İletişim becerilerinde, yetenek, ilgi çekebilmek, bilgi kadar önemli, hatta birinci derecede etkili faktör dinleme becerisidir.

Karşıdaki insanı etkileme ve başarılı olma yolunda dinlemenin önemi yadsınamaz.Yalnız siz konuşursanız hiçbir şey öğrenemez ve öğretemezsiniz.Dinlemek, karşı tarafa saygı gösterdiğinizin işaretidir. Başkalarının anlattıklarına ilgi göstermeyip, dinlemediğinizde verdiğiniz mesaj ''sana değer vermiyorum''dur. Karşınızdaki insanın bir yönden üstün tarafları olabileceğini, ondan bir şeyler öğrenebileceğinizi unutmayın. İyi ilişki kurmak etkileyici ve ilgi çekmekten değil, etkilenmiş ve ilgili olmaktan geçer.Bazen karşımdakini, yargılamak için dinlediğimi fark ediyorum. Yargılamak dediğim, bağlantıda olduğum kişinin yanlışlarını arıyorum dinlerken. O konuşurken içimden itirazlar, sen yanlışsınlar yükseliyor.
Bazen karşımdakini düzeltmek için dinlediğimi fark ediyorum. “Sen doğru düşünmüyorsun, böyle düşünmen gerek.” derken buluyorum kendimi.
Bazen kendini ifade eden kişinin eylemlerini değerlendirip ona eylemlerinin sonuçlarıyla ilgili etiketler yapıştırdığımı fark ediyorum. Bana kendinden bir şeyler anlatan kişi benim bakış açımda hızlıca, “aptal, ahmak, tembel, bencil, düşüncesiz, havai, hayalci..” oluyor.
Bazen karşımdakinin bana dair söylediği bir ifadeyi tehdit kabul ediyor, içimden savunma geliştirerek karşımdakini dinlediğimi fark ediyorum.
Bazen, karşımdakinin anlattıklarıyla bağlı olarak bir işin uzmanıymış gibi teşhis koyarken buluyorum kendimi.
Böyle hallerimi yakaladığımda, iletişim halinde olduğum kişiyle aramda kalpten bir bağlantı hissetmiyorum. Dinlemiş olmak için dinlemek hali, hakikatten uzak dinliyormuş gibi olma hali. Zihinsel bir bağlantı oluyor aramızda. Sanki ben dinleme eylemini yapan bir robotum ve o bana anlatıyor.
Kendi deneyimlerim üzerinden tariflediğim bu hallerde sana yakın gelen durumlar var mı? Sen nasıl dinliyorsun iletişim halinde olduğun kişiyi?
Şiddetsiz İletişim eğitimlerinde can kulağı ile dinleme çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışma kendimi fark etmemde beni çok desteklemişti. Bu çalışmayı yapa yapa geliştirdiğim beceri beni karşımdakini merakla dinleyebilme seviyesine getirdi.
İletişim halinde olduğum kişiyi dinlerken, kendi deneyimlerimi, düşünce kalıplarımı, inançlarımı bir kutuyla, kalbimin erişime kapalı bir odasına koyuyorum. Sonra tüm odağımı, kalbimin en berrak haliyle beraber iletişim halinde olduğum kişiye yönlendiriyorum. "Konuştuğum kişi acaba nasıl bir halde, yaşadığı deneyime dair ne anlatıyor, yaşadığı bu deneyimle ilgili nasıl hissediyor ve hangi ihtiyacı canlı?" merakı ve odağında dinliyorum. Birini yargılamadan böyle bir merakla dinlediğimde zihnimin düşünce ve yargı üreten gevezeliği yerini kalbimin ferahlığına bırakıyor.
Her biriniz, bir diğerini dinlerken kendi deneyimlerinizden çıkardığınız bakış açılarıyla diğerini duymayı deneyimlemişsinizdir. Böyle bir düşünme biçimi üzerinden karşınızdakinin ifadelerini doğru yanlış, iyi kötü, haklı haksız eksenlerinde kategorize ediyor olabilirsiniz. Bunun ilişkilerinize iyi geldiği oluyorsa, diyecek bir şeyim yok. Bunun ilişkilerinize iyi gelmediğine dair deneyimleriniz varsa, yazacaklarım bakış açınızda bir şeyleri değiştirmenizi destekleyebilir.
Gelip yaşadığı deneyime dair konforsuz hisler içinde olduğunu anlatan bir insanı kutupluluk bakış açısıyla değerlendirmek ve ona düşüncelerimi duyacak kapasitesi olmadığı bir anda zihnimden geçen doğru-yanlış eksenli düşüncelerimi ifade etmek ilişkinin sürdürülebilirliğini etkiliyor, karşımdakine bir katkı da sağlamıyor. Bunun tanımı "kimse eleştirilmekten hoşlanmıyor" değil. Bunun tanımı: duyacak kapasitem yokken üzerime yüklenen “sen yanlışsın” etiketinden irrite olmak.
Çünkü; her kim ne yapıyorsa, derdin dibine düşmek için yapmıyor. Hayat seçimlerimizle sürüyor ve herkes yaptığı her eylemde elinden gelenin en iyisini yapıyor. Yaptığımız seçimlerin türlü türlü sonuçları oluyor. Kimi sonuçlar hoşumuza gidiyor, çünkü her şey umduğumuz gibi gidiyor, kimi sonuçlar hoşumuza gitmiyor, çünkü her şey istediğimiz gibi gitmiyor. Hoşuma giden sonuçları anlatırken yargı duymazken ya da daha az yargı duyarken, hoşuma gitmeyen sonuçları anlatırken yığınla yargı duyuyorum. Bu biçimde yargılanmanın kimseye iyi ve destekleyici geldiğini düşünmüyorum.Böyle yargılamak, doğru-yanlış, iyi-kötü, haklı-haksız ekseninden kutuplaşmak yerine, yargılamadan evvel karşımızdakini anlamak için dinlemek mümkün mü?