Zamanın nelere gebe olacağı bilinmiyor, artık…

Zamanın nelere gebe olacağı bilinmiyor, artık… Bilseniz ne olur, bilginiz olur, bilgi yeterli mi, bilgiyi kullanamadıkça…? Hadi kullandınız, kullanırken yol-yordam (yöntem) bilmedikçe; yol gösterenlerin çok, ama yol gösterenlerde İZ’AN olmayınca, “tarih tekerrür (tekrarlanma)” ediyor ilm-i siyaset, cism-i siyasete dönüyor…
KGB ajanlığından, devlet başkanlığına gelen zat, ülkesini düzlüğe çıkartırken, başka ülkelerin İLKESİNİ unutuyor mu, dersiniz?.. Dünya ülkelerine baktığımızda ki yöneticiler davranış olarak birbirine benziyor, neden? Hepsi aynı okul mezunları mı desem, ortada okul yok, mezunları çok…?!
İz’anla basiret kelimesi biraraya gelince, doğruluk ortaya çıkar; çünkü, birinde “anlama” diğerinde “gerçekleri görme” var, sıkıntılar da buradan başlıyor… Buna burada bir uydurma kelime yaparak, “basirizan” da diyebilirsiniz… Biz eğitimciler, bu anlayışı etkin kılabildik mi desem, “evet” diyecek kadar cesaretli olmadığımı biliyorum…
Günümüz acılı-sancılı, günümüz kaygılı; bu ortamda “dedi-kodular”, “dediki-demişler”,gayıptan biliciler, önseziciler” çoğalır,durur…
Sosyal medya” bilgi kirliğini çoğaltarak, güç zayıflatır ki, bu da devlet için, millet için elzem olan “birlik-beraberlik” ruhunu zedeler, şehitler çoğalır, şahitler gününü gün eder, kaymak yemeler, üzerine bal dökmeler; “balparmakçılar-kaymakçılar” keyfederken, “çökeleğe talim edenler” vatan-millet sevdasında ilkokulda sabahları söylediği AND’la büyüdüğü için;
BİZ, 7 yaşında yağmurun altında, soğuktan titreyerek,”varlığım, Türk varlığına armağan olsun !..” derken şaka yapmıyorduk, diye sosyal medyadan 2013’te göreve başladığında, paylaşımda bulunur ÇORLULU şehit, piyade uzman Onbaşı Birhan ER !?..

Şimdi de ŞEHİT-ŞAHİT ikilisine bakalım :
Şehit olmak, güzel ve özeldir.
ŞAHİT olmak da özeldir, ama güzel değildir...
Şehit olmak, şehit düşmek zordur, yürek ister...
ŞAHİT olmak, yer ve zaman ister...
Şehitlerin, şahitlerde hakkı vardır,
ŞAHİTLERİN, şehitlere HAK borcu vardır...
Şehitlerin hakkı topraktan gelir,
ŞAHİTLERIN hak helalliği, o toprakta yaşamaktan gelir...
Şehitler ölmezse, şahitler gülemez.
ŞAHİTLER şehidine sahip çıkmazsa,
Şehit de şahidine toprak bırakmaz...
Şehidin kanı toprağa akar, şahidin alınteri
toprağa bakar.
ŞAHİDİN dilinde “vatan-millet-sakarya”, sonra kaymaklı BAL,
Şehidin karısı dul, çocukları yetim, bayrağı AL…
İdlib’teki ŞEHİTLERİMİZ acımızdır; onlara ALLAH'TAN rahmet, tüm ülkemize-milletimize BAŞ SAĞLIĞI diliyorum, BİRLİK ve BERABERLİK kimliğimizdir...
Girne’den SEVGİLERLE !..

01.03.2020
Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com