KKTC’den Türkiye’ye gelişin özlemi içinde bir heyecan var ki… Bu, tüm ülkelerdeki insanlar için de aynı olsa gerek ?!.

KKTC’den Türkiye’ye gelişin özlemi içinde bir heyecan var ki… Bu, tüm ülkelerdeki insanlar için de aynı olsa gerek ?!...
Yıllarınızı verdiğiniz ülkenizde aynı kültür içinde aynı havayı teneffüs etmek, aynı duygu ve düşünceler içinde olduğunuz, arkadaşlarınızla-dostlarınızla buluşmak, eskileri-yenileri tartışmak,  ortak noktalarınızı bulmak, “nerede kalmışlıktık”tan başlayıp “ne olacak bu ülkenin hali” klâsiği içinde “iki lafın belini kırmak” ayrı ayrı güzel ve özel ?!..
Bayram tatili Körfez’de olunca; gözünüzün önünde o güzel coğrafya Kazdağları’yla, Sarıkız’yla, buz gibi çeşmelerden akan soğuk sularıyla, Termal turizmine katkı veren otelleriyle, kendi ürettiklerini tüketen insanlarıyla, ürettiklerini de PAHALI satan ve ARACILARIN tuzağında gözü doymayan insanlarıyla her an berabersin… Sanki PANDEMİNİN acısını çıkarıyor, bire-beş değil, bire-onbeş kazanıyor…AVM’ler de aynı!..
Kalabalık yer yarıyor… HATTUSA Termal dolu, diğerleri de aynı. Otellerin hizmeti, otellerin mekan güzelliği değişse de DEĞİŞMEYEN tek şey insanlarımızın davranışları ve GÖRGÜSÜZLERİN GÖRGÜ-SÜSÜ maalesef devam ediyor.
Görgüsüz insan kime denir?
Kendi içselliğini, kültürünü, birikimini hiçe sayıp, başkalarına özenerek arada kalmış davranışlar, yaşam tarzları, davranış biçimleri gösterenlere denir.
Köylü olmak, görgüsüz olmak demek değildir. Şehirleşme sürecinde köylü olmak görgüsüzlüktür. Yer sofrası görgüsüzlüğün değil, yılların yaşam tarzının sofrasıdır. Burada esas olan sofrada - masada da olsa - yemek yeme görgüsüzlüğüdür. İnsan zaman içinde teknoloji ve tüketim standartları ile farklılaşabilir,  ama bütün bu değişimi içselleştirirse, bu değişimi içine sindirirse görgüsüz ya da sonradan görme olmaz. Sonradan görmeler bilmedikleri yaşam tarzlarına özenen ya da düşünce dünyasında para için kendini yok edenlerdir. Görgüsüz insanların tipi, cinsiyeti, kimliği olmaz, ama zaman buna uygun, sistem de bunu körüklüyorsa, adam da buna uygunsa ne olacak?! “ (gazetevitamin.com 2017)

  1. AVM görgüsüzleri, 2- Otel görgüsüzleri,  3-Lokanta görgüsüzleri, 4-Kız-erkek arkadaş görgüsüzleri, 5- Mal-mülk ve para görgüsüzleri, 6- Havuz kullanma, 7- Kese-köpük görgüsüzleri…
Tatil beldelerinde bunları görmeniz her zaman mümkün de değişen dünya düzeninde daha çoğalıyor nedense ?... Pandemiden mi, samı deli olmaktan mı, onu da sizler tartışınız…?
Bu tür davranışlar, günümüz gençliğinin bireyselci anlayışını da öne çıkarır ki, bu da aileler arasında kültür eksikliğini tartışmaya açar, zaman içerisinde…!?  
Görgüsüzler, kendilerince görgü süsü oluşturarak, kendilerini kuralların karşısında güncel ve öncel kural oluşturmayı severler…
Ezilmişliğin, tükenmişliğin ve ötekileştirilmenin kendilerini yok etmemesi için havalı durmasını, olmayan havalarına hava katmasını doğal karşılayarak, bir yere kadar hoş görebiliriz, lâkin buna süreklilik kazandırma gibi de görevimiz olmamalı; görgü kurallarının, toplumsal yaşayıştaki yerine oturtulması için aile içi, aile dışı eğitim mutlaka gözden geçirilmelidir…” (gazetevitamin.com 2017)
Tatil güzel, tatili güzel kılan da görgü kurallarına uymaktan geçer dersek, ders vermek yerine hatırlatma yaparsak, sanırım sizleri üzmeyiz… Çünkü, bu davranışlara ihtiyacımızın olduğu hepimiz için bir gerçektir…!?
Görgülü olmayı beceremedik,  bir de görgüsüz olmayı deneyelim mi ?!.. Görgüsüzlükten uzak,  görgüye yakın günleriniz bol olsun…
Çanakkale’den SEVGİLER…
                                                                                 01.08.2021
                                                                  Dr. Hayrettin Parlakyıldız
                                                                  Kıbrıs İLİM Üniversitesi                                                                                                           
                                                                                        E-posta: hparlakyildiz@mynet.com