Hüzzam’ın ustası olup da CÜZDANIN USTASI olamayan sanatçımıza MERHABA !..        

Hüzzam’ın ustası olup da CÜZDANIN USTASI olamayan sanatçımıza MERHABA !..                                             
Estetik sanatlarımızdan biri de müzik olup THM ayrı bir tarz ayrı bir zevkken, TSM de ayrı bir tarz, ayrı ve farklı bir zevk…
İç Anadolu’nun uzun ve kırık havalarıyla büyüyen, arada bir her iki havayı da söyleyen biri olarak, Türk sanat müziğine zor ve geç alıştık, ama sonra da bırakamadık…
Türk Halk Müziği söylendiği zaman HALKA, Türk Sanat Müziği söylendiği zaman da ŞAHISA (kişiye) hitap eder ki, biri anonim, diğeri kişiseldir.
O nedenledir ki;
İç Anadolu kültürü çekilen toplumsal acılarının-sıkıntılarının özünü TÜRKÜLER-de,  duygularından doğan derinliği (aşklarıyla-gönülleriyle), ŞARKILAR-da bulurlar.
Bizim TSM  geç kalışımız, anonim anlayıştan kurtulamayışımızdır…
1981’de Çanakkale’ye geldik, çevreyi tanıyalım derken, akşamları Çanakkale Halk Eğitim Merkezi’nin açtığı TSM kurslarında bulduk  kendimizi… Çanakkale’de  TSM korosuna devam eden sanatsever saz heyeti ve koristlerini tanıma fırsatı çıktı, kurslarda yaptığımız çalışma bizi KORİST olarak 1982-1983’te Çanakkale Truva Festivalinde halk konserlerine götürdü.
Kursa bir başladık ki kursu yöneten ve saz heyeti içinde yer alan Türkiye’nin tanıdığı, bizim de yakından tanımak fırsatı yakaladığımız, biri vardı; bestekâr, udi  TEOMAN ALPAY …
Kursta koroyu yöneten Av. İbrahim Engin vardı. Teoman Alpay’ı  en iyi tanıyan, onu en iyi anlayan ve onu en iyi şekilde koruyan-kollayan bir ağabeyimizdi.
Teoman Alpay’la herkes çok samimi olamazdı, kendi halinde alabildiğince duygusal,  her şeyi kendi içinde yaşayan biriydi O !..  Özel hayatını herkes bilmez, bir tek İbrahim Engin bilirdi.
İbrahim Engin TSM içinde farklı yaşayan biri olup samimi, kimseyi kırmayan, Çanakkale’nin tanınan simalarından biriydi …  
Türk Sanat Musikisi Üzerine
“Bu terimdeki "Türk" ve "klasik" kelimeleri, cumhuriyet döneminde Osmanlı Devleti'nden süregelen müziğe karşı batı müziği taraftarlarınca ileri sürülen bazı iddialara cevap vermek için türetilmiştir.
Klasik Türk müziği; Orta Asya, Selçuklu ve özellikle Osmanlı uygarlığının bir ürünü olarak, pek çok milletin müziklerini etkilemiş, onların müziğini de kendi potasında eritmiştir.
 
Türk Sanat Müziği ile Klasik Türk müziği birbirine yakın kavramlar olmakla birlikte;
Klasik Türk müziği", tarihî anlayış ve geleneği temsil ederken, Batı müzik terminolojisinden ödünç alınmış "sanat müziği" kavramı ise daha çok bu musikinin Cumhuriyet döneminde aldığı modern bir biçimi ifade eder. 
Türk sanat müziğinin bu bestecilerden başka "piyasa müziği" olarak anılan  daha popüler bazı önemli bestecileri de vardır. Bunlara örnek olarak Yusuf  NalkesenŞekip Ayhan Özışık ve Teoman Alpay verilebilir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Klasik_T%C3%BCrk_m%C3%BCzi%C4%9Fi

Çanakkale’nin yetiştirdiği TSM bestekârı;
TEOMAN ALPAY (1933-2005)
Sanatçının seslendirdiği "Nasıl Geçti Habersiz" isimli eseri 1972 yılının şarkısı seçilirken, sonraki yıllarda "Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar", "Buruk Acı", "Sarmaşık Gülleri" eserleri yine derecelere girmiştir.
Sanatçı, 1970’den sonra Çanakkale’ye yerleşmiş ve DSİ idaresinden emekli olmuştur.
 
Özel hayatındaki farklı yaşantılarının oluşu, bana göre duygusallığı fazla olan, bunu da içsel yaşayan, anlaşılmayı bekleyen, beklediğini de bulamayan anlayışlar, güftelere girmiş ve besteye dönüşmüştür… 
Duygusal adamları anlamak çok zor, onu anlamak İçin tanıyacaksın, tartacaksın, sınayacaksın...
Duygusal olmak güzel, duyguları hafife almak zayıflıktır…  Mekanik zekâlılar, pratik zekâlılar, parasalcılar, sayısalcılar, saygısızlar, kaygısızlar, BUNU anlayamaz...
Teoman Alpay, sanatçı kimliği içinde oldukça duygusal biri. Yaptığı her şarkıdaki güfte ve bestelerin çoğu güncel fantezi TSM olunca, nihavent, hüzzam, hicaz, rast vs gibi makamların hepsini kullanmıştır. Avni ANIL’ın TRT’de yaptığı programda Teoman Alpay’ı bulmak, ve duygulu çalışmalarını  izlemek mümkün… https://www.youtube.com/watch?v=IgcB0j_THFI  
“Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgar !” duygu yüklü şarkıda vefasızlık dolu kuşlarla, mevsim artık sonbahardır.
“Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yeryüzünde ben de sizin kadar yalnızım”… Sanatçıların çoğunda “yalnızlık” duygusu tema olarak görülür…
Bir başka lezzet veren, her cinse ve kişiye yakışan bir şarkısı vardır ki (sevmekten kim usanır) ; bunu Müzeyyen Senar’dan dinlediğiniz zaman kendinizden geçer, duygunun ve o duygunun götürdüğü zirvede uçar gidersiniz…
“Sevmekten kim usanır, tadına doyum olmaz, hangi uslanır ahhh, sevenle oyun olmaz !..”
 Son bestelerinden olan;
“Sürülmez sefa, çekilmez cefa, beklenmez vefa gibisin kadın; bilinmez hece, sonsuz işkence, sanki bilmece gibisin kadın; bazen bir çiçek, bazen kelebek, bazen de melek gibisin kadın !..”
ANIMIZ
Koro çalışmalarına devam ederken, Teoman Alpay’ın bestelerini çok sık seslendirilmemiz, bizi, Eskişehir Halk Eğitim Merkezi’nin oluşturduğu TSM korosunun anlamlı ve etkin çalışmaları içinde her ay yapılan; ülkemizin TSM üzerinde tanınmış BESTEKÂRLARI üzerine düzenledikleri sanat çalışmaları içine götürdü…
Teoman Alpay’a da bir program yapalım  düşüncemiz  için koro şefiyle yaptığımız  görüşme olumlu sonuç verince; Çanakkale-Eskişehir  bağlantısını oluşturarak, Eskişehir’de  Teoman Alpay gecesi düzenledik.
1983 yılı OCAK ayının sonunda yapılacak olan GECE hazırlıklarımız başladı. Biz, Eskişehir bağlantısını gerçekleştirirken, koro şefimiz İbrahim Engin de Çanakkale’de Teoman Alpay’la görüşüyor, ortaya güzel bir oluşum çıkarmak istiyorduk… 
Bizim, Çanakkale’ye Eskişehir’den gelmemiz; Eskişehir Halk Eğitim Merkezi yönetimini tanımamız, Eskişehir Halk Eğitim Merkezi TSM koro şefi Hüseyin Erbay’la iletişimiz işimizi kolaylaştırdı…
Lâkin gideceğimiz gün yaklaştıkça, biz de heyecan artıyor,  bu işi kotarma  deneyimimiz başarıya ulaşacak mı diye düşünüp duruyorduk…
Eskişehir’de bir ay öncesinden başlayan tanıtım çalışmaları yoğunlaşmış, gideceğimiz gün yaklaşmıştı. Bestekârımız ile beraberindekilerin gidiş-dönüş tüm masrafları Eskişehir HEM tarafından karşılanıyordu… Çanakkale-Eskişehir biletlerimiz alındı, Eskişehir tüm kadro bizi bekliyor, ama ben de hep bir ENDİŞE  vardı ki; acaba Teoman Alpay olumsuz cevap vermeden yola çıkacak mıydık !?
İbrahim Engin’le beraber (o gün yola çıkacağız-ertesi günün gecesinde konserimiz var) Teoman Alpay’ın evine gittiğimizde gidiş saatini söyledik, hazırlanmalarını isteyince,  “biraz akşamdan kalan- gündüz de devam eden !?!” ruh hali içinde;
Teoman bey demesin mi ki, “ben gitmiyorum” !.. Bu sözü duyunca, birden üzerime kaynar su döküldü sandım…  İbrahim ağabeyle göz göze geldiğimizde ne yapacağız- ne demek istiyor dediğimizde, rahmetli Engin, sus işareti içinde ben hallederim dedi; Teoman Alpay’ın hassas noktasını bildiği için, tüm isteklerini halletti ve biz yola çıktık…!
Otobüste; Teoman Alpay’ın eşi Ruhsar hanım, ben, İbrahim Engin ve eşi olmak üzere yola çıktık. Teoman Alpay’ın, İbrahim Beyle ara ara atışmaları bizim heyecanlı gidişimizden-gözlemlerimizden kaçmadı.
 
Eskişehir’in soğuk- buz gibi havasında OTOGARA geldik; aman Allah’ım o ne karşılama, çiçeklerle tüm koro ekibi tarafından şef  Hüseyin Erbay, sanatçı Filiz Tram, HEM müdürü Orhan Güngör’ün merhaba-lı  jestleri bir başka nezaketti. Otellerimize yerleştik, bundan sonrasını  İbrahim Engin’le kalan Teoman Alpay’a bırakarak, onların  tartışmalarının gizemi bizi yarınki konsere taşıdı…
 
Konser, akşam Halk Eğitim Merkezi Konferans salonundaydı, salona girince, izleyici yoğunluğu bir tarafa, tüm salon TEOMAN Alpay armalıydı…
Sunum başladı, o kocaman bestekâr sahneye gelince, slov müzik eşliğinde salon adeta yıkılıyor, tezahürat dışarılara taşıyordu…
 
Rahmetli sanatçımız, UDUYLA bir taksimle giriş yaparak,  arkasından solo ve koroyla devam eden şarkıları, Teoman Alpay’ın ayrıca sola söylemleri, HARİKAYdı…
“Buruk Acı, Sevmekten Kim Usanır, Kadın, Samanyolu, Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar”  yeryüzündeki yalnızlara merhaba diyordu sanki..!
 
Eskişehir, sanatsal bir günle uykuya dalmış, bizler de yorgunluk kahvesiyle buluşmuş, bir işi başarmanın güzelliği içinde yorgunluğumuz, mutluluğa dönüşmüştü…
 
Ertesi gün dönüş başlamış, az konuşmayı seven Alpay, Bursa Otogarında verilen molada aşağıya inip de bizlere Kafkas Pastanesi’nden aldığı çikolatalar-şekerler, YALNIZLIKLAR bestecisinin, İbrahim Engin’le bana sessiz bir TEŞEKKÜR durumundaydı…
 
Şimdi anılarda kalan bu sanatçımız ile İbrahim Engin’i RAHMETLE-SAYGIYLA ve SEVGİYLE   anıyorum…
 
37 yıl geçmiş aradan;
 
“Nasıl Geçti Habersiz O Güzelim Yıllarım !..” anısıyla;  bu geceniz Teoman Alpay’ın şarkılarıyla dolsun…
 
 
26.07.2020  Dr. Hayrettin Parlakyıldız  Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com
 
 
 
 
,