.

“Bazı günler keşke gün 24 değil de 25 saat olsa” diyor musunuz siz de? Yapılacak çok şey ama buna karşılık çok az zaman var. Peki size her günü 1 saat daha uzatamam ama size ayda 8,5 saat ek zaman kazandıracak bir önerim var desem? Öneriye geçmeden önce kendinize bir sorun: Bu ek zamanı neye kullanmak isterdiniz? Mesela her gün en azından bir 10 dakika meditasyon yapabilir ya da en az 10 dakika kitap okuyabilirsiniz. Özellikle bu ikisini örnek verdim çünkü bu ikisinin de bize çok iyi geleceğini düşünüyor ama bir türlü günlük aktivitelerimizin arasına ekleyemiyoruz. Ya da hep zamansızlıktan kahvaltı için dışarıdan bir şeyler alıyorsanız belki bu ek zamanda kendinize kahvaltı hazırlayıp yanınıza alabilirsiniz.Karar verdiyseniz o zaman öneriye geçelim. Ayda 8,5 saat dedim çünkü Mark&Spencer’ın yaptırdığı bir araştırmaya göre günde 17 dakikamızı ne giysem diye düşünerek harcıyoruz. Belki gardırobumuz ya da şifonyerlerimiz kıyafet dolu ama kapısını ya da çekmecesini açınca aklımızda tek düşünce oluyor: Giyecek hiçbir şeyim yok.
Bu düşünce genellikle bilinçsizce alışveriş yapmamızdan kaynaklanıyor. Evet, güzel parçalar beğeniyoruz mutlaka. Ancak çoğunlukla “Bunlar evdeki diğer şeylerle ya da daha da önemlisi benim hayatımla uyumlu mu?” diye sormayı atlıyoruz. Curated Closet kitabının yazarı Anuschka Rees hayattaki sorumluluklarımızla gardırobumuz örtüşmezse verimli olamayacağımızı söylüyor. Ne demek istiyor? Diyelim ki işe gidiyorsunuz ve nispeten resmi giyinmeniz gerekiyor, en azından sloganlı tshirtler ya da yırtık pantolonlara bu ofiste yer yok, git gel trafik filan derken haftada 50 saatiniz işe gidiyor, belki ek olarak spora gidiyorsunuz haftada 3 kere, yine git gel 6 saat de ona diyelim, bu şekilde ebeveynseniz çocuğunuzla geçirdiğiniz zamanları, benim atladığım ama sizin hayatınızda her hafta mutlaka yer tutan aktiviteleri düşünün. Bu karşılaştırmayı yaptıktan sonra ana rollerinizin giyimleri birbirini kapsıyor mu yoksa farklı mı ona karar verin. Bir bankacının ebeveynken giydikleri farklı olabilir ama bir reklamcı belki de hep aynı tarz giyinebilir gibi... Temel rollerinizi (2-3’ü geçmesin) çıkarın ve bu rollere göre kapsül gardıroplar hazırlayın. Kapsül gardırop tanım olarak ilk olarak 1970’lerde Susie Faux tarafından kullanılmış. İyi giyinmek isteyen ama bütçesi yetmeyen kadınlar için birbiriyle desen ve renk olarak uyumlu kıyafetler bütünü için kullanılan bu terim günümüzde genellikle 30-40 adet yine birbiriyle uyumlu kıyafetten oluşan kıyafet seçkileri için kullanılıyor. Kapsül gardırop mevcut büyük gardırobunuz içinden seçilebilir ya da bunu çok pratik bulan biri sadece kapsül gardırobunu kullanmak ve kıyafetlerinin gerisini elden çıkarmak isteyebilir. Burada en dikkat etmemiz gereken şeylerden biri bu seçkide yer alan tüm parçaların üzerinize tam olarak oturduğundan, içinde rahat ettiğinizden emin olmak. Ek olarak da tabii ki her birini giydiğinizde bu kıyafetler içinde kendinizi iyi hissetmeniz. Bu ikisi bizim bazen taviz verdiğimiz şeyler ama sonrasında da gün içinde bu tavizden çok pişmanlık duyduğumuz şeyler. Giydiğimiz şey bizi rahatsız ettiğinde hem karşımızdakiler de bunu fark ediyor hem de bu rahatsızlık sonra günlük yaşantımızda ilgilendiğimiz işlerde iyi performans göstermemizi engelliyor.Genelde kapsül gardırop denince “Peki içinde ne olmalı?” sorusu da yanında geliyor. “Nasıl bir 30-40 parça olmalı ki en iyi, en pratik gardırobu oluşturayım ya da olmazsa olmazlar neler?” gibi. Oysa ki hepimiz birbirimizden farklıyız o yüzden her birimizin hayatı, işi, fiziği, sevdikleri düşünülünce olmazsa olmazlar değişim gösterecektir. Şu yöntemi kullanarak ilerleyebilirsiniz:
1. Öncelikle bir renk paleti oluşturun.
2. Temel parçaları belirleyin. (Birden çok parça ile kolaylıkla eşlenebilen kıyafetler)
3. Bu seçkiyi biraz hareketlendirmek için doku, desen ve birkaç da yıldız parça ekleyin. Yıldız parça dediğimiz şeyler, tek başına iddialı olan ve çok fazla her şeyle kombinler yapılamayan kıyafetler.
4. Bu kıyafetlere uyacak ayakkabı, çanta ve aksesuarları ekleyin.
5. Kombinler yapın. Hatta yaptığınız kombinlerin fotoğraflarını çekin.
Sonrasında ise sabahları evden hızlıca çıkmanız gerekiyorsa ertesi günün hazırlıklarını akşamdan yapın. Ayakkabı ve aksesuarlarınız dahil olacak şekilde tüm kullanacaklarınızı ayarlayın. Özellikle kaçmış çorap, düğmesi kopmuş bir gömlek gibi sorunlarla sabah uğraşmamak için akşamdan yapılan bu hazırlık sabah aceleyle çıkmak zorunda olanlar için gerçekten çok zaman kazandırıyor.