Kendim için araştırayım dedim. Akdeniz için sık sık haberlerde dile gelen bu sözü..

Kendim için araştırayım dedim. Akdeniz için sık sık haberlerde dile gelen bu sözü.. Sonra baktım ki, arkadaş listemde bir paylaşım. Kendisi, Çanakkale’ yi geçilmez kılan Nusret Mayın gemisinin kahraman komutanının torunu, bir denizci bir kaptan.. Cihat Gündoğdu
Bir başlık atmış önce; ‘NAVTEX SAVAŞLARI’ diye,
Sonra da bir güzel anlatmış ki, keyifle edindim onca denilende geçen, bu çok işitilen tanıma dair bilgiyi.
Cihat kaptan; “İngilizce ‘Navigational Telex’ kelimelerinden kısaltılan Navtex uluslararası can güvenliği sözleşmesi SOLAS şartlarına bağlı kalmak kaydıyla MSI’ların (Maritime Safety Information) frekans 518 Khz üzerinden gemilere İngilizce dilinde kamusal yayım ile yayımlanan, gemiler tarafından otomatik olarak alındığı sistemin adıdır.” Diye vermiş ön bilgiyi.
Ve eklemiş, “ Bilgi konusu yelpazesi çok geniştir.
Fakat ekseriyetle Seyir uyarıları, Meteorolojik uyarılar, Arama ve kurtarma bilgileri içermektedir.” diye..
Pek kapsamlı bir şey imiş meğer Navtex
Kaleme alınan bilgileri okur iken, sıkça işittiğimiz bu konuya dair acayip bilgi yüklendim diyebilirim. Evlerimizde oturur iken, TV haberlerini izler iken, çok duyduğumuz, ancak pek de merak etmediğimiz bu Navtex,değişik bir konu geldi bana.
Cihat kaptan, Türkiye'de İstanbul, Samsun, İzmir ve Antalya'da toplam dört NAVTEX istasyonu bulunduğundan söz diyordu.
Dört istasyonun da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı tarafından yönetildiğini anlatıyordu.
Konu, pek ilginç geldi bana. Daha da meraklanmadım değil dahasını.
“Sismik filomuz ve sondaj filomuz Navtex mesajları ile yayınlanan koordinatlar içerisinde belirlenen tarihler içerisinde çalışma yapmaktadır.” Şeklinde gelen ifadelerinin devamında, daha ne bilgiler sunuyordu sosyal medyadan Cihat kaptan.
 Mesela; “Sivil, askeri tüm deniz unsurları mevcut koordinatlar harici bir seyir planı oluşturarak seyir yapmak zorundalar. “ diyerek, Ege ve Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan karşılıklı Navtex ilanları ile birbirlerine tabiri caiz ise üstünlük kurmaya çalışmaktalar vurgusu yapıyordu bir de..
Adını pek işittiğimiz Navtex, üstünlük kurma adına da bir görev yapıyormuş meğer..
Neyse, ben döneyim kaptanın anlattıklarına. Şöyle geliyordu sözleri;
“Son olarak geçtiğimiz gün Yunanistan'a ait Limni Navtex İstasyonu tarafından yayınlanan duyuruda, Sakız Adası'nın doğusunda, haritada belirtilen mevkide, Askeri Eğitim yapılacağı ilan edilmişti.
Belirtilen saha Türkiye'ye yalnızca 8 deniz mili mesafede bulunmakta olup, 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması'na göre "Gayri Askeri" statüde bulunan bu Ada'da; asker bulundurulması, askeri eğitim yapılması, askeri havaalanı/liman inşa edilmesi, savaş gemisi/ uçağı bulundurulması yasaktır. Yapılan bu hareket Uluslararası hukuku ve imzalanan anlaşmaları alenen yok saymaktır. Bu gelişme sonrası Türkiye İzmir Navtex İstasyonu tarafından şu duyuruyu yayınlamıştır:
"YUNAN NAVTEX İSTASYONU TARAFINDAN YAYINLANAN LA08-206/20 NUMARALI NAVTEX MESAJI İLE SAKIZ ADASININ 1923 LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI İLE BELİRLENEN GAYRİ ASKERİ STATÜSÜ İHLAL EDİLMİŞTİR"
Bu Navtex mesajı Lozan’a yaptığı vurgu açısından çok önemlidir” vurgusu beraberinde.
Ayrıca, bilgileri ışığında yorumları vardı kaptanın. Şöyle ki;
“Bir kesimin Lozan anlaşması metinlerini okumayıp bihaber oldukları halde Ege adalarının Lozan ile verildiğini savunmasına bu Navtex mesajı bir nevi cevap teşkil etmektedir.
Lozan Barış Antlaşması'nın ilgili 13. maddesinde Ege'deki adaların silahlandırılması konusunda şu ifadeler yer alıyor:
‘Barışın korunmasını sağlamak amacı ile, Yunan Hükümeti, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya Adalarında aşağıdaki önlemlere saygı göstermeği yükümlenirler :
Birincisi : Bu Adalarda hiçbir deniz üssü ve hiçbir istihkâm kurulmayacaktır.
İkincisi : Yunan, savaş uçakları ve öteki hava araçlarının Anadolu kıyısındaki topraklar üzerinde uçması yasaklanacaktır.
Buna karşılık, Türkiye Hükümeti de savaş uçaklarının ve öteki hava araçlarının sözü geçen Adalar üzerinde uçmasını yasaklayacaktır.”
Çok kapsamlı, çok detaylı bir konu. Kaptanın aktardıklarını okudukça, merakım da artmadı değil..
 Hele hele değerlendirmeleri pek dikkat çekiciydi kaptanın. Diyordu ki mesela;
“Yunanistan başlıca Lozan’a sonrasında Paris anlaşmasına aykırı olarak Ege de mevcut ada ve adacıkları silahlandırmıştır. Maalesef şu ana dek Kardak adacıkları harici bir direniş Türkiye Cumhuriyeti karar alıcıları gösterememiştir. Fakat bugün yayınlanan Navtex mesajımız uluslararası hukukta haklı olduğumuzu tüm dünyaya duyurulması anlamını taşımaktadır. Pekâlâ bundan sonra ne yapılabilir? Mevcut adalar içerisinde yaşayan halkın idamesi İÇİN Yunan ana karası uzak olduğundan dakikalar içerisinde ulaşabildikleri sahil kasabalarımız kullanılmaktadır. Bir tecrit uygulayarak ada içerisinde ada halkının kazan kaldırmasına sebep olunabilir. Zira örneğin Meis’in nüfus popülasyonunun ekseriyeti Yunan yada Rum’dan değil İtalyanlardan oluşmaktadır. Ayrıca saha da tatbikat icra edilebilir mevcut adalar bu tatbikat sahasının içerisinde yer alır. Bu sayede adaların denizden ablukası sağlanır. Adaların mülkiyetinin değişimi için şartlar olgunlaşmıştır. Adaların tümünün teslim alınması Deniz, Hava ve Kara kuvvetlerinin müşterek operasyonu ile saatler içerisinde başarılabilir. Adaların öz savunması konumunda olan Skyros, Limni Adaları’nda kıyı savunma bataryaları bulunuyor. Hepsinin yerleri Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili birimleri tarafından yıllar önce tespit etmesi sayesinde biliniyor. Bu sebeple bunların imhası Dz. Kuvvetlerinin yara almasını önlemek açısından önem arz etmektedir. “
Hayli uğraş verilmiş, bilgiler derlenmiş, tarihsel süreçten, günümüze, hele hele dile gelen yorumlar. Hep işittiğimiz, TV lerde sık dile gelen Navtex, tam bir uzmanlık konusuymuş meğer.
 Cihat kaptanın paylaşımında; “Aylardır Türkiye Cumhuriyeti’nin bilimsel verilere, raporlara ve uluslararası anlaşmalara dayanan tezlerine rağmen Avrupa çıkarlarına uygun olmadığı için kabul görmemektedir. “ şeklindeki ifadesi eşliğindeki değerlendirmesi de bir ilginç geldi bana.
Katan; “Masada ki gücü arttıran en önemli etken sahada ki güçtür.
 Türkiye Cumhuriyeti donanması ile sahada yeterince güçlüdür.
Siyasi irade Deniz kuvvetlerinin arkasında durarak desteklemeye devam ettiği müddetçe bahriyeliler Mavi Vatanı her cm2 sini korumaya muktedirdir.” Diyordu ki, Çanakkaleli olunca insan, yrı bir keyif alıyor. Öyle ya, Destan yazdığımız Deniz Zaferimiz geliyor hemen önce akla.
Cihat kaptanın; “Tarih boyunca dünyadaki birçok önemli değişim ve dönüşüm denizcilik sayesinde olmuştur. Magna Carta, küresel sermayenin gelişimi, Rönesans, Fransız İhtilali, Katolik Kilisesinin geriletilmesi, İstanbul’un fethi, Yunanistan ve Rumların gelişimi… Bu bize deniz kuvvetlerinin önemini göstermektedir. Fakat Meis örneğinde asker çıkarma ve Cumhurbaşkanlarının ziyareti, Karaada örneğinde ise asker çıkarma kışkırtmalarına yalnızca diplomatik cevap vermek Yunanı bir sonraki sefer çok daha cüretkâr olmasına neden olmuştur. Gerekirse güç kullanarak cevap vermek bir zorunluluktur.” şeklindeki ifadeleri eşliğindeki anlatımına da katılmamak elde değildi bence.
Adını işittiğimizde, ilgimiz dışında kaldığı için bir garip gelen tanımların hepsi bu kadar kapsamlı ise, val halimize. Hoşça kalın, sağlıkla kalın..