Bu günkü yazımıza başlığı farklı koymak, bu farklılığı da sizinle paylaşmak istedik. Nedir bu farklılık, hepsi bayram değil mi ? diye sorabilirsiniz…

 
Biz de hemen cevaplayalım, “bayramda  özünü bilmek” anlayışıdır. İnsan özünü bilince, bayram-la-ş-mak da güzel olur…
Hacı Bayram-ı Veli’inin;
Bilmek istersen seni,
  Can içre ara canı. 
  Geç canından bul anı,
  Sen seni bil, sen seni.”
Hacı Bayram-ı Veli’nin burada iki senden bahsettiğini görüyoruz. Bunlardan birincisi nefs dediğimiz günümüz dünyasıyla ilgili ‘BEN’,diğeri ruh dediğimiz ilahi ‘BEN’ dir.
 Nefs denen “beni” günlük yaşantılarından atamayanlar, hiç olmazsa Ramazan ayında atarak, bayramda bireysellikten kurtulup toplumla kuçaklaşması, olur ki, bu da “bayramlaşmanın” ta kendisidir.
Kendi özünü bilen, koruyan kişi başkalarının da özünü bilmesine, korumasına yardımcı olursa; yaşantımızın anlam bulması, toplumsal barışın etkin olması açısından önemlidir. İşte,  bayram burada başlar, Ramazan boyu tutulan oruçlar ve yapılan ibadetlerle ben kavramından uzaklaşıp fitre, fidye ve zekât larla halkla, yoksullarla bütünleşenler, insanı, insan olduğu için sevenler, ben kavramının dışında kalmışlar, geleceğin mutlu insan tipiyle buluşmuşlar demektir.
Bayram özünü bildi,
  Bileni anda buldu.
  Bulan ol kendi oldu,
  Sen seni bil sen seni..”
Hacı Bayram-ı Veli kendi özünü bilmiş, yabancılaşmadan kurtularak aslına ulaşmış  ikilikten kurtulmuş ve birliği bulmuş, bunu bulan yine Hacı Bayram Veli’nin kendisi olmuştur… Hacı Bayram-ı Veli’nin dörtlükler olarak verilen bu sözleri, Yunus Emre’nin   “ilim kendin bilmektir” anlayışını devam ettirmesi yönüyle, Yunus çizgisini de verir…
Bayram birleşme, dayanışma günleri olup ayrışma günleri değildir. Hacı Bayram Veli’nin;
“Ayıp ve kusurIarını gördüğünüz arkadaşIarınızın, komşuIarınızın, sırIarını ifşâ etmeyiniz, çünkü gördüğünüz bu sırIar, size emânettir. Emânete hiyânet ise, çirkin bir harekettir.
Hiddet ve kin, hakîkatIeri gören gözIeri kör eder. Öfke, iyi düşünmeyi daraItır, yanıItır.” der, bu da bayramla gelen ve süreklilik kazanması gereken bir davranış olmalıdır. http://www.hacibayramiveli.com/hbv_eserleri.html



Bayram kelimesinin getirdiği anlam yükü, tüm dünyada aynıdır, duygusallığın getirdiği sevinç ile düşünselliğin getirdiği eleştirel bakış her ülkenin yaşayış biçimini oluşturur… Bizdeki bayram,  kendi kültürel yapımızın içinde  kendimizi  buldururken, “milli ve dini” bayramlarımız birbirini bütünlerBu  bütünlük;  ailesel, çevresel ve toplumsal anlayışımızın bir yansıması olarak, milletimizin varlığı, devletimizin anılırlığı, aranırlığı,  güvenirliği ve sürekliliği olarak, karşımıza çıkar…
Bayramlar birliğin,  beraberliğin unsuru ise (ki öyle); buna, neden devamlılık kazandıramıyoruz, bayram bitince neden yapılan  hatalar  tekrarlanıyor, geçmişteki yanlışlıklar devamlı günlük sohbetlerde güncelleştiriliyor ve can sıkılıyor, sonra da küslükler, kırgınlıklar yıllar-yılı devam ettiriliyor…?! 
                    İşte, zorluk burada ve zor olanı başarmak burada…İşte, bayram gibi kavram içinde hoşgörüyü, affetmeyi becerebilmek burada…İşte, gönül hakimiyetini etkin kılma ustalığı burada….Geliniz, çocukluğumuzdaki o kinsiz, nefretsiz, hesapsız olan tarzımızı içimizde tekrar oluşturalım. Bu gün bir taraftan bayramlaşmayı evde başlatırken, bir taraftan da bayramın sıcaklığını, bakışımızın en anlamlısını bizi kıranlara verelim…
Kullandığımız kelimelerin içinde bizleri biz yapan kavramlardan biri de, bayram kelimesinden türetilen bayram-la-ş-mak değil mi?
Buradaki “Ş” ekinin bizleri birbirimize yaklaştırdığını ve bizleri kötülüklerden uzaklaştırarak, aradaki kırgınlıklarımızı kaldırdığını biliyor musunuz? Ben, bildiğinizi bilmemize rağmen, günümüz içinde herkesin geçim derdine düşüp de unuttuğunu sanıyorum. Bunun  için o tek harften oluşan ve toplumu kaynaştıran “Ş” ekinin yarattığı güzelliği, bizlerin tekrar hatırlamasını ve bayramda herkesin birbiriyle kucaklaşarak, bayram-la-ş-ma-sını isteyelim…!
Bayramınız, bayram tadında olsun, bayramın güzelliği, özelliği hepimize ve ülkemize yansısın…! Sevgilerle…
 
                                                                                                                                                                                                          
                                                                                                          25 .06.2017
                                                                                                         Yrd.Doç.Dr.
                                                                                                     Hayrettin Parlakyıldız
                                                                                         E-posta: hparlakyildiz@mynet.com