Tam 36 mil uzunluğunda üstelik. 1915’ in 18 Mart’ ın da, dünyaya geçilmez kılınmış bir su yolu. Dünya’ ca bilindik adı da Dardanelles…

 Boğaz’ ın bir yönü Marmara yönüne, diğer bir yönü de yüzyıllardır Ege’ ye akıyor.
Ne diyecektim, nereye geldim.
Sanırım, deniz kenarında, boğaz’ ı yine fazla seyre daldığımdan, iyot ve oksijen den dolayı bir tuhaf haldeyim.
Biraz karbon monoksit ihtiyacı giderince kendime geliyorum. (Cigaradan bir nefes, çay’ dan da bir yudum)
Geçen günlerde yazmıştım. Yani 10 Ağustos’ da…
Dün de neden 10 Ağustos’ ta yazdığımı biraz anlatmaya çalıştım. Çünkü,  o tarih yani 10 Ağustos bana bir de,  2014’ ün 10 Ağustos’unu anımsatıyor.  
 12. Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ ın, milletin oyları ile göreve geldiği tarihi.
Sayın Cumhurbaşkanı’ nın, Rize konuşmasından örnekle, gündeme dair yorgunluk konusuna değinmeye çalışmıştım. Hatırlatmalarla doldurmayacağım sayfamızı.
Özetle; “Havasından Geçilmiyorsa Yandık…” diyen sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerini aktarmıştım.
Bu söz, sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ dan dı. Dedim ya; geçenlerde, Rize ziyaretinde yaptığı açıklamasında geçiyordu.  
Peki ya, ne çabuk unutulmuştu?
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle demişti;
“Teşkilatlarımızın bir kısmında hep söylüyorum metal yorgunluğu emarelerini gördüğümü çeşitli defalar dile getirdim.
Büyük kongre sürecimi de fırsat bilerek teşkilatlarımızda kapsamlı bir değişim yapmak durumundayız. Genel Başkan olarak bu konuda kararlıyım.
Milletimiz bizden beklentilerini karşılayabilecek donanımı sağlayacak arkadaşlarımızla yola devam edeceğiz.
Belde seçimlerinden başladık. Şimdi ilçe ve il seçimleri var. Bununla ne anlatmak istiyorum. Koltuklara getireceğimiz arkadaşların isimleri değil o isimlerin acaba halk ile iletişimi nasıl asıl olan bu.
Şimdi devleti biz yönetiyoruz.
Hükümetimiz, ben de Cumhurbaşkanı olarak el ele bir gayretin içerisindeyiz.
Ancak bir şeyi unutmayalım. İstediğimiz kadar yollar yapalım, havalimanları yapalım, enerjide rekor üzerine rekor kıralım ki kırıyoruz. Bu yatırımları Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidar yapmadı, biz yaptık. Peki yeterli mi? değil ama gerekli olan gönülleri kazanmak. Teşkilatımın siz değerli elemanlarını gönül erleri olarak görüyorum.
Akıncılar olarak görüyorum. Siz elektrik vereceksiniz, siz elektrik alacaksınız.
Gerek bakanlarımız, gerek belediye başkanlarımız gerek teşkilatımızın tüm elemanları, belediye meclis üyelerimiz, ‘ ben belediye başkanıyım, yanından havasından geçilmiyorsa yandık.’  ‘Ben bakanım yanından, havasından geçilmiyorsa yandık.’  
Mütevazi ol. Tevazu ehli olacağız. Tevazu ehli olarak vatandaşımızla bütünleşeceğiz.
Nerede fakir fukara varsa onları ulaşacağız.
Onların sorunlarını kendi sorunumuz bileceğiz ve çözmeye çalışacağız.
Bunu başardığımız anda yüzde 50+1 değil çok daha ötesinde, Allah’ın izniyle oy alarak biz iktidar oluruz”
Rize’ deki bu açıklama,‘Havasından geçilmiyorsa yandık’ demesi, metal yorgunluğu ve bir de seçimden söz edişi, yeniden iktidar gibi kelimelerinden,  hayli bir anlam çıkaranlardan oldum. Tabi şahsen…
Bir de, anlam çıkarmayanlar var ki, onlara da benim sözüm elbette ki olamaz.
‘NE YORGUNLUĞU…
BİZDE ÇANAKKALE RUHU VAR…’
Başlığı ile kaleme aldığım yazım, dün dü biliyorsunuz. Yok sa, o’nu da mı unuttuk?
Neyse mevzuu bu değil tabi ki.
Türkiye gündemine dair sözleri ile, yorgunluk hissi yaşamadığını adeta vurgulayan AK Parti’ nin kadın il başkanı sayın bayan Karadağ’ a ait denilenlere dikkat kesildim.   
Dedikleri, kısaca şu başlık altında geldi; (Aynen aktarıyorum)
‘AK PARTİ ÇANAKKALE İL BAŞKANI YEŞİM KARADAĞ; ADALET MÜLKÜN ve DEVLETİN TEMELİDİR, ADALET ARANACAK YER YOLLAR ve KAMP ALANLARI DEĞİLDİR.’
Açıklamaya neden konu, CHP’ nin ay sonundaki Çanakkale programı.
Cumhuriyet Halk Partisinin 26-30 Ağustos tarihleri arasında Çanakkale’de düzenleyeceği Adalet Kurultayına ilişkin AK Parti İl başkanınca yapılan açıklamanın detayını anlatır basın bilgi notunda;
‘Adalet Mülkün ve Devletin Temelidir. Adalet aranacak yer yollar ve kamp alanları olmadığını, Adalet kurultayında bir araya gelecek gurupların ortak özelliğine dikkat edilmesi gerektiğini ve bu kararla Türkiye’deki ana muhalefet sorunun bu kararla bir kez daha tescillendiğini ifade ettiği belirtiliyordu’
Çoğu kez Başkent gündeminde de edilen sözleri bana anımsatan bu açıklamada,  CHP’ nin  Referandum sonuçlarını doğru okuyamadığı ön görüsü de vardı.
Sayın Bayan il Başkanının basın açıklamasında özet olmayacak ama, edilen söz tam da şöyle idi;; “Maalesef Cumhuriyet Halk Partisi referandum sonuçlarını doğru okuyamamıştır. 16 Nisan referandumunda alınan %51,4 lük evet oyuna karşı %48,6 lık hayır oyunu CHP Kendi oyu zannedip tabiri caizse gaza gelip sokaklardan nasıl nemalanırımın hesabını yapmaya başlamıştır. Ülkemizde 16 nisan itibari ile yeni bir sayfa açılmıştır. 18 maddelik Anayasa değişiklik paketinin halkımız tarafından onaylanması ile CHP ve muadili partiler sandıktan bir kez daha veto yemiştir. Fakat CHP alınan hayır oylarının tamamının kendinin olduğunu düşünerek büyük bir yanılgı içerisine girmiştir. Türkiye’de isterseniz aylarca, yıllarca seçim yapın CHP’nin aldığı oy %25 ‘ten ne bir eksik ne bir fazla olacaktır.”
Son derece büyük bir öngörü ile gelen, son söz’e dikkat kesilmemek,  hakikaten elde değildi.
Ne diyeyim, müthiş bir öngörü…  
Bir de sertçe bir soru vardı; ‘ADALET BUNUN NERESİNDE?’
AK Parti’ nin sayın bayan İl Başkanı Karadağ açıklamalarının devamında,  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ nun Milletvekili Enis Berberoğlu’ nun tutuklanması ile başladığı adalet yürüyüşünü eleştiriyordu.
Bu satırları okuyunca,bendenizin  ilk aklına gelen; ‘ Bu yürüyüş bitmemiş miydi?’ oldu…
Neyse, geçmişe atıf la edilmiş sözler herhalde.
Bu konuda sayın Bayan il başkanı; “Bakıyorsunuz CHP Genel Başkanı devlete ait bilgileri sızdırarak,  vatana ihanetten yargılanan ve tutuklanan CHP’li vekil için çıkıyor Ankara’dan İstanbul’a sözde adalet yürüyüşü yapıyor, sözde diyorum çünkü devlete ait gizli bilgileri sızdırmak vatana ihanettir ve bu suçla gayet adaletli bir şekilde yargılanan bir sanık için adalet aramak tam anlamıyla komedidir.
Biz herkes için adalet şuurunu savunuyoruz, suçu ister vekil işlesin ister sıradan bir vatandaş işlesin yargı maddeleri aynen uygulanmalıdır.
Bizler Şunu defaatle ifade ediyoruz  aynı suçu bir AK Parti’li vekil işlese emin olun şimdi CHP çoktan bir kaşık suda fırtına koparıp bu ülkenin huzurunu bozmuştu.” Diye de ekliyordu.
Geçmişe atıfla edilen sözler hayli uzundu lakin, ben sona odaklandım. Son ölümde, Çanakkale üzerine geliyordu görüşler.
Hem de, hayli ilginç buluğdum şu cümle ile;
‘ADALET KURULTAYI ADALET ARANILACAK MECRA DEĞİLDİR’
Anlamına ilişkin, sanırım biraz daha düşünmem gerekecek ya, neyse. Başka işim mi var? Düşünürüm elbette.
Döneyim, düşünmeye devam ettiğim bu ara başlıkla verilen açıklamanın devamına.
Sayın Bayan Başkan, içeriğine yine dikkat kesilmekten kendimi alamadığım şu sözlerle noktalıyordu, Gündeme dair dediklerini;
“Şimdi kalkmışlar adalet yürüyüşünde 24 gün ülkeyi uğraştırdıkları yetmemiş gibi, barışın savaşı yendiği yer olan Çanakkale’de 4 gün adalet kurultayı yapacaklarını ifade ediyorlar.
Gelsinler, bizim şehrimiz barışın ve hoşgörünün şehridir fakat burası barışın olduğu kadar adaletin de şehridir.
 Bizler Çanakkale’liler olarak misafirperver bir şehiriz, kendilerini 4 gün boyunca misafir edeceğiz. Alan başkanlığımız CHP’nin kurultayı için Kocadere  kamp alanının uygun olduğunu resmi yazı ile bildirmiş, bizlerde gelişmeleri basından takip ediyoruz.  Fakat Adalet Kurultayı ile ilgili olarak sırtını PKK’ya dayadığından dolayı tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş sempatizanlarına çağrıda bulunuyor ve Çanakkale’de düzenlenecek Adalet Kurultayına katılın diyor.
Bizler çoğu zaman çoğu yerde ifade ettik CHP ve HDP Aynı çizgide ilerliyor dedik.
Maalesef bu son birliktelikte bunu bir kez daha tescil etmiştir. Türkiye’yi Avrupa’da terörist devlet olarak lanse eden Selahattin Demirtaş ve Türkiye’de can ve mal güvenliği yok Türkiye’ye gelmeyin diyen Kemal Kılıçdaroğlu daha önce defalarca olduğu gibi bu konuda da aynı çizgide buluşmuştur. İşte bu insanların aradığı adalet gerçek adalet değildir.
O yüzden Çanakkale’de yapılacak Adalet Kurultayı bizler için yok hükmündedir.”
Sayın Bayan başkanın dediklerine ‘kimler katılır, kimler katılmaz?’ demeden, her kese hoşça kalın diyeceğim.  Lakin, Çanakkale boğazı ile başlamış iken güne, amacım fazla iyot ve oksijenden çektiğim için, çay yudumlayıp, karbon monoksit tükettiğimi anlatmak değildi.
Şimdi aklıma geldi. Neden Çanakkale boğazı diye güne başladığım. Asıl amacım, boğazın eşsiz manzarası karşısında,  iç güdüsel olarak yaptığımız, ‘ yak bi cigara, iç bi çay…’