Hadi gel de, tonlarca basan sözü yok say…!

Bir başka Devlet adamı ve asker var mıdır ki, kendi milletinin çocuklarına armağan ettiği bir bayramı, tüm dünya çocuklarına da hediye sunsun.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından, ulusunun çocukları bir yana, tüm dünya çocuklarına da  armağan edilen 'Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın bir yenisini cani yürekten  bugün kutluyoruz. 
Bu gün malumunuz, aynı zamanda bir zamanlar hepimizin de bayramı olan 23 Nisan…
Büyüdük, çocukluktan çıktık. 23 Nisan’ ın bizlere ‘Ulusal Egemenlik’ kısmı kaldı. Bayramımız kutlu olsun büyükler.
Son Yüz yılın lideri, Yüce önderin, 23 Nisan üzerine öyle özdeyişleri var ki, sözler tonlarca ağırlıkta basıyor. Etkili ve bir o kadar da tartışmasız gerçekçi.
Paşa diyor ki; “Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar” O halde neymiş birinci vazife, çocuklarımızı canımız pahasına korumak... 
Anafartalar kahramanı, Atatürk'ün ulusal egemenlik çocuk bayramı 23 Nisan ile ilgili söylediği özlü sözlere ilişkin yapılabilen minicik bir araştırma ile, öylesine büyük bir hazineye erişiliyor ki, bu sayede zenginlik tavan yapıyor vesselam.
Bu gün kendimi aşırı zengin hissediyorum. Çünkü, öylesine köklü, öylesine özlü sözlere kavuştum.
İster misiniz sizleri de zengin edeyim? Buyurun birlikte zenginleşelim…
Önce şu gerçekle gururlanalım. Aslına bakarsanız, Hatırlayalım istedim dünyanın bildiği bu gerçeği. Dünyada çocuklara armağan edilen tek bayram,  ulusal egemenlik ve çocuk bayramı olan 23 Nisan dır ya,  yani büyük kurtarıcı Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Atatürk, hem milletinin hem de tüm dünya çocuklarını bu günde mutlu etmiştir ya, bir kez daha bu büyük kararı alkışlayalım istedim.
Sarı saçlı, Mavi güzlümün ettiği sözler var birde. Duyulduğunda tonlarca ağırlığı hissedilen özlü sözler. Üzerimize yüklediği büyük sorumluluğu anlatır o sözler.
 Pike ya neydi onlar? Atatürk diyor ki:
“-Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. 
Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.

-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

- Özgürlüğün de, eşitliğin de adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir.

-Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir.

-Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar yok olur.

- Egemenlik verilmez alınır.

- Milli egemenlik milletin namusudur, şerefidir, haysiyetidir.

- Çocuk yurdun temelidir.

- 23 Nisan, karanlıktan aydınlığa kavuştuğumuz gündür.

- Özgürlüğün de, eşitliğin de adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir.

- Türk milletinin geleceği, bugünkü çocuklarının doğru görüşü ve yorulmak bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacaktır.

- Bugünün küçükleri, yarının büyükleridir.

- Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar”
Ulu önderin, bu anlamlı güne ilişkin söyledikleri sözleri, İnsanın bir daha, bir daha okuyası geliyor.  Bu sözler karşısında, aklıma düşen ilk şey ne gariptir ki;
“Ben beni bırakırsam,  sen beni bırakma yarab...” oldu ne garip…
Sonrasında da,  anlamı büyük söz düştü dilime; “Lâ Tahzen! Innallâhe Meassabirin. Üzülme Allah sabredenlerle beraberdir” 
Şükürler olsun ki, benim Atam Mustafa Kemal. Ne büyük komutan ve ne büyük devlet adamı ki benim Atam,  çocukluğumdan beridir, her 23 Nisan’da beni sevindirmiştir. 
B gün için özel çalışmalar vardı Milletinden. ‘O’nun İzindeki Askerinden’ mesela. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) 23 Nisan dolayısıyla yayınladığı;
 "Küçük Hanımlar ve Küçük Beyler" isimli videonun başlangıcını izledim. Tıpkı çocukken yaşadığım o mutluluğu yeniden buldum.  Atatürk’ümün çocuklara hitabı olan, "Küçük hanımlar, küçük beyler. Sizler hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı, ikbal ışığısınız. Yurdu asıl aydınlığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim ve kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. 
Sizlerden çok şey bekliyoruz" sözlerini yeniden duymanın, bir garip sevincini hissettim yeniden.
Birebir cemalini görmemiş olsam da bir kez olsun Atam, fotoğraflarınla, o günün teknolojisinden arda kalan hızlı hızlı, koşar adımlarla yürüyen görüntülerin,   senin sesinden sözlerin, düşündüğüm an yüzün gözlerimin önünde ve sesin kulaklarımda. 
Seni her gün her gün yeniden duyuyorum Atam.
Ne büyük bir özlem duyuyormuşum meğer. Bir reklam afişindeki, bu güne özel çağrıyı okuduğumda, göz yaşlarıma yine hakim olamadım be Atam…
Sana mektup mu yazıyorum bu gün ne? İçimden; “Bu gün 23 Nisan. Neşe doluyor insan”  diye haykırmak geçerken, özlemimi yazıyorum tuhaf değil mi Atam? 
Gelinde duygu seli yaşamayın bu sözler üzerine. Cepheye, omuzlarında taşıdıkları silahları boylarından da büyük 15’lilerin adım adım yol aldığı anı gösterir bir fotoğraf karesi altında;
“Lades tutuşacak yemek olmasa da azıklarında, özgür geleceğimiz vardı hep akıllarında. 
Bize bu günü armağan eden kahramanlar, sizinde her zaman aklınızda olsun çocuklar…
Nice 23 Nisanlara. Unutmadan, unutturmadan…” çağrısını okudum dün ve öncesinde.
Haksız mıymışım, ağlamakta…? Sizin durumunuz ne; okuduysanız bu çağrı karşısında?