Her fırsatta, tarih, kültür, doğa turizminin şehriyiz dediğimiz Çanakkale’ nin, bu sektörde marka olmasına, bu paylaşacağım bilgi ön ayak olur inşallah.

Her fırsatta, tarih, kültür, doğa turizminin şehriyiz dediğimiz Çanakkale’ nin, bu sektörde marka olmasına, bu paylaşacağım bilgi ön ayak olur inşallah.
Turizm teşviki ile ilgili kanun teklifinin ilgili Komisyonda kabul edildiğini anlatır haberi okuduğumda, Turizm şehri olma yolunda Çanakkale’ ye faydası olacağı aklıma düştü. Ne var ki, yatırıcımlar halen bölgeden uzak kalmayı tercih ediyor. Havasından mıdır, suyundan mıdır, beğeneni çok, yatırım yapmak için çırpınanı yok.
Acaba diyorum, biz mi çok abartıyoruz Çanakkale’ yi..?  Bu tepki alacağıma inandığım soruyu laf için ettiğimi düşünün. Niyetim, sadece farkındalık yaratabilmek.
Önce, okuduğum ve hayli ilgi mi çeken haberden söz edeyim. Turizm teşviki ile ilgili kanun teklifi, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda kabul edilmiş Bu ne anlama mı geliyor?
Dilim döndüğünce aktarmaya çalışayım. Kanun teklifine göre, turizm tesisleri personel lojmanı yapabilecekler. Yani, çalışanın barıma sorunu ortadan kalkıyor.
Turizm merkezlerine yönelik yol iyileştirme çalışmaları kapsamında yol yapma imkanı bulunmayan belediyelere ilgili bakanlığın ödenek aktarmasının önü de teklifle açılmış oluyormuş ki, bilinidği üzere pek çok adrese, bazı mevsimler dışında gitmek cesaret ister. Yolu var, yağışlı havalarda proslem çıkarır. Yolu var, yaz sıcağında toz duman gibi.
Bu arada,  bu kanun teklifi, Yabancı bayraklı teknelerin ticari faaliyet amaçlı kullanılamaycağını da kapsıyor.
 Her ne kadar ‘teknem yok, beni bağlamaz’ desek de, eminim ki teknesi olup, onları bağlayanlar, şimdiden kara kara düşünecekler.
Kanun teklifi ile Turizm Teşviki Kanunu'nda yer alan cezaların da artırılmasını ön görmekteymiş. Öyle ya, ceza var ise çekilsin.
Şimdi geldim Çanakkale’ ye. Yaz kapıda, turistik tesisler ne durumda…?
Misal, sadece internet üzerinden reklamı yapılan yöreler, iç turizme yeterli tanıtılabiliyor mu? Bu konuda, niçin birileri, harekete geçmezler? Geçenler var ise, neden bizim haberimiz yok? Biz de elimizi tayın altına neden koymayalım? Değil mi…?
Sektör gelişir, rağbet artar ise, Çanakkale uçmaz mı kardeşim..?
Söze gelince, pek çok söz işittim bu konuda. Hem de yılardır. Hayaller bitmiyor, ne var ki bir türlü hayaller gerçek edilemiyor. Peki; bilimde hayali kurulanlar, bizim sınırlarımız dışında gerçek olabiliyorken, biz gelişme için dahi neden hayallerimizi gerçek edemiyoruz?
Durup durup, benzer sorular üzerine beyin fırtınası estirmekten, ikili üçlü hoş sohbetlerimizin havası kaçtı.  San ki, sadece biz düşünüyor muşuz gibi Çanakkale’ yi. Biz bir avuç insan mıyız sadece Çanakkale sevdalısı?
Hal bu ki, Çanakkale hayranı öyle çok tanıdık var ki, hepsinin de Çanakkale üzerine ayrı bir projesi ve düşü…
Benzer düşüncelere sahip, yerel yöneticilerimiz de vardı tanıdığım. Ne var ki, ya yeniden seçilemediği için projeleri unutuldu, ya da düşünmekten yoruldukları için, vaz geçtiler gelişim odaklı projelerden.
Turizm kentiyiz, fakat sözde. Turizmcinin düşüne otak olup, bir hayal de ben kurayım demedikten sonra, Çanakkale’nin özde özellikleri, sözde kalıp umarım yarın bir gün hepten unutulup gitmez.
Geçenlerde aklıma düşmüş ve söz etmiştim. Troya  yılına özel lansmanı yapılan Troya tatlısı. Ne oldu o tatlı?  Halen turistik tesislerde, ya da esnafın vitrinlerinde yok. Acaba neden…?
Ya da var da, biz mi haberdar değiliz…?
Bu denli özelliğe sahip Çanakkale, sadece Troya, Gelibolu, Assos ve dahası derken, anlat anlat bitirilemezken,  sadece anlatımda mı kalacak?
Birkaç braşür, birkaç satır yazı, hadi olmadı afiş, döviz… Bu mu yani…?
Misal, Çanakkale’ yi anlatır giyecekler neden düşünülmez, lansmanı caf caflı proje dahilinde, tüm yurtta vitrinlerde yerini almaz?
Adımız öyle büyük ki, bilmeyenimiz yok. ne var ki, gelip, dönmeye can atanımız da çok. Misal, İskele meydanında, banka sırası beklemeyip, GESTAŞ iskelesine komşu paramatiklerde işlem yaparken, dondurucu soğuğun etkisiyle acil ihtiyaç giderme meselesi gündeme geldiğinde,  durduğu yerde tepinenlere rastlıyorum. Hayli sıkışmışlar, kara kara düşünüyorlar. Çünkü, yakında bir WC yok.
Dahası, pek çok serzenişe neden konu var. Var da hangi birinden söz etsem. Tur otobüsleri ile gelip, WC soranlara verebilecek yanıt bulamayanlardanım. Cami ve Belediye iş merkezini tarif etmekten de hayli yoruldum.
Turizm için, bir yatırım yapacak baba yiğit çıksa diyorum. Önce iskele meydanına seyyar bir WC ile işe başlasa misal. Vallahi en çok duacı olanlardan olacağım.
Nereden, nereye geldim yine. Çok mu dolu benim beynim ne..?
“Şunu da yaz, bunu da yaz…” diye çıkışan tanıdıkların aktardığı sorular öyle bir iki değil ki kardeşim. Dile gelen sorunlar, ne yüz, ne de beş yüz. Dinlemekten yorulduğum kadar, kendimce savunma yapmaktan da yoruldum.
Yer müsait değil, galiba olacakmış ile başlayan türlü türlü yalan söylemekten de, adım yalancıya çıkacak. Hadi hayırlısı.
Umarım, haftaya ÇANAKKALE İÇİN BİR ŞEY YAPMAK NİYETİ İLE BAŞLAYAN BİR İSİM ÇIKAR DA, ben de susarım. Haydin hoşça kalın…