.


Bazen Aptala, bazen de abdal’a yatmak, en keyiflisi olsa greek. Ne diyeyim. Yine yapmış yapacağını bizim kız. Artlim bir fotoğrafla vermiş mesajını. Tabi, bence anlayana.
Paylaşımını gördüğüm anda; “Yine yapmış yapacağını” deyiverdim. Mükemmel bir zamanlamada geliyordu, artlimden, hem de binlerce mil uzaktaki adadan, o okkalı laf oturtma. Yaşa Arzu yaşa…
Evet bildiniz. Tuzlu kardeşlerin en küçüğü bizim kız, benim artlim’ den söz ediyorum yine.
‘Nereden çıktı yine?’ demeyiniz, çünkü gündeme ilişkin bu son paylaşımı, bence hayli dikkate alınmalı.
Üstelik, daha ne desin ki? Ne de güzel anlatmış yine meseleyi. Baştan da dedim ya, ‘lafın tamamı…’
Uzatmayayım, kıssadan şekilde anlatmaya çalışayım.
Öncelikle bir hayli mantık ister, bizde edilen bir sözün anlaşılması. Çünkü Çanakkalelilik kaldırmaz mantıksızlığı. 
Biricik evladına, Memleket özlemiyle ‘Troy ‘ adını verip, pek çoğumuzun belki de içinden geçeni, lakin bir türlü başaramadığını, binlerce mil uzaklıkta başarabilen, Tuzlu kardeşlerin en küçüğü benim saygı değer artlim, daha nasıl verebilirdi ki, taa İngiltere’de,  en okkalısından Çanakkalelilik mesajını.
Bu arada, mesajlar birden fazlaydı. Önce, en dikkat çekeni diyeyim;
Artlim Arzu, “Bak şimdi. Söylemeyeyim diycem ama, o eteğin altına hiç o çizgili çorap gitmiş mi?” şeklindeki sorusunu, güzel bir görselle dile getiriyordu.
Artlimin bu sorusu üzerine diyeceklerim var. Hayli mantıklı bir düşüncenin ardından geldiği kesin bu soruyu, gündeme dair yorumlayıp, kendimi pek zeki ilan ettiğimi düşünmeyin. Ben zaten yeterince zeki hissediyorum kendimi.
Dahası da vardı artlimin dediklerinin. Misal şu sözleri;
“Hep paradan, maddiyattan bahsediyoruz ...
Peki;para ile alamayacağınız ve sizi zamanında çok mutlu etmiş olan şeyler size göre nedir???” sorusu eşliğinde dedikleri.
Misal vererek başlıyordu sözleri. Diyordu ki;
“Benim, çocukluğum mesela...simit-ayran,lise formasının cebinde taşıdığım yeşil erik;çağla' yı Tuza basarak yemek, sütçünün taze süt satıp,  kapımızı çalması, lisedeyken toz leblebi yiyip ıslık çalmaya çalışmak, yeşıl-kırmızı okul dışında satılan macunlar,elma şekeri, bebem bisküvisini ılık süte basıp yemek,soba yakmak ve üstünde kışın kestane pişirmek, çamaşırları da soba üzerinde kurutmak :)))
 O da ayrı bir beceriydi gerçi. Sabun kokusu ...(hacı şakir) bayramlarda yeni ayakkabı,el öpmek,bayramları birlikte geçirmek ( simdi bayramlar tatil için bir bahane;çünkü  herkes herkesden kaçıyor) !!!!”
Böyleydi artlimin gündeme ilişkin sözleri ve de yüz gülümseten vurguları.
Gündem diyorum da, bence asıl ses getirecek göndermesi, bomba kıvamında, bir görselle geliyordu artlimin.
Ne güldüm vallahi. Yine laf oturtması muhteşem di artlimin. O görsel de şu ifade yer buluyordu;
“Herkes diyor ki sen farklısın. ‘Çanakkaleliyim tatlım… Sen de haklısın…’ ”