Ama Hayatı Kimlerle Paylaştığınıza Lütfen Dikkat Edin

Bırakabilmek, kabullenmek, saplanıp kalmamak işte bunların hepsi yol ayrım noktalarında bir seçimdir. Kabullenmek, boyun eğmek; vazgeçmek, pes etmek değildir. Ancak küçüklüğümüzden beri hepimize öğretilen ancak vazgeçmeyenlerin kazananlar olacağıdır. Korkmayın. Bilinçaltımızda vazgeçmek; pes etmek, başarısızlık, kaybetmek ile eşleşiyor olsa da birinden, herhangi bir şeyden vazgeçmenin altında saklı gücü bulmak muazzam bir deneyim. Burada geçici bir hevesten veya bir o dala bir bu dala atlamaktan bahsetmiyorum.
"Çıkmaz sokakta geri adım atmak ilerlemek sayılır" bu sözü ilk okuduğumda bende inanılmaz bir etki yaratmış; durup, düşünmek, sindirmek ve uygulamak için cesaret bulmak ise epey zaman almıştı. Sahi neydi ısrarla, hırsla çabalamalarımız.
Çok satanlar listesinde Guy Finley'in 'Vazgeçebilmek' adlı kitabıyla çıktığım gelişim yolcuğunda elimden geldiğince farklı türde yazarları okumaya gayret ederek bir kilometre taşı daha ekliyorum önüme. Ömrüm yettikçe eklemeye de devam edeceğim. Şimdiye kadar okuduğum kitaplarda, din ayrımı gözetmeksizin hepsinin ana fikrinde tasavvufi bir şekilde sabır, teşekkür, kabulleniş, teslimiyet yer alıyor. Kabulleniş ve teslimiyetin temeli ise vazgeçebilmekte saklı kalıyor.
Teşbih ile devam etmek gerekirse, doğduğunuz an bir yola çıktınız, yolculuğunuz başladı. Çıktığınız yol akıyor ve siz bu yolda seyir ederken sizin haricinizde değişkenlerin de yolculuğu akıyor ve kontrol edebileceğiniz sadece kendinizsinizdir. Yolculuğunuzda; yol arkadaşınız oluyor, araba arızalanıyor, yol sapıyor, mevsim değişiyor, kaza oluyor, mola veriyorsunuz ve daha niceleri. Burada yolculukla betimlediğim kavramları hayatınızla özdeşleştirin. Bazen yol su gibi akıp varış noktasına keyifle ulaşırken; bazen yol bitmiyor, akmıyor. Elinizden geleni yapıyor, çabalıyorsunuz ama yine de olmuyor. İşte burada bir mola vermeniz gerekiyor, belki varmayı hedeflediğiniz durak, yolun sonu, uçurum ve siz ısrarla yolu tamamlamak yani kendinizi bilmeden uçuruma atmak istiyorsunuz. Siz gerçekten elinizden geleni yaptıktan sonra artık olmayanı kabullenip, en uygun zamanda başka bir yola saparak rotanızı yeniden oluşturabilirsiniz. Buraya kadar olan yolculuğunuzda yine de ilerlediniz, çünkü öğrendiniz. Yola çıktığımız yani doğduğumuz andan itibaren aslında hep ilerledik. Hedeflerimizi tek tek gerçekleştirdiğimizde bitti sandığımız aslında yolculuk bitmedi, sadece kendimize güvenli duraklarımızı oluşturduk ve ta ki ölene kadar da yol bitmeyecek.
 
Son günlerde olup bitenlere baktıkça, kendi başıma gelenler üzerinden makro sistemi de yorumlamaya çalıştıkça, fark ettiğim bilinç sıçraması anları oldu yine. Paylaşmak, beni de BİZ’i de geliştirir diye, yazıyorum sana kardeşim. İçinde bir büyük inançla, yolu yürümekte olan her bir garip insan evladına…
Bu aralar eski ve yeni bir arada. Hiç olmadığı şekliyle bir arada akmaya çalışıyor. Zor oluyor haliyle. Bazıları sadece yeniyi onurlandırıyor, eskiyi yok sayarcasına… Bazıları da eskiye sımsıkı tutunmaya devam ediyor, gelen yeniden korkarcasına…
Neden eskiye tahammülü yok insanların? Ya da yeni düşüncelere? İlla bir kutupta demirlemek ve oraya tutunmak zorunda mıyız? İkisini birleştirmek nasıl mümkün olur? Geçmiş ve gelecek denilen şeyler tam da tek bir AN’da, ŞİMDİ’de akarken neyi neden ve nasıl ayırıyor şu hastalıklı zihinlerimiz? Anlayamıyorum.
Kendi yegâne dünyamızdan ayrı, kontrolümüz dışında seyir eden olan bir akış var. Bizler sadece bu kusursuz işleyen akış içinde birer zerre noktayız. Evet, her birimiz bu işleyişte dönen çarkların dişlileriyiz ve bu dişlilerden bir tanesi olmazsa, çark dönmeyecek. Birbirimize öyle kenetliyiz ki, çarkın bir tanesi ileri dönerken, diğeri geri dönmektedir. Geriye çekilip büyük resme baktığınızda işte o muhteşem sistemi görebilirsiniz, aynı bir saat mekanizması gibi işlemektedir. Hepimizin bir misyonu ve geliş amacı var, ahir ömrümüzde üzerimize düşeni yapıp, vakti geldiğinde de çekilip yerimizi devredeceğiz.
Hayat mücadelenizde sağlık, mutluluk, başarı sizinle olsun. Bilgi hayat kurtarır, paylaştıkça çoğalır.