Kahvehaneler sanırsınız, Fen dersi için deney dersliği….

Referanduma ilişkin propaganda çalışmaları oldukça hız kazandı.  Çanakkale Milletvekilleri de sahada performanslarını ortaya sermeye başladı.
AK Partili vekillerden sayın Ayhan Gider, acayip bir tempo ile ilçe ilçe geziyor, enerjisi de bu haliyle dikkat çekiyor derken, CHP’li Özden’ den karşı atak gecikmedi.
 Bayramiç’ de köy kahvehaneleri ve zaman zaman uygulamalı anlatımlarla seçmene hitaplara imza atıp, Fen dersini anlatır kareler veriyordu CHP’ li Öz.
Tabi bu haliyle de, renkli görüntüler oluşturuyordu.
Bir elinde sürahi, bir elinde bardak ile Bayramiç’ de seçmenin karşısına çıkan Milletvekili sayın Öz, elbette ki seçmene su ikram etmemiş. Hemencecik Meraklanmayın, detayları vereceğim. AZ SONRA…..
Sandığa gidildiğinde, Neden denmesi gerekeni açarken de ilginç bir söyleme imza atmış sayın vekil Öz.
Demiş ki; ‘Cumhurbaşkanı yardımcıları, FETÖ’ cü çıkarsa ne olacak?’
Köylüye yönelen soruya yanıt, elbet de zor. Soru zor bir kere. Varsayalım öyle bir şey oldu. Allah muhafaza… Ne kadar var ise, hepsinin kulağına, yani Şeytan kulağına kurşun…
Bir elde bardak, bir elde sürahi ile seçmenin karşısında konuşan vekil Öz’ ün bir başka uygulamalı anlatımı da,  ‘Birden Fazla Şapka Aynı Başta Durmaz’ şeklinde olmuş. O anlara ait görseller de, gördüğünüz üzere sayfamızda.
CHP’ li Milletvekili Bülent Öz; Anayasa Değişikliği için yapılacak Referandum sürecine yönelik saha çalışmalarında, Bayramiç’ in Gedik, Mollahasanlar ve Yeşilköy ziyaretlerinde, beraberindeki ilçe örgütlerinin ve kendisinin parti kimliği olmaksızın seçmenin karşısında olduğuna dikkat çekiyordu. Yani , ‘Sade vatandaşız’ diyordu. Bana göre, Her ne kadar öyle olmasa da…
Neden böyle dediğini, sade vatandaş olarak kendini tanıttığını da açıyordu vekil Öz. Ve diyordu ki;
 ‘Çünkü bu bir siyasi parti seçimi değildir…’
Referandumda oylanacak Yeni Anayasanın, Ülkenin yönetim şeklini belirleyecek bir seçim olduğuna vurgu yapan sözleri ardından da; Ülkedeki her bir vatandaşın kaderini etkileyeceği bu seçimde, çalışmalarını bir yurttaş kimliği ile gerçekleştireceklerini söylüyordu.
Bu noktada, sayın vekilin Değişik bir yaklaşım ile sahaya inmesi bence oldukça dikkat çekici. Yani sadece vatandaş kimliği ile ses vermesi…
Bir vatandaş olarak konuştuğunu söylese de sayın vekil Öz, gerçekte durum elbet farklı. Öyle demekle olmuyor…
Vekil Öz’ ün saha çalışması için Hazırladığı ve seçmene hitap ederken dile getirdiği sorulardan biri; ‘Cumhurbaşkanı Yardımcıları FETÖ’ cü Çıkarsa Ne Olacak?’ şeklindeydi.
Tabi bu soru öncesinde, bir anlatımda bulunuyor ve Bayramiç köylülerine; Referandumda oylanacak anayasa maddesinde, Cumhurbaşkanının yardımcılarını kendisi atayacak olduğunu ve atanacak yardımcı sayısının Anayasada belirtilmediğine işaret ediyordu.
Sonrasında da, Cumhurbaşkanı yetkilerinin tamamının yerine vekalet bırakacağı kişide de olacağını belirtip, “bu yetkilerle donatılmış yardımcı,  ülkeyi kaosa sürükleyebilir” diyordu.
Anayasa değişikliğine ilişkin oldukça konuşulan o madde, bilindiği üzere Hayır cephesinin ısrarla gündemde tuttuklarından öne çıkanı. 
Düşünüyorum da, ‘Hakikaten olası düşünenler hayat bulsa ne olur?’ Demek de kendiliğinden akla gelen bir soru. Şahsen benim aklımdan o soru zaman zaman oluşuyor.
CHP’ li vekil Öz’ ün, köylülere hitabında kurduğu bir cümle şöyle başlıyor, haliyle de anlattıkları kafa kurcalıyordu.
Önce dediklerine bir bakalım ve sonrasında kafamız kurcalanıyor mu?, yoksa kurcalanmıyor mu?, ona bakalım.
Peki o denilenler neydi?  Vekil Öz, tam da şöyle diyordu;
“Unutmamalıyız ki 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ ile mücadele eden hükümet hala nihai sonuca ulaşamamıştır ve hala her gün medyadan takip ettiğimiz gibi kendisini gizlemiş yeni FETÖ’ cüler ortaya çıkmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanı yerine atanacak yardımcıların kendini gizlemiş bir FETÖ’ cü çıkmayacağı garantisini kim verebilir?
5 Yaverinin 5'i de Fetöcü çıkmadı mı? Hastalığında, ya da yurtdışı ziyaretinde yerine vekalet edecek gizlenmiş FETÖ’ cü kişi, Cumhurbaşkanının sahip olduğu tüm yetkileri kullanarak çıkaracağı bir kararname ile meclisi fes edebilir hatta bir kararname ile ülkenin yönetimine el koyabilir”
Sayın vekil Öz’ ün, bu sözleri her ne kadar komplo teorisi gibi görülse de, akla gelen bir soru.  Eğri otursak da, doğru konuşmak gerek.
Bu aralar, bel fıtığına bağlı zaman zaman yengeç haliyle yürüdüğümden, eğri oturmak değimini sıkça kullanıyorum. Özellikle de, Gün içinde…
Bir başka konuya daha başlık açıyordu ki vekil Öz, bu söyledikleri de sıkça konuşulanlardan. En azından bir süredir duyduklarımızdan sadece biri.
Sahaya inmeden hazırlanan konuşma taslağı içinde yer alan, ve endişe ettiği  bir diğer konu olarak gördüğünü söylediği   o başlığı, Köylüye  şöyle yöneltiyordu vekil Öz; “Yine Endişemiz Sayın Erdoğan’ın Tekrar Kandırılmasıdır”
12. Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın, Anayasa değişikliği referandumda onaylanırsa, atama ile getireceği Cumhurbaşkanı Yardımcılarının yemin etmiş olmayacağı için tarafsızlık ilkesine sadık olmak zorunda da olmayacaklarını dile getirerek Bayramiç köylülerine hitap ediyordu CHP’ li vekil Bülent Öz.
Ve diyordu ki, “Seçilecek Cumhurbaşkanı rahatsızlansa ya da yurt dışı ziyaretine çıksa; yerine vekalet edeceği Başkan yardımcısı tek kararname ile ülke yönetimine el koyabilir. Buna örnek de Katar’dır”
Katar deyip bırakmıyor ve açıyordu demek istediklerini. “1995 yılında Katar’da Kralın yardımcısı olan oğlu, babasının Avrupa ziyareti için kendisine havaalanına kadar eşlik edip, elini öperek uğurluyor. Sarayda bir davet vereceğini ilan edip bütün yönetici ve ileri gelenleri saraya topluyor. Saraya gelen davetlilerin hiçbiri olacağını bilmiyordu. Canlı yayın yapılacağını söylediği için devlet televizyonunu da saraya çağırıyor ve Canlı yayında yönetime el koyduğunu ilan ediyor” diyerek.
CHP’li Öz’ün Anlattığı bu örnek, Katar’ ın canlı yayında yönetimine el konulan ülke olarak tarihe geçmesiydi hatırlayacak olursak.
Bi kara tablo çizip, köylüye seslenirken Milletvekili sayın Öz, ardından da; “Bu Türkiye de yaşanmaz demeyin. Bu madde aynı süreci yaşatacak bir maddedir. Çünkü madde açık bir şekilde yardımcıları bu yetkilere sahip kılıyor” şeklindeki kesin olacak anlatımını akla getiren sözleri ile her ne kadar Müneccim gibi davranmış olsa da, bu noktada ben deniz de şöyle diyorum,
“gelecek için, bu kadar kararlı konuşulmaz… Nereden biliyorsunuz? ”
Kara bir tablo ardından biraz da yüzleri güldüren ve de bu nu yaparken uygulamalı davranan Milletvekili Öz’ ün, Fen dersi veren ve deneye hazırlanan öğretmen edasıyla, bir elde sürahi, bir elde bardak köy kahvehanesinde bulunanca,  ilk akla gelen;
 ‘Ya kendi içecek, ya da ikram edecek’ oluyordu. Yani ben öyle düşünmüştüm.
Öyle olmadı tabi. Ne kendi içti, ne de ikram etti…
Bayramiç köylüleri de bu halden etkilenmiş olacak ki, belki uyuklanarak dinlenen sözler, ele alınan sürahi ve bardak ile dikkatleri bir anda toplamaya yetiyordu.
Köy kahvehanesinde bir şeyler oluyordu. Sade Vatandaş olarak konuştuğunu söyleyen vekil, acaba ne yapıyordu?
Kahvehane konuşması sırasında Şapka ve Su kullanmasını köylüler dikkatle izledi. Yok sa, bu işin sonunda bir sihirbazlık mı vardı?
Yanında getirdiği şapkaları tek tek bir köylünün başına takarak; ‘Bu şapka Cumhurbaşkanlığı için, bu şapka Parti Başkanlığı için, bu şapka Yasama için, bu şapka Yürütme için, bu şapka Yargı için’ deyince, köylülerin yüzleri gülümsüyor ve konuya odaklanmaları da bu sayede sağlanıyordu. 
Vekil Öz, sahaya inmeden belli ki iyi çalışmıştı dersine.
Bir anda, başında tam Beş Şapka ile duruyor ve soruyordu köylüye;  ‘Bir başta, beş şapka olur mu?’ diye…
Siyaset renklendi vesselam. Bakalım ilerleyen günlerde daha neler göreceğiz. Bu da siyasetin bir farklı yüzü. Gülümseten yönü. Keşke hep böyle gülümseyebilsek. De mi ama?
Bir başka örneklemede kullanılan, baştan da dedim ya, sürahi ve bardak.
Vekil, ancak kendini vatandaş Bülent olarak tanımlayarak, köylüye seslenmeye başlayan sayın Öz, yeni bir örneklendirme ile devam ediyordu konuşmasına.
Bir sürahi suyu, bir bardağa doldurmaya çalışarak anlatıyor, bir yandan da su masanın üzerini ıslatmasın diye hazırlanmış mini leğeni kullanıyordu.
Sanki fen bilgisi dersi. Sınıfta öğrenciler, öğretmenin elinde deney için kullanılan bardak ve de bardağın taştığına herkeslerin tanık olması.
Son nokta söz ise, ‘Hacim belli…’ diye geliyordu vekil, ancak kahvehanede sade vatandaş Bülent Öz’ den.
Politikanın bir başka yönü ile sahada verilen bu fen benzeri ders, belli ki dinleyenlerinin hoşuna gitti.
Neden mi? Kahvede yüzler gülüyor, şakalaşmalar da olmuyor değildi…
Hababam sınıfında, hep patlayan deney tüpleri ile geçen o kimya dersi aklıma düştükçe, ben hep gülerim.  Ya siz….?