüne geçecek önlemler almaktır” dedi.