Seçimin karnesi, böyle dedirtmeye yetti. Bunu, ben değil, karneye yansıyan oy oranları dedirtti.


Seçimin karnesi, böyle dedirtmeye yetti. Bunu, ben değil, karneye yansıyan oy oranları dedirtti.
Diyeceksiniz ki? “Ne de uzmanlaştın sen bu siyasette…”
Bende diyeyim ki; “Üzüm üzüme baka baka kararır” diye bir Ata sözümüz vardır hatırlatayım….
Şaka bir yana, seçimin karnesi diyebileceğim durum ortada.  Misal, Çanakkale Merkezin 7 mahallesinden gelen kesin sonuçlar. Seçmen, Belediye Başkanlık seçiminde vermiş oyunu, İyl Genel adaylarına vermemiş. Aynı durum, Belediye Meclis üyeliği seçiminde de yaşanmış.
Hani derler ya; “Belediye Başkanlığında, partiye değil, Aday’a…” tam da bu denileni gösteren sonuçları anlatır tabloya baktım dün gün boyu. Seçmenin ittifak seçmeni olmasının da bir rolü olabilir diye düşünmeden de edemedim. O halde, İttifak seçmeni, birine vermiş birine vermemiş oyunu.
Bu durum karşısında, seçimde ittifak seçmenin oy dağılımını bozuyor denilebilir mi…? Bu soruya, siyaset bilimcilerin yanıt vereceğini umut ediyorum.
2019 yılı, 31 Mart Yerel Yönetimler Seçimi, sonuç ve diğer yaşanılanları anlamında, sanıyorum ki Türk Siyaset tarihinde uzun yıllar sonra da konuşulacak. İstanbul süreci üzerine gülerdir edilen sözleri göz önüne getirir isek şayet, Pilavın daha çok su kaldıracağı konusu sizce de ortada değil mi…?
Seçim geldi geçti. Geçmeyen, bitmeyen halen edilir seçim sonrası sözler.
Öyle değerlendirmeler geliyor ki halen, kulak tıkamak, duymamak ne de zor.
Hele hele, kaybedilen Başkanlıklar ardından dilden dile dolaşan bazı hikayeler. Ya da dedikodular mı desem?
Birinden özetle bahsedeceğim. Alınan binlerce liralık telefonun yerine demirbaşa bırakılan uyduruk telefon meselesinden söz edeceğim mesela. Doğruysa bu denilenler, ne de ayıp edilmiş.
Dilerseniz, önce İttifak seçmenini bariz şekilde gösterdiği seçiminin detayları diyeyim.
Başkanlık için verilen oyların, İl Genel Adaylarına, Belediye Meclis üyesi Adaylarına gitmemesinden söz edeyim. Rakamların ortaya serdiği dağılımı anlatır bir tablo üzerinden konuşacağım. Ay pardon yazacağım.
 Rakamlar gösteriyor ki, ittifak ile gidilen seçimde, bir uyumsuz kararlılık durumu yaşanmış. Üstelik Net…
Misal, 7 Mahalleden gelen seçim sonuçlarını anlatır rakamlar ve yapılan yüzdelik hesaplar bunu açık şekilde gözler önüne seriyordu. İttifak bizim seçmene ters dedirtecek bir şeyler yaşanmış benim anladığım.
7 Mahallede de aynı durum yaşanmış. Benzeri bir durum, Kepez beldesinde de vardı. Önce Keez diyeyim.
AK Parti İl Genel Meclisi adayına, Kepez’ in seçmeni 6 bin 377 oy çıkarırken, Belediye Başkan adayına, 5 bin 381 oy veriyordu.
CHP’ de de İl Genel Adayına 8 bin 282 oy çıkıyor, Belediye Başkan adayına ise 8 bin 517 oy.
Tezat mıdır, nedir…?
Şimdi Merkez sonuçlarına göz tar isek, En büyük mahalle Barbaros’ da, AK parti adayına 12 bin 470 oy geliyor, İl Genel adaylığında ise çıkan oyş 12 bin 158.
CHP’ de de durum fraklı değil. 18 bin 300 Barbaros’ lu Belediye Başkanlık seçiminde tercihini Ülgür Başkan’dan yana kullanırken, İl Genel’de partili adaylara çıkan oy, 16 bin 454
Rakamların net şekilde gösterdiği, Adaylık meselesinde ittifak seçmeni tercihini bir yapmış, bir yapmamış.
Dahası da var. Misal, Esenler mahallesi; AK parti Belediye Başkan adayı Ayhn Gider’e 5 bin 585 oy çıkartan mahalleli, İl genel’ de ise 5 bin 364 oy çıkarmış.
CHP’ ye ise Aynı mahalleden Başkanlık için çıkan oy, 11 bin 262 İl Genel de çıkan oy ise 9 bin 980 Buyur buradan yak durumu…
Diğer 5 Mahalleyi anlatır tabloyu sizler için hazırladım.  Bir göz atarsanız detaylıca.
YENİYİ AL, ESKİYİ BIRAK…
Oh ne ala memleket. Benzeri kampanyaları, aslında GSM operatörlerinin merkezleri de yapıyor. Eski telefon, bilmem ne kadar ücretle alınacak, gerisi miktar ödenip, yenisi alınacak.
Bu kampanyadan etkilenmiş olunacak, başkanlığı kaybeden bir başkan, belediye bütçesinden bir  telefon aldırıyor kendine. Değeri 10 bin liraya yakın bir telefon. Adı ‘X’ le sonlanan bir model.  Son derece pahalı bir cihaz.
Hikayenin sonrası şu: Taksitler halen ödenirken telefon için, seçem kaybetmiş başkan, demirbaşa eski bir telefon bırakıyor, sanırım hatıra niyetine o bilmem kaç liralık telefonu alıyor, gidiyor. Adeta ‘Haydin güle güle… ‘ bir durum.
Dedikodusunu yaşandığı ileri sürülen yaşam alanında dillendirmek bile ne ayıp bu durum şayet gerçek ise, vay ki vay…
Ne diyeyim, Allah gözlerini doyursun…