Son zamanlarda çok fazla rüya gören biri olarak ve şu sorudan yola çıkarak biraz nette araştırma yaptım ve sizinlede paylaşmak istedim.

Son zamanlarda çok fazla rüya gören biri olarak ve şu sorudan yola çıkarak biraz nette araştırma yaptım ve sizinlede paylaşmak istedim.İnsan neden rüya görür acaba? Bilinçaltı mı? Yoksa birtakım sinyaller mi? Yani, rüyalara sadece ‘rüya’ deyip geçmeli mi, yoksa anlatmaya çalıştıklarına kulak mı vermeli?

Hiç kaybettiğiniz bir eşyanın yerini rüyanızda gördüğünüz oldu mu? Ya da ‘Alice Harikalar Diyarında’ misali aynı rüyayı sık sık gördüğünüz? Rüyalarınızda kendinizi çok sürükleyici bir filmin içindeymiş gibi maceradan maceraya koşarken ya da hiç bilmediğiniz bir dili konuşurken buluyor musunuz?

Nedir rüya? Neden rüya görürüz?

Rüya; uyku sırasında hislerimizin, algılarımızın ve imajlarımızın öyküye benzer şekilde ortaya çıkmasıdır. Bazı isteklerin, arzuların ve tutkuların farkına varmamız bizim için oldukça sıkıntı yaratır. Örneğin bir yakınımıza karşı şiddet uygulamanın düşüncesi bile rahatsız edici ve suçluluk uyandırıcı. Bu durumlarda zihnin bir sansür mekanizması var. Bu mekanizma bizi kaygılandıran, suçluluk yaratan ve tehdit eden düşünceleri engelleyen bir baskılama sistemi bizi korur. Bu sansür sistemi uyku esnasında gevşer, farkına varmadığımız duygu ve düşünceler açığa çıkmak için çabalar. Suçluluk uyandıran, endişe veren, gizli arzularımız, düşüncelerimiz, uyku esnasında rüyalarımızda sembolleşerek açığa çıkar. Burada sembolden kasıt, rüyada görülen şeyin kendinden farklı bir imajla temsil edilmesi. Örneğin; rüyada kişi kendini başkası olarak görebilir. Bu şekilde kaygılar, suçluluk duyguları ve tehdit edici düşünceler rüyada sembolleşerek tanınmaz bir şekle dönüşür ve bizi rahatsız etmez. Rüyalarda bu istekler açığa çıkıp doyum sağladığı için, rüyalar hem iyileştiricidir hem de uykumuzu sağlıklı kılar.

Yakın zamanda yapılan çalışmalar, rüyaların yaşantımızın bir devamı olduğunu; uyanıkken sahip olduğumuz düşünceleri, kaygıları, problemleri yansıttığını söylüyor. Bunun paralelinde rüyaların kişisel-duygusal sorunların çözümü, sanatsal yaratıcılığı tetiklemek gibi farklı işlevleri olduğunu da söylemek mümkün.

Rüyaların bir dili var mı, bize yol gösterirler mi? Örneğin, kaybettiğimiz bir eşyamızın yerini gösterebilirler mi?
Kaybettiğimiz bir eşyamızı aradığımızda ve bulamadığımızda odak noktamız o durum olur. Bir süre her yanı araştırırız. Bu da algı alanımızı daraltır ve aradığımız şeyi bulmamız zorlaşır. Aynı yerlere tekrar tekrar bakar, bulamayacağımızı düşününce bırakırız. Uykuda bu aşırı odaklanma ve kaybolan eşyayı bulma baskısı ortadan kalktığı için çözüme ulaşmak daha kolay olur. Daralan algımız genişler, baskı ortadan kalkar ve rahatlarız. Bu rahatlama rüyalarda özgürce gezinmemize ve bir anlığına da olsa zihnimize kaydettiğimiz bilgilerin açığa çıkmasına neden olur.

Rem evresinde bilgi depolanıyor!
Rüyanın görüldüğü evre uykunun REM evresi. Yapılan araştırmalarda, uykunun bu evresinde aynı zamanda gün içinde alınan bilgilerin depolandığı ve kodlandığı sonucu ortaya çıktı. Okulda öğretmenlerin, evde annelerin, öğrencilerin iyi uyumasını istemelerinin nedeni de aslında bu.
Gelecekten haber almak mümkün olabilir mi peki?

Rüyalar bize gelecekle ilgili haber değil, bilgi verebilir. Rüyalar gelecekte ne olacağını göstermez. Kişiye, o gün yaşadığı durumun kendi üzerindeki etkisini anlatır. Nasıl tepki verirse kendisine iyi geleceği ile ilgili bilgi verir. Kişi rüyalarını yorumlamayı öğrendiğinde yaşadığı durumları anlamaya, sorunlarına yönelik çözümler geliştirmeye de başlar. Örneğin; sevgilisi tarafından aldatılan bir kişi bunu öğrendiğinde rüyasında üzerine büyük bir dalga geldiğini ve bu dalgadan kaçmak için bulunduğu yerden uzaklaştığını görebilir. Bu rüyayı yorumladığında başına gelen olumsuz durumun kendisine etkisini ve ne yapmak istediğine dair bir çıkarımda bulunabilir.
Tekrarlayan rüyaların anlamı ne?
Duygusal problemleri olan, ilişki sorunları yaşayan kişiler sık sık aynı rüyayı gördüklerini söyler. Yaşamlarına dair korku ve endişeleri rüyalarında ortaya çıkar. Tekrarlayıcı rüyalar bir yandan onarıcıdır da. Tekrarlayan rüyayı neden gördüğünüzü anlamaya çalışmanız kendi sorunlara bakış açınızı kavramanıza yardımcı olur. Ayrıca nasıl bir çözüm istediğiniz konusunda da bilgi verir. Rüyasında kafasındaki siyah büyük tarantulaları tek tek yere attığını gören bir arkadaşımın yorumu; ‘kafama yerleşmiş bazı kaygılı düşünceler var. Bunların farkına varıp kendimi özgür bırakıyorum’ olmuştu…

Herkes rüya görüyor mu?

Bazı kişiler sabahları rüyalarını hatırlamadıklarını söylemelerine rağmen aslında herkes rüya görür. Uyandıktan kısa bir süre sonra, gördüğümüz rüyayı unuttuğumuz için hatırlamayız. Bizi rahatsız eden duygu ve düşünceler baskılandığı için de hatırlamadığımız olabilir. Rüyaların kendi akışı var ve bu akış ileriye doğru; bu nedenle de rüyaları hatırlamak zor. Görme engelliler bile rüya görür. Ancak gördükleri rüyalar dokunsaldır, kokular ve tatlar ağırlıktadır.

Peki rüyalarımızda yaşadığımız duygular gerçek mi?

Korku, mutluluk gibi duygular rüyada gerçekten hissedilebilir. Rüyada kaygı ve korku duyguları neşe ve mutluluktan daha çok ortaya çıkıyor.Aslında yabancı bir dili konuşamayan birinin rüyasında kendini anlamlı bir şekilde yabancı dil konuşurken görmesi neyi anlatıyor?
Yabancı dil eğitimi almış ve konuşmakta zorlanan kişilerden bazıları, hata yapmamak adına aşırı gayret sarf eder. Yanlış telaffuz ve doğru cümle kurmanın yarattığı kaygı nedeniyle konuşmaktan kaçınabilirler. Rüyada kendilerine uyguladıkları bu baskı ortadan kalktığı için bilgilerini daha rahat kullanıp, kendilerini gayet akıcı bir şekilde yabancı dil konuşurken görebilirler.

Gerçekte farkında olmadığımız bir sorunla rüyalarımızda yüzleşir miyiz?

Evet, kendimizle ilgili yüzleşmek istemediğimiz konular rüyalarda açığa çıkar. Günlük hayatta bu konular bastırılır ama bastırılan bu konular ortadan kalkmaz. Aksine ortaya çıkmak ve bizim fark etmemiz için çabalarlar. Ağırlıklı olarak da kılık değiştirerek, yani sembollerle ortaya çıkmaya çalışırlar. Eğer rüyalarınızı yorumlayabiliyorsanız                         ya da rüya yorumları üzerine çalıştığınız bir terapistiniz varsa, sorunlarınızla çok daha kolay yüzleşmeniz mümkün. Bazen kendimizle ilgili daha az rahatsız olduğumuz konular, fazla sansüre uğramadan daha açık şekilde de rüyalarda ortaya çıkabilir.

Halk arasında ‘rüyaların tersi çıkar’ gibi bir yaklaşım var...
Rüyaların tersi çıkar klişesi gerçek değil. Rüyalar istek, arzu, korku ve kaygılarımızla ilgili bilgi veren süreçler. Günlük yaşamdan etkilendikleri için bazen yaşadıklarımızın tersi, rüyada karşımıza çıkabilir ancak bu sadece yaşanan olaylara bakış açımız ve çözüm yolları açısından yol gösterici olabilir. Bazen de rüyamızda, kendi davranışlarımızın tam tersi tepki verdiğimizi görebiliriz. Örneğin; kişi hoşlanmadığı ve öfke duyduğu birine karşı günlük yaşamında yakın davranabilir, ancak rüyasında bu kişinin kendine kötü davrandığını, hakaret ettiğini görebilir. Aslında gerçekte kendi istek ve duygularını karşı tarafa yansıtmıştır. Yani, hakaret etmek isteyen ve kaba davranmak isteyen kendisidir.
Rüyada düşmek, kaçmak, kovalanmak, uçmak, kendini çıplak görmek gibi şeyler herkes için aynı anlamları ifade eder mi? Yani, rüyamızda neyi görüyorsak bu onu mu temsil eder, yoksa gördüklerimiz simgesel midir?
Rüyanın gerçek anlamını kavrarken simgelerin yön değiştirmesinden bahsedebiliriz. Rüyamızda annemizi gördüğümüzde bu annemizi temsil etmiyor olabilir. Annemiz olarak gördüğümüz kişi başka bir kişiyi ya da kavramı temsil ediyor olabilir. Rüyayı gören kişi annesinin yerine başka birini görebilir, anneye ilişkin konular bu kişiye aktarılır. Başka kişi üzerinden gelişen konu aslında anneyle ilişkiye ait de olabilir.
Rüya yorumunda diğer mekanizma da simgeleştirmedir. Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, rüyaları bilinçaltına giden bir ana yol olarak tanımlar. Ona göre toplumsal baskıyla bilinçaltına ittiğimiz tüm duygu ve düşünceler uyku sırasında ortaya çıkar. Freud, bazı sembollerin evrensel olduğunu söylemiştir. Freud’a göre semboller daha çok kişiseldir, kişinin geçmiş yaşantıları ile bağlantılıdır. Bu nedenle bu sembolleri ‘genel rüya tabirleri’ ile yorumlamak anlamsız. Rüya yorumlamak daha bütünsel bakılması gereken bir durum. Rüyayı gören kişinin iç dünyası önemli olduğundan uçmak, düşmek, kaçmak gibi ‘sembollerin’ de rüyayı gören için ne ifade ettiği önemli.

Peki ya kabuslar?

Kabus ya da kötü rüyalar, tartışma, ayrılık gibi stresli dışsal olaylar sonrasında görülebilir. Bunun yanında kişinin kendisiyle ilgili kabul etmekte zorlandığı özellikleri de olumsuz rüyalarda, kabuslarda açığa çıkar. Aslında olumsuz rüya ve kabuslar bizim için uyarıcı ve rüyalarda bu duyguların açığa çıkması stres seviyesinin düşmesine neden olur. Travmatik olaylar sonrasında veya kaygı bozuklukları gibi psikolojik rahatsızlıklarda da olumsuz rüyalar sık sık görülür.

Karabasan nedir?

Rüyalar çoğunlukla uykunun REM evresinde ortaya çıkar. REM uykusundayken kapalı gözlerimizin arkasında göz bebeklerimiz hızlı bir şekilde hareket eder. Uykunun bu evresinde kaslarımız geçici olarak felç halindedir. Bu evre geçtiğinde geçici felç hali de kendiliğinden kalkar. Kişi bu evre sırasında uyandığında vücudunu hareket ettiremediğinden dolayı paniğe kapılır. Vücudunu hareket ettirmeye çalışıp, sonuç alamayınca endişesi daha da artar. İşte bu durum halk arasında karabasan olarak adlandırılır.

Rüyalar yaratıcılığı tetikler mi?
Yaratıcılık, mantıksal beklentilerin ötesine gidebilme, mantıksal olmayan çözümleri üretebilme ile bağlantılı. Rüya ile ilgili yapılan çalışmalarda, uyanıkken aktif olan ve mantıklı düşünmeyi etkileyen beyin bölgelerinin rüya görülürken kapanması sonucu duyguların yükselmesi, farklı ve tuhaf görüntülerin açığa çıkmasına neden olur. Kısaca beynin mantıksal kısmının aktivitesi azalır, bu durumda da olağandan farklı görüntüler, mantık dışı hikayeler oluşur. Açığa çıkan bu görüntüler ya da sıra dışı duygular, yaratıcılığı yüksek kişiler için sanatsal bir malzemeye dönüşebilir.Neden rüyamızda şu an yaşadığımız evi değil de yıllar önce yaşadığımız evi ya da kaybettiğimiz bir yakınımızın aslında yaşadığını görürüz?
Rüyalarımızda geçmişte yaşadığımız bir evi görmenin farklı nedenleri olabilir. Şu an yaşanan bir olay geçmişteki bir olayı hatırlattığı için eskiye dönülebilir veya kişinin farkında olmadığı çok daha derinde bir duruma işaret ediyor olabilir. Evle ilgili rüyalar kişinin kendi iç dünyası, kendini nasıl algıladığı ve ne hissettiğiyle ilgili bilgi veren rüyalardır.  Ölüm konusuna gelecek olursak; kayıplar sonrasında üzüntülü ve hüzünlü bir dönem yaşanır. Kaybedilen kişinin anlamı, kaybın nasıl yaşanacağını da belirler. Ölen bir kişinin rüyada çıkıp gelmesi ölümünü kabullenmede zorluğa işaret edebilir. Ölen kişiyle ilgili kişinin kendi içindeki çatışmalarını da anlatıyor olabilir. Burada rüyanın içeriği ve kaybedilen kişinin rüyayı gören için anlamı çok önemli.

Siz farketmeseniz de zihniniz kaydediyor
Rüyanın görüldüğü günün öncesinde yaşananlar rüyanın içeriğini etkiler. Bu yaşantılar daha eski yaşantılarla birleşerek farklı, iç içe geçmiş bir görüntü şeklini alır ve rüyayı şekillendirir. Bu da sorunun çözümünü kolaylaştırır. Bazı durumlarda da gün içinde saniyelik bir sürede üzerinde durduğumuz konunun çözümü rüyamızda aklımıza gelir. Bize zor geldiği için, uğraşmak istemediğimiz için, kısaca yapacağımız iş bize belli bir oranda sıkıntı yaratacağı için, ilk aklımıza geldiğinde onu iteriz. Bu ittiğimiz düşünceler de rüyada açığa çıkabilir. Örneğin; iş görüşmesine gidecek biri, arkadaşları ile görüşmede ne giyeceğini konuşur. Bu esnada siyah ceketin kendisi için uygun olduğu konuşma sırasında saniyelik bir anda geçer. 
Fakat o dönem çalışmadığı için siyah ceket almak onu zorlayacak. Kişi düşünce geldiği an, onu zihninden hızla iter. Akşam eve gittiğinde uzun uzun diğer kıyafetlerini inceler, ne giyeceğini belirlemek için uğraşır. Aynı gece rüyasında kendisini siyah ceketle iş görüşmesinde görür. Yani, rüyanın öncesinde anlık, belirli belirsiz hatırladığımız şeylere dikkatimizi yoğunlaştırmak da rüyanın işlevleri arasında.
SEVGİYLE KALIN