AKLI SELİM OLANIN ÖNÜ AÇIKTIR BENCE…

Akıllı insanlar kaybetmez. Bir kere Allah buna müsaade etmez. Sen umut ederek yaşamaya devam et. İlk raundu onlar kazanmış olsalar da sonunda havaya kalkacak el seninki olacaktır.Üzülme! Her güçlüğün ardında kolaylıklar vardır. Bugün hayat seni dikenine sardıysa yarın mutlaka gülünü de koklatacaktır. Bugün kader canını biraz fazla acıttıysa yarın çok mutlu edecek sürprizler de yapacaktır. Sen yeter ki inancını koru. Çünkü her ne olursa olsun inananlar bir gün mutlaka kazanacaktır.Unutma yarınlar iyi insanlar içindir. Çünkü zaman Allah'ın temiz kullarına hediyesidir. Elbet kalbinin temizliği hak ettiğin mutluluğu sana getirecektir. Bu yüzden hiç takma kafana yaslan arkana bırak Allah'a yarın ola hayrola,İnsanın  Hayatındaki tek sınavı kendisidir. Ne pahasına olursa olsun birilerine sırf kendinizi hatırlatmak için yorulmayın. Biliyorum, sevmese de vazgeçemiyorsunuz ondan. Ama şunu da bilin ki, bir daha hiç kimsenin sizin gibi sevmeyeceğini bile bile vazgeçti sizden. Bakın her şey unutulur ama bu unutulmaz! İntikam alma konusuna gelince; gerçekten sevenin âhı tutar! Allah, herkesten daha yaratıcı. Ona bırakın. O gitti, bitti diye üzülüyorsunuz. Ama ya Allah onu hak etmediği kalpten çıkardıysa? Büyük imtihanlar güçlü insanlar yetiştirir. Her esen fırtınanın hayatınızı yerle bir edeceğini düşünmeyin. Bazı fırtınalar önünüzdeki engelleri yok etmek için kopar. Ne güzel yazmış kitabın yazarı sanırım benim yeni favori kitabım bu olacak. Ben beğendim . (YARIN OLA HAYROLA-NEBİ YILDIZ)
 
Aslında herbirimiz geçmişimizi sırtımızda ağır bir çantayı taşır gibi taşıyoruz.

Sanki birisi çıkmışta bize ‘Taşı bunu!’ demiş bizde söz dinleyen bir köle gibi  taşıyoruz ama bakınca neden taşıdığımızı bile bilmiyoruz.Çünkü bunu bize her kim dediyse bizde işin peşine düşüpte hiç sormamışız. Hiç sormadığımız o kadar çok soru var ki, cevabı bekleme salonunda hazır nazır bekleyen.Taşı babam taşı. Boyun ağrılarımız, sırt ağrılarımız, koşamayışımız hep ondan.Çocuklar ondan hafif belki. Kuş gibi onlar.
Hayat daha külçelerini tıkıştırmaya başlamamış sırtlarına.Geçen sırt çantamı boşaltırken düşündüm, neden onu da boşaltmıyoruz? Sırtımızdan indirelim çantayı. Teker teker bakalım neler var.Ta doğumumuzdan beri koyduklarımıza birer birer bakalım. Bizi mutlu eden haberlere de, terk edip gidenlere de, hala üzen cümlelere de...
Hepsine bakalım. Bu çantada yok yok. Bisiklet de var, karanlık koridor da.
Eriyen dondurma da, sıcacık bir çay da. Bize sarılan kol da var, bir daha sapmayacağımız yol da. Hepsi. Her şeyden bahsediyorum.Elimize alıp bakalım, sağını solunu çevirelim.
Altını üstüne getirelim. Neymiş bu, ağırlığı ne bunun, neresi batıyor sırtıma, nereden tutuluyor, ne kokuyor?Gözlerimi kocaman açıp da bakınca, ne görüyorum? Ne hissediyorum?Bazıları soğuk metal, bazıları keçe. Bazıları fosforlu sarı, bazıları gece.
Neyse artık, tek tek konuşalım onlarla.Bu anısı hafızada, ağırlığı sırtımızda olan şeye soralım: Sana hâlâ ihtiyacım var mı? Yolculuğumda bana gerek misin? Bana besin, bana su, bana ısı mısın?
Çantamda olmandan memnun muyum?
Yoksa seninle vedalaşma zamanımız gelmiş mi, ne dersin?
Çantamızın dibinde kayıp, karanlık ve dizlerimize ağırlık olanları gün yüzüne çıkarıp, hoşça kal demenin vakti mi acaba?
Neden taşıdığımızı bilmediğimiz onca laf, onca an, onca oda. Sahi gerekli mi hâlâ?
İnsan baharları beklemeden, hayatında bahar temizliği yapmalı böyle.
Oturup ta en başından hikayeyi yazdığımız halini okumak lazım. Üşenmeden. Üşenilecek en son şey bu.Bunlar bizi hayatta yavaşlatan ağırlıklar çünkü.
Hiç bırakamadığın bir çantan olduğunu düşün.
Hafif olsun istemez miydin? Hafifletmenin tek yolu temize çekmek. Yeniden yazmak.
Artık sana iyi gelmeyen bölümleri başka türlü yazarak.
Hepimiz kendi hayatımızın anlatıcılarıyız. Her şeyi bir daha anlatabiliriz. İşimize yaramayan şeyleri çantamızdan atabiliriz.
Çocukluğumuzun getirdikleri ve götürdükleri ve sonrasında ormanda olan her şey çantada.
O bizim hazinemiz ama aynı zamanda bizi yavaşlatıp durduran prangamız da.
En iyisi oturup içine bakmak. Gerekmeyeni atmak. Baktığımız her şeyin acısı azalıyor zaten.
Hayallerimize doğru, sırtımızda bu ağırlıkla koşamayız.
Hayale gitmeyeceksek de hayatı boşa harcamış oluruz.
Hayalimiz yoksa da, çantada arayıp bulmalıyız.
Belki çocukken bir defterin arasında kurumuştur. O da çıkar bu temizlikte.
Baharı beklemeye gerek yok, bize hep bahar.
Yeter ki, indirelim şu çantayı sırtımızdan ve korkmadan bakalım her şeye.
Hikayemizi dinleyelim lafını kesmeden.
Sonra yolları ayıralım yola devam etmek istemediklerimizle.
Diyelim ki, seni artık burada bırakmayı seçiyorum. Gidilecek yerlerim, tırmanılacak yokuşlarım, peşinden koşturduğum hayallerim var.
Hikayemin bir parçası olarak beni zenginleştirdin.
Zorlukların, mücadelelerin olmadığı bir hikaye ancak sıkıcı olurdu.
Şimdi artık yoluma sadece taşımayı istediğim şeylerle devam etme zamanı.
İnsan isterse sırtında taşır baharını. İnsan istedikten sonra çok baharlar gelir çok kışlar gider bence siz siz olun bırakın omuzlarınızda yük olan geçmişi ve önünüze bakın… Hayat yaşamaya değer.Sevgiyle Kalın…