Son zamanlarda insanların zekâ yaşı testlerle ölçülmeye başladı veya ölçülmesine ihtiyaç duyulur oldu, nedense…?!

Sanki, yıllar önce ölçülüyor da, insanlarımız ona göre okur-yazar oluyor, sanatta-zanaatta el becerisi kazanıyordu… Buna, ihtiyaç duyuran neydi, acaba ? ya anlamada – anlatımda zekâ seviyesi düştü ya da yalama-yutkunma-yemede becerimiz istenildiği gibi olmadığı için beceri kaybına uğradık mı dersiniz?... Ne derseniz- deyiniz, zekâmız küstü, -ay-kümüz- düştü demek ki…! Ay düşünce, neden kalsın, o da kıskandı,  AY_KÜ yapı şişti.…
                               İnsanımız gezer tavuk yumurtası yerine uyuşuk-gezmez tavuk yumurtasıyla tanıştı. Organik besinler ve sebzelerle bütünleşti, GDO’lu vücutlar, gülütenli bol ekmekle şekillendi, küresel dünya içine yerleşti, global düşünceliler, kıllı ballarla buluştu, Üzüm pekmeziyle tadı oluştu, ama dut pekmezindeki vitamini kaybetti. Ballı, hayır lokmalarına alışanlar, pekmezi görünce AYYY- pekmez mi diye, küçümser bakış ve dudak kıvırışlar edindi…  Yemek yeme adabı, şımarık fast-foodla buluştu; ay-kü de kustu…! Gül ibikli horozların yerini kıl ibikli horozlar aldı, horozun ötümü geldi- yitimi kolay oldu. Yeni bir duvar yazıları oluştu ve bizim yazımızda buluştu:
                                         “ İnsanda ay-kü (IQ), arabada akü…!
                                            Bir ay-küye, bir aküye hastayım.
                                            Arabada aküye, güzelde ay-kü’ye.
                                            Çirkinin parası yok, ay-küsü çok; güzelin ay-küsü yok, parası çok…! “
                              “ Ülkelerin ortalama IQ’ları ile kişi başına düşen GSMH arasında bağ vardır. Geri kalmış ülkelerin geri kalma sebebi, o ülkelerin insanlarının kalkınmış ülke insanlarından daha aptal oluşudur.
                              Gerçekten Türkiye Türklerinin ortalama IQ’su 90 çıkıyor. Bu rakamı Batı’nın 100, Çin’in 105 ve Singapur’un 108’i ile karşılaştırabiliriz. Zaten Lynn ve Vanhanen’e göre biz ve Sırplar Avrupa’nın en aptallarıyız. ( Prof. Dr. İskender Öksüz )
                              Zeki insanların 15 ortak özelliğinden, kaçına sahibiz? Yapılan araştırmalar IQ seviyesi yüksek olan insanların bazı ortak özelliklere sahip olduklarını göstermiştir. Bu özellikler, zeki insanlarda kişiden kişiye ufak farklılıklar göstermekle birlikte çoğunlukla ortaktırlar. Genel olarak bu özelliklere sahip olan bireylerin, toplumun diğer bireylerine oranla daha zeki oldukları sonucuna varılabilir. Bunlar:
                                  1- Hızlı öğrenirler, 2- Mükemmeliyetçidirler, 3- Objektiftirler, 4- Meraklıdırlar,
5- Gece kuşudurlar, 6- Empati kurabilirler, 7- Duygusaldırlar, 8- Derin ve   analitik düşünürler     9- Hayal güçleri yüksektir, 10- Sakin ve olgundurlar, 11- İradelidirler, 12-Kendi kendilerine yeterler, 13- Çok yönlüdürler, 14- Adaletlidirler, 15- Espri anlayışları iyidir.
                                              (https://www.zekatestimerkezi.com/makaleler.php
                                Zekâmız çevresel değişimlere ayak uydurmamızı ve yaşamsal sorunlara işlevsel çözümler getirmemizi sağlar. Yani, yaşama kabiliyetimizi artırır. Zekâ; kişinin genel bilişsel problem çözme yeteneği olarak tanımlanabilir. Beynin ilişkiler ve benzetmeler yoluyla akıl yürütme kapasitesi, hesaplama ve hızlı sonuca varma yeteneği de denilebilir. Türk Dil Kurumunun tanımında olduğu gibi, “Zekâ; insanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı”dır.
                                Bilim insanları önceleri zekâyı “genel olarak, aklı-başındalık durumu” şeklinde basitçe tanımlamışlarıdır.. Zekâ, çok sayıdaki bilişsel yeteneğin uygun şekilde kullanımını içerir. Bunlar, objektif ve hızlı kavramsal algılama, görsel algılama, sınıflandırma, ilgili bilgileri birleştirme, depolama (hafıza), matematiksel işlem yeteneği ve sözel ifade yetenekleridir.
                               Zekânın kalıtımsal, yani soya çekim ile bir nesilden diğerine aktarılan bir özellik olduğu genel kabul görmüş bir yaklaşımdır. Yapılan çalışmalar beynimizde bulunan gri madde hacmine kalıtımsal olarak sahip olduğumuzu göstermektedir. Gri maddenin bilişsel performans ile doğrudan bağlantısı kanıtlanmıştır. Ancak çevre etkisi, var olan potansiyeli geliştirmede göz ardı edilemeyecek öneme sahiptir. Öyleyse, GRİ maddeyi, siyahlaştırmamak, kişilik özelliği olarak görülmelidir. Pozitif bakış grinin, negatif bakış siyahın özelliği olmalıdır. Biz bunu neresindeyiz, şeklinde sorularımızla eleştirel bakışımızı geliştirebiliriz…
                               Zekâmızı etkileyen faktörler; zekâyı doğru şekilde ölçebilmek için onu iyi analiz etmek ve açıklamak gerekir. Bilim insanları bu konuda oldukça kapsamlı çalışmalar yürütmektedir. Araştırmalar zekâmızın pek çok faktörden etkilendiğini göstermektedir.              
                         Bunlar;
                          “Genlerimiz,  ilk gıdalar,  çevre, yaşam tarzı” dır.
                                        Zekâmızı etkileyen faktörlerin başında ebeveynlerimizden aldığımız genler yer alır. Genlerimiz, zekâmızın %40 ile %80 arasında değişen oranlarında kısmından sorumludur. Bu oldukça yüksek oranlar beynin fiziki yapısında da görüntülenebilmektedir. Özellikle erkeklerde doğumdan hemen sonraki ilk birkaç hafta alınan gıdalar beyinin hafıza ve öğrenme hızını belirleyen bölümleri için kritik önem taşır. Zekâmızı etkileyen faktörler arasında yaşam tarzımız da yer alır. Nasıl beslendiğimiz, nasıl çalıştığımız, sosyal ve kültürel hayatımız zekâmızı etkiler. Aşırı dozda ya da gereksiz kullanılan ilaçlar, sağlıksız beslenme, zayıf sosyal hayat, entelektüel faaliyetlerin yetersiz olması vb. durumlar zekâmızın zayıflamasına neden olmaktadır. https://www.zekatestimerkezi.com/makaleler.php
                                          Yukarıdaki açıklamalarımızla,  zekânın bu denli önemli olmasına karşın, insanın ay-kü (IQ) denilen testlerle zekâ seviyesini ölçmekteki amacın; kişinin işi nasıl kotaracağı, başkalarının işini, aşını, eşini nasıl bitireceği, kendine bel bağlamışları nasıl kandıracağı, ideal bağlamındaki söylemlerle ortaya çıkıp, arkadaşlarını ne şekilde satacağı, “yalakalık” gibi güncel ve sanatsal görevini kimselere fark ettirmeden yerine getirirken, nasıl model olunacağı arasında bir bağlantı olup-olmadığı, hep dikkatimi çekmiş;  akıllı adam tipinin yön değiştirip  takla atarak ve burgu yaptırmak gibi bir ay-kü’yle mi görevlendirilmiş diye, zaman zaman septik düşüncelere dalmışlığım da yok değildir… Mademki, zekâda çevre faktörü de çok etkilidir, acaba gözlemlerim, yaşadıklarımızla ve çevreyle mi bütünleşmiştir. Bu konu da ne kadar konuşulsa, su götürür, çünkü, günlük hayat tarzımız ay-kü lerimizin düştüğü, akülerimizin içte sık sık  plâka kırdığını gösteriyor…!?
                                Akü: Elektrik enerjisini, kimyasal enerjiye çevirerek depo eden ve gerektiğinde kimyasal enerjiyi, elektrik enerjisine dönüştürerek geri veren parçaya akü  denir.
                                Akünün genel amacı marş motorunu, doğru akım devrelerini, ateşleme ve ışık alıcılarını beslemektir. Çalışma prensipleri aynı olan akülerle, AY-KÜ lerin  kullanım amacı sadece marşı ateşlemek ve buluş yapmak değildir.  
                                    Ay-kü ler ve aküler kesintisiz olarak ihtiyacı giderir.   Bu nedenle  zaman içinde ay-küsü ve aküsü boşalanlar, bunları şarj ettirseler bile kullanım ömründen azalma olacağı için bunlarda  arada bir tekleme, terleme, terletme, bekletme, geri tepme, apuk-sapuk söyletme, geriye dönme, verdiği sözleri unutma-unutturma, ideal olanları-olmayanlarla buluşturma, salı günü söyleme, çarşamba günü unutturma, azarlama, görevden aldırma, hayırları kaldırmagibi aksiliklerle karşılaşmak olağan görülmelidir.
                                  Şarj etmeyen akünün arabaya verdiği hasarı, ay-küsü düşük olanın beyne verdiği hasardan farksız olduğunu görürüz…
                                AY-küsü ve aküsü bitenlerin işleri zor olsa da, onların sevenler, güncellikler yaşandığı sürece çok olabilir; lâkin, gerçek ay-kü sahibi olanların toplumsallığı, insani yönlerinin ağırlığı, söyleneni anlamada, anladığını anlatmada, adam satmamadaki kararlılığı da gözden uzak tutulmamalıdır.
                              Aküyü bitirenlere araba, ay-küyü bitirenlere toplum verilmez…!