Bir yerde güzel bir söz okudum ve şöyle demiş ünlü düşünür: Kusursuz bir güven arıyorsan mezara gir… Düşününce manası çok derin aslında…

Bir yerde güzel bir söz okudum ve şöyle demiş ünlü düşünür:
Kusursuz bir güven arıyorsan mezara gir… Düşününce manası çok derin aslında…
Sahi nedir ki bu güven denen duygu şöyle biraz anlatmaya çalışacağım….
 
Başka insanlara duyulacak olan güven duygusunun temelinde kendine güven yatar. Kendine güvenmeyen insan başkalarına güvenemez. Kendi güvenilir olmayan insan da başkalarına güvenemez. Halk arasında yaygın bir deyiş vardır "Babana bile güvenme…
 
Birisine inanmanın ne anlama geldiğini herkes kalbinin derinliklerinde hisseder. Güvenilen birinin ihanetinin nasıl bir hayal kırıklığı yaratacağını hepimiz biliriz. Ancak "güven"in tanımını yapmak çok kolay değildir. Güven kavramını tanımlamak istersek kavramın karmaşıklığı ortaya çıkmaya başlar. Güven duygusu kelimelere dökülmesi zor, elle tutulmaz, gözle görülmez soyut bir kavramdır. Ancak bu duygunun yokluğu ve varlığı kendisini hayatın her anında hissettirir.
Güven, açıklık ve dürüstlük, bir çalışma ortamında işbirliğinin ne ölçüde gerçekleşeceğini belirler. Güven duygusu, sağlıklı bir ekip çalışmasının bile  temelini oluşturur
 Neden birine güveniriz de, bir başkasına güvenmeyiz? Güvendiğimiz bir insana karşı davranışımızla, güvenmediğimiz bir insana olan davranışımız neden farklılık gösterir.
Güven duygusunun yokluğu çalışma ortamında ilişkileri, verimliliği ve herkesin sağlığını bir kanser tümörü gibi kemirir.

Güven ortamını oluşturacak insanları bir "tohum" gibi, güven ortamının oluşacağı kurum kültürünü de bir "toprak" gibi düşünmek gerekir. Güven duygusunun yaşanabilmesi hem bireysel özelliklere, hem de şirketteki ilişkilerin kalitesine bağlıdır.Güven duygusunu yeterince açıklıkta tanımlayamasak da insan ilişkilerinin temelini bu duygu oluşturur. Güven duygusunun olmadığı hiç bir ilişki yürümez. Güven duygusu olmaksızın ne sipariş verilebilir, ne hizmet anlaşması yapılabilir, ne dostluk kurulabilir, ne de kadın erkek beraberliği sürdürülebilir.Güven duygusunun varlığı ile dostlukları, evlilik ilişkilerini, ortaklıkları ve iş anlaşmalarını başlatmak mümkün olur. Kısacası güven duygusu iş hayatında, sosyal hayatta ve özel hayattaki her türlü ilişkinin temelindeki harçtır.

Ve Bu Güven üç temele dayanırmış aslında:
Kendine güven duymak,
Güvenilir olmak,
Başkalarına güven duymak.

Kendine Güven Duymak
İnsanın kendisine güven duyması, kendini ve sınırlarını kabul etmesi ile başlar ve kendi iç sesine kulak vermesiyle şekillenir. İnsanın temel ahlaki değerlerini ve bu konudaki kararlılığını içine alır. örneğin, kişi yanlış olduğuna inandığı bir şeyi "başkaları yapıyor" diye yapmaz.

Kişi kendi niyetini ve gayretini, doğru olduğuna inandığı değerler üzerine oturtursa, çıkarının zarar gördüğü veya korktuğu durumlarda bu değerlerden kolayca ödün vermezse, kendi gözünde değer kazanır.

Kendine güven, güvenilir olmak ve başkalarına güvenmenin temelini oluşturur. Türk kültüründeki "Kişiyi nasıl bilirsin? Kendim gibi" sözü bunun en güzel örneğidir.

Güvenilir Olmak
Güven duygusu söz konusu olduğu zaman ilk aklımıza gelen başkalarına güvenmektir.  
Bir ilişkide kendinizi karşınızdakinin yerine koyun ve onun sizi güvenilir bulup bulmayacağını düşünün. Bu soruya cevap verebilmek için, güvenilir bulduğunuz başka insanların özelliklerini hatırınıza getirin. Bir insanı güvenilir bulmak için çoğunlukla şunlara ihtiyaç vardır.
Sözünü tutmak,
Bütünlük sergilemek (özü sözü bir olmak),
Bir görevi yapacak yetkinlik ve beceriye sahip olmak,
Dürüst olmak,
Sorumluluk sahibi olmak.
Bunların dışında bir insana güvenebilmek için o insanın sizin beklentilerinizi karşılamış olması gerekir. Bunun için de beklentilerin açıkça ortaya konması büyük önem taşır. Açıklığın temelinde bu vardır.

Başkalarına Güven Duymak
Başkalarına güvenmek, geçmiş yaşantılarımız ve "durumun" karşılıklı etkileşiminin sonucudur. Başkalarına güven, şu faktörlere bağlıdır.

a. Beklentiler: Güven genel olarak beklentilerin karşılanması olarak tanımlandığına göre, insanlar kendi beklentilerini karşılayacaklarını inandıkları kişilere güvenirler.
b. Kişisel özellikler: Güvenimizi hakeden insanların belirli özelliklere sahip olmasını isteriz. Bu özellikler bazen sadece bizim bildiğimiz özellikler olabilir. Kadın erkek ilişkisindeki güven çoğunlukla bu temele dayanır.
c. Dünya görüşü: İnsanların başka insanlara güven derecesi büyük çoğunlukla dünyayı barışa dönük veya savaşa dönük bir ortam olarak algılamalarına bağlıdır. Bu algı büyük çoğunlukla hayatın ilk yıllarında şekillenir. Birbirini destekleyici aile ilişkilerine sahip olan insanlar büyük çoğunlukla dünyayı dostluk ilişkilerinin kurulabileceği barışçıl bir ortam olarak görürler. Aksi takdirde ise dünya, güvensiz ve çevrelerindeki aldatmaya hazır insanların bulunduğu bir ortam olarak algılanır.
d. Risk:Güven ve risk birbirine bağlı iki kavramdır. Sonuç insanlara ne kadar zarar verecek ise "güven duymak" o kadar zorlaşır. Sonuç hiç bir risk içermiyorsa "güven duymak konu olmaz." İnsanlar risk sonucu uğrayacağı zararı azaltmak için çok kere daha az güven duygusu gösterirler.
e. çıkarlar: çıkarlar ortak oldukça güven kolaylaşır. çıkarlar farklılaştıkça güvensizlik artar.
 
 
Güven, büyük sorunlarla yüzleşmeleri gerektiği zamanlarda bile çiftleri bir arada tutan yapıştırıcı gibidir. O olmadan çiftler kriz zamanlarında ayrılmaya daha meyilli olurlar; samimi olmayı beceremez ve birbirlerinden şüphe duyarlar. Peki bunca ihtiyaç duyulan güveni oluşturmanın yolları nelerdir?

Dürüst olun
Onun için bir sürpriz yapmayı planlamadığınız sürece, partnerinize asla yalan söylememelisiniz. Küçük bile olsalar. Daha önce hiç söylememiş olsanız bile, yalanınız ortaya çıktığı anda karşınızdaki insan başka ne yalanlar söylemiş olduğunuzu düşünmeye başlayacaktır.
 
Güvenilir olun
Büyük de olsalar küçük de olsalar, verdiğiniz sözleri mutlaka tutun. Saat sekizde yemek için buluşacaksanız, orada olun. Eve gelirken süt alacağınıza söz verdiyseniz, unutmayın alın. Elbette sadakat gibi daha önemli konularda da!

Sınırlar koyun
Kıskançlık, bir ilişkide oturulup konuşularak sınırlar kararlaştırılmadıkça her an sahneye çıkıp kendinden beklenileni yapabilir. İş arkadaşlarınızla fazla samimi olmanız ya da eski sevgiliniz ile hala görüşüp, dışarı çıkmanız sevdiğiniz insanı rahatsız ediyorsa, yapmamalısınız. Önceliğiniz hayatınızdaki insan ve onun hisleri olmalıdır.
 
Ona güvenin
Partneriniz size aksi yönde gerçek bir sebep vermedikçe, ona güvenmemeniz için hiçbir sebep olamaz. Ona güvenin. Elinizde ciddi bir kanıt olmadıkça karşınızdaki insanı aldatma ya da yalan söylemekle suçlamayın. Kanıt olmadan sadece güvensizlik havası yaratırsınız. Üstelik karşınızdaki insanın da sizin dürüstlüğünüzden şüphe duymasını sağlar. Birbirinize söylediklerinize inanmak zorundasınız.

Adil olun
Eski sevgililerinizin hatalarının acısını ondan çıkarmaya çalışmayın. Eğer daha önce sadakatsiz ve dürüst olmayan birisi ile birlikte olduysanız, yine aynı şeyleri yaşayacağınız korkusu ile yeni ilişkinizi mahvetmeyin. Karşınızdaki yeni bir insan ve ona yeni bir şans tanınmasını hak ediyor. Sadece kendi davranışları sebebi ile yargılanabilir.
 
Kendinize güvenin
Karşınızdaki insanı siz seçtiniz, kalbiniz seçti. İçgüdüleriniz onun aşkınıza layık olduğunu söyledi. Eğer kendinize güvenirseniz, doğru seçimi yaptığınızı bilirsiniz. Ve bu güven inşa etmek için güçlü bir temel oluşturur.
Bütün hayatınız boyunca kendinize şöyle bir soruyla yaklaşın bence aynada göründüğüm kadar güvenilir birimiyim işte bu sorunu cevabını bulduğunuz zaman karşınızdaki ilişkileriniz de sorunsuz devam edecektir. Sevgiyle Kalın…