Bir konferansta,  “Çanakkalelilerin Troya'ya ödeyecek borcu çoktur.” İfadesini, önemsenmesi gereken bir isim kullanıyordu. Yıllarını, Troya’ ya vermiş bir isim. Prof. Dr. Aslan..

Bir konferansta,  “Çanakkalelilerin Troya'ya ödeyecek borcu çoktur.” İfadesini, önemsenmesi gereken bir isim kullanıyordu. Yıllarını, Troya’ ya vermiş bir isim. Prof. Dr. Aslan..
Dahası; “Troya Kudüs'ten sonra en çok araştırılan yerdir.
Siz rehberlere de bu anlamda çok iş düşüyor" ifadeleri ile konferansın katlımcılarına çarpıcı bir vurguda bulunuyordu.
Denilenler çoktu. En çok dikkatimi çeken ise, Troya Müzesi’nin kurulması fikrini kamuoyuna ilk getiren bir isimden söz edilmesi oldu.
Merhum Cumhurbaşkanlarımızdan, Türkiye’nin ‘baba’ sı Demirel’den..
Haberciyiz ya, haber diliyle paylaşıyorum kimi zaman aktarmak istediklerimi. O nedenle, bira da habersi devam edeyim.
Yani, tam da şöyle; “Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Çanakkale Bölgesel Turist Rehberli Odasının daveti ile Çanak Otel'de gerçekleştirdiği bir konferans ile Homeros'tan Günümüze Troya'yı anlattı.”
Bahsettiğim olayın nerede başlayıp, sürdüğü özetle bu yani.
Ve şöyle deva edeyim anlatmaya, müsadenizle; “ÇARO Yönetim Kurulu ve çok sayıda rehberin katıldığı konferansta geçmişten günümüze Troya masaya yatırıldı.”
Troya, dünyanın bildiği bir yerleşim merkezi malum.  Peki ya, biz ne kadar bilgiliyiz Troya hakkında. Hep sorarım bu soruyu kendi kendime. Atını biliriz, yaşanmış sevdayı ve çıkan savaşı. Kimdir onlar deseler, yani savaş çıkaran aşıklar, hiç alakasız şekilde,  belki de sadece Hektor’u aklımıza getiririz.O’nun adını söyleyiveririz.  
İlyada ve Odessa destanlarında geçen ve Troya'yı çevreleyen lokasyonlardan fotoğraflar ile örnekler veren Prof. Dr. Aslan, çok sayıda yabancı yapımcının Troya Belgeseli hazırlama sürecinde olduğunu ifade ettiği bu etkinlikte, çarpıcı özleri edendi vesselam.
Misal; Troya Kazılarının tarihsel sürecini de aktarıyordu konuşmasında. Yani özetle, Prof. Dr. Aslan, 1863 yılında Frank Calvert ile başlayarak, Heinrich Schliemann,  Wilhelm Dörpfeld, Carl W. Blegen, Manfred Osman Korfmann süreçlerini anlatıyordu. Özet diyorum da, uzun uzun..
 Schliemann'ın kazılar sırasında ilk kez fotoğraflama yaptığını da sözlerine ekleyordu , akıcı konuşmasında.
Ve şöyle diyordu Prof. Dr. Aslan, "Arkeolojik buluntuları ile İlyada'yı ispatlamaya çalışırdı. Öte yandan, Osmanlı Devleti Troya'yı fark etmiş bir devletti.
1871 fermanında eğer Troya' ya ait duvarlar çıkarsa bunlar halka sergilensin ibareleri vardı.
Siyasi ve ekonomik krizler nedeni ile Osmanlının yaralı olduğu bir döneme denk gelmişti.” Diyordu özetle.
Tüm kazılarda amacın Troya Savaşını ispat etmek olduğunu sözlerine ekleyip, şöyle devam ediyordu Aslan;
"Troya ile ilgili tartışmalar her dönemde devam etmiştir. Troya'da bir yere dokunduğunuzda kılcal damarlara kadar inersiniz.
Dünyanın en çok bilinen arkeolojik planı Troya planıdır" Carl Blegen kazılarına iznin Mustafa Kemal Atatürk tarafından verildiğini söylüyordu birde.
Buraya bence de dikkat. Çünkü şöyle idi Aslan’ ın sözleri;
"1932 yılında bu izin verilmiştir. Atatürk'ü Çanakkale Savaşları sırasında Alman Subaylar ile Troya sohbetleri yaptığı da bilinmektedir"
Müze fikrinin Korfmanm tarafından ortaya atıldığını söyleyip, asıl kamuoyunun gündemine getirenin ismini açıklıyordu ardından. Vefa tam da bu olsa gerek. Çünkü dile gelen isim, rahmetlik ‘baba’ydı. Efsane siyasetçi, Devlet adamı Süleyman Demirel.
Prof. Dr. Aslan, "Türkiye'de ilk milli park planı Troya'ya aittir ve  dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından onaylanmıştır.
Demirel, o dönemde İbrahim Bodur ile yaptığı bir görüşmede  ‘İbrahim bu müze olacak' demiştir" ifadeleri ile anılara da yer veriyordu geçmişte..
Dahası da vardı dediklerinin.  Son beş yılda yapılanlar mesela. Bu konuda, son buluntuları fotoğraflar ile anlatıyordu.
Prof. Dr. Aslan. "Çanakkalelilerin Troya'ya ödeyecek borcu çoktur.
Troya Kudüs'ten sonra en çok araştırılan yerdir.
Siz rehberlere de bu anlamda çok iş düşüyor" vurgusuyla, bence en önemli çıkışa imzasını atıyordu.
Kısacası, borcumuz çok.. Nasıl ödenir, bilemedim.. Benden bu günlük bu kadar. Haydin hoşça kalın..