.

 Annelik güzellemesi hayatımızın her alanında. Cennet analarının ayakları altında. Annelerimiz, “kutsal annelerimiz”. Baba olduktan sonra ücretli bir işte çalışmayı bırakıp çocuğuna babalık etmeyi seçen erkeklere bu ülkede pek rastlamıyoruz. Öte yandan bu örneğin anne versiyonu oldukça yaygın. Peki kadınlar anneliği gerçekten “Seçiyor” mu?
Hukuki düzenlemeler sosyal ilişkilerle oldukça bağlantılı. Her şeyden önce İş Kanunu uyarınca evlenme sebebiyle işten ayrılan (yani aslında istifa eden) kadın kıdem tazminatına hak kazanabiliyor. Bu hakkın erkek versiyonu yok. Evlenmek eğer büyük sorumluluklar gerektiriyor ve aynı anda iki işin yürütülemeyeceği öngörülüyorsa bu imkanın her iki eşe de tanınıyor olması gerekmez miydi? Oysa bu düzenleme altında yatan tarih bambaşka. Medeni Kanun değişikliğinden önce evlenen kadının çalışması kocasının iznine bağlı idi. Çok şükür ki o kanun değişti. Fakat o kanunun uzantısı olan iş hukuku düzenlemesi değişmedi. Neden? Çünkü kadınların bir kısmı hala evlendikten sonra kocalarının talebiyle işi bırakmak zorunda kalıyorlar.
İş bırakmaya gelmeden iş koşullarını değiştirmeye bakalım. Diyelim ki bir çift İstanbul’da tanıştı ve evlendi. Fakat kadın eş Ankara’da daha iyi bir iş buldu. Erkek eş de partnerinin peşinden gitmek için İstanbul’daki işinden ayrılacak diyelim. İşte bu ayrılık erkek eş için haklı bir işten ayrılma sebebi sayılmıyor. Erkek olanın tazminatı yanıyor istifa ederse. Tam tersi olduğunda ise kadın eşe evlenme sonrası işten ayrılma halinde tazminat hakkı tanındığından “eşinin peşinden gitmesi” halinde tazminatını da alabiliyor. Eşin peşinden gitme görevi kadında kalıyor. İşinden feragat edebilecek olan hep kadın eş.
Bakın buraya kadar henüz annelik yok. Henüz sadece evlenmek ve ücretli bir işte çalışmak denklemini konuşuyoruz. Kreş düzenlemelerine bakalım. Kanuna göre 150’den fazla kadın çalışanın çalıştığı işyerlerinde kreş açma yükümlülüğü var. Sanki kreşe kadınlar gidecekmiş gibi. İşveren olsanız, 140 kadın çalışanınız olsa, 10 kişi daha işe alacak olsanız kadın mı işe alırsınız erkek mi? Bu düzenleme gerçekten kadın istihdamını arttırır mı? Fiilen zaten faydasız. Öte yandan işverene madem işçilerin çocuklarının bakımı ile ilgili sorumluluk yükleniyor, erkek işçilerin çocukları yok mu? Babalar çocuklarından sorumlu değil mi? Nereden baksan elinde kalan bir düzenleme. Oysa bunu işçilerin çocuk sayısı üzerinden düzenlemek tüm bu argümanları bertaraf ederdi pekala.
Son olarak elbette ki muhakkak yeniden düzenlenmesine ihtiyaç olan bir başka alan da doğum iznidir. Kanundaki babalık izni özel sektörde 5 gün. Babaların bebekleri olduktan sonra, 6. gün işe dönmeleri gerekiyor ve tam zamanlı çalışmaya geçiyorlar, hemen anında, 6. gün. Böylece evde aktif babalık yapmaları gerekmediği gibi işe alınırken de “Çocuğu olunca performansı azalır, en iyisi onu seçmeyelim” ayrımcılığına da maruz kalmıyorlar. İşe devam ederken “Onu terfi ettirmeyelim, onu o eğitime göndermeyelim, çocuğu var” engellerine takılmıyorlar.
Her şey elbette ki çok boyutlu. Sadece hukuki düzenlemenin değil bizatihi uygulamanın da eş zamanlı olarak dönüşmesi şart. Konuşacak çok konu, alınacak çok yol var. Öte yandan dönüştürmeye hukuk metinlerinden başlamak çok da güzel bir başlangıç noktası olabilir.