Birinci dünya savaşına  İttifak devletlerinin yanında savaşa giren Osmanlı Devletinin kazandığı tek cephe olan Çanakkale’de, 18 Mart günü denizde ağır bir yenilgi alan düşman gemileri boğazı geçemeyince, karaya asker çıkartma kararı aldı. Düşman grupların ilk karaya çıkartma yaptığı 24 Nisan’da   her yıl olduğu gibi bu sene de Kara Savaşları'nın 107. Yılı Anma programı gerçekleştirildi.
 Çanakkale Kara Savaşları'nın 107'nci yılı dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve yabancı ülke temsilcilerinin katılımıyla Şehitler Abidesi'nde anma töreni düzenlendi. Bir Milletin yaniden diriliş yaşadığı, bir destanın başlangıcı olan Kara Savaşlarının 107. Yıldönümü törenlerine  Bakan Ersoy'un yanı sıra Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, 1’nci Ordu Komutanı Korgeneral Kemal Yeni, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit, Çanakkale Belediye Başkan Vekili Süleyman Canpolat, AK Parti Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu, AK Parti Eskişehir Milletvekili Harun Karacan, AK Parti Aksaray Milletvekili ve TBMM Yeni Zelanda Dostluk Grubu Başkanı Cengiz Aydoğdu, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, Avustralya Büyükelçisi Miles Armitage, Avustralya Çanakkale Konsolosu Lucas Robson, Birleşik Krallık Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott, Yeni Zelanda Gazi İşleri Bakanı Hon. Meka Whaitiri, Yeni Zelanda Büyükelçisi Zoe Coulson-Sinclair, Fransa Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Mathilde Grammont katıldı.
Tören Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un Türkiye Cumhuriyeti adına Anıta çelenk sunmasıyla başladı. Ardından bir konuşama yapan Bakan Nuri Ersoy  "Dil, din, renk, kültür ayırmaksızın insan paydasında buluşan, birbirini tanıyan, anlayan ve hoşgörü içinde birlikte yaşayan bir dünyayı kurmak zorundayız. Aksi takdirde ne olacağını görmek isteyenler dünyanın geldiği duruma baksın ve lütfen çok geç olmadan ayağa kalksın. Çanakkale, tek vücut olmuş Türk milletinin birlikte atan kalbi, beraber yürüdüğü yol, her şeyini feda etmeye hazır olarak kenetlendiği inanmışlıktır. İnsanın hayatına yön veren, neden yaşadığına dair farkındalığıdır. Bu farkındalığı edinenler seçimlerinde tereddüt etmez, pişmanlığa düşmez. Burada vatanını savunanlar ne için yaşadıklarını, hayatın nelerle anlam kazandığını ve neler kaybedildiğinde bu anlamın da yitip gittiğini çok iyi biliyorlardı. Ondan dolayı Osmanlı coğrafyasının dört bir yanından gelip omuz omuza verenlerin ve geri dönmeyi düşünmeyenlerin zaferidir Çanakkale."
İslam Dünyasını Sizin Düşmanınız Diyorlar
Konuşmasında Avusturalyalı vatandaşlara da seslenen Kültür ve Turizm Bakanı MEHMET Nuri Ersoy "Avustralya'dan, Yeni Zelanda'dan başlayarak Mısır'a kadar adım attıkları her yerde Anzak askerlerine hep şunlar söyleniyordu: 'Türkler kötü, acımasız ve zalimler. Değerlerinizin, inançlarınızın düşmanı ve uygar dünya için tehlikeliler.' Kulaklarınıza tanıdık geliyor değil mi? Özellikle burada Mehmetçik'le yan yana yatan yabancı askerlerin akrabalarına sesleniyorum. Televizyonunuzu açtığınızda, haberleri, tartışma programlarını, milyonlarca dolarlık filmleri ve dizileri izlerken kulağınıza benzer cümleler takılıyor değil mi? Birileri sizler için düşman profili çizmeye devam ediyor. O zamanlar Türkler'di, şimdi çerçeveyi daha da genişlettiler. 2 milyara yaklaşan nüfusuyla İslam dünyasının sizin düşmanınız olduğunu söylüyorlar. Atalarınız gerçekleri, binlerce kilometre aşıp Türklerle yüz yüze geldiğinde ve maalesef savaşın yıkımı içinde görebildiler. Onlara söylenenlerin aksine Türkler, düşmanın yarasını saracak derecede merhamet ve hoşgörü sahibiydi. Savaş alanında bile eğer seçeneği varsa öldürmek yerine yaşatmayı seçiyordu."
Mezarlıkların Her Birisini Kalbinizde Taşıyın
Konuşmasında Avustralyalı bir askerin sözlerine yer veren Ersoy, şu ifadeleri kullandı "Şöyle anlatıyor Avustralyalı Çavuş Collyer: 'Bir keresinde 12 yaralı askerimiz, cephede Türk Kızılay ekibi tarafından bulunur. Esir alınmazlar. Yaraları sarılır ve kendilerine, 'Sizinkiler gelip sizi alır' denilip bırakılırlar. Bir başka sefer bir Türk askeri, yaralı ve yürüyemeyen bir askerimizi bulur. Yaralarını temizleyip sarar. Onu kuytu bir yere yerleştirir. Arkadaşları tarafından bulunması gecikebilir endişesiyle de yanına bisküvi ve su bırakır.' Sayısız askerin ve komutanın anılarından, mektuplarından, günlüklerinden bu örnekleri çoğaltabilirim. Peki sonuç nedir diye sorarsanız, savaşa gelirken 'Ağza alınmaya değmez Türk' ifadesiyle tanımladıkları insanları 'Düşmanımız, dost Türk' gibi durum ve duygudaki tezatı, değişimi anlatan bir söylemle anmaya başlamışlardır ve bu sözün içi gerçekten de doludur . Bu mezarlara iyi bakın. İşte onların gerçekliği karşınızda duruyor. Buna sahip çıkın. Buraya gelmek yetmez. Çanakkale'nin duygusunu ve bilgisini özümseyin ve yanınızda götürün. Bu mezarlıkların her birini aklınızda ve kalbinizde taşıyın. Ne zaman birileri sizi nefretle, öfkeyle, ayrımcılık ve ötekileştirme duygularıyla doldurmaya çalışırsa o yalanları alın, bu mezarlara gömün ve size gerçeği miras bırakan atalarınızın hatırasını onurlandırın. Hemen her yıl dönümünde dile getirilen, Anafartalar kahramanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Anzak askerlerinin annelerine yazdığı mektuptaki ifadeleri de unutmayın. O ifadelerin sıradanlaşmasına izin vermeyin. O mektubun, bir iyi niyet ve nezaket göstergesi olmasının ötesindeki anlamının farkında olun. O sözler Mehmetçik ve Anzaklar gibi savaşı cephede yaşayıp, kaybedilen canların acısını kalbinde hissedenler ile savaşlardan, kutuplaşmalardan, ölümlerden beslenenler arasındaki ruh ve karakter farkıdır: Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar, burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Hatıranız Sahipsiz Değildir, Rahat Uyuyunuz
Savaşların cephelerde başlayıp yüreklerde devam ettiğini anlatan Ersoy, "Dünya bugün bu gerçeğin pençesinde, ayrışmanın, ötekileştirmenin sebep olduğu insan dramlarıyla sarsılmaktadır.  Yarattıkları ve besledikleri bu anlayışla sebep oldukları yıkım ve gözyaşının kendilerine ulaşmayacağını sananlar, bilin ki ne olup bittiğini bile anlayamadan tutuşturduğunuz ateşin içine düşeceksiniz. Kimse bu gerçeği göremeyecek kadar cahil ve tarihten bihaber olamaz. Sadece umursamıyorlar ama biz umursuyoruz. Dil, din, renk, kültür ayırmaksızın insan paydasında buluşan, birbirini tanıyan, anlayan ve hoşgörü içinde birlikte yaşayan bir dünyayı kurmak zorundayız. Aksi takdirde ne olacağını görmek isteyenler dünyanın geldiği duruma baksın ve lütfen çok geç olmadan ayağa kalksın. Umuda, ilhama, harekete geçecek iradeyi kendinde bulmaya ihtiyaç duyan herkesi Çanakkale'ye davet ediyorum. Burada son nefeslerini veren insanların mirasında aradığınız her şeyi bulacaksınız. 1915'te dünyanın farklı ülkelerinden gelerek Çanakkale'de savaşan babalar, oğullar, eşler. Dün sizler savaşta Mehmetçik ile karşı karşıyaydınız. Bugün ise insanlığa barışın kıymetini, hoşgörünün değerini, herkesin insan olma paydasında buluşabileceği gerçeğini anlatırken Mehmetçikle yan yanasınız. Hatıranız sahipsiz değildir, rahat uyuyunuz." diye konuştu.
Yok Oluş Sürecinden, Bir Var Oluş Destanı Çıkardık
 
Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ise, şöyle konuştu "Sözlerimin başında, Çanakkale’yi geçilmez yapan, başta Çanakkale’nin muzaffer komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere kahraman şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Bize bu müstesna toprakları vatan yapanların aziz ruhları şâd olsun. Ve yine 107 yıl önce bu topraklara ülkeleri için gelen ve hayatlarını kaybederek, şimdi bu toprakların evlatları olan ve bu topraklarda kahraman Mehmetçiklerimizle koyun koyuna yatan itilaf devletleri askerlerini de saygıyla anıyorum. Türk milleti olarak, 107 yıl önce bu topraklarda bir ölüm ve kalım mücadelesi verdik. Haksızca saldırılara karşı, vatanımızı ve istiklâlimizi korumak için büyük fedakârlıklar gösterdik. Güçlü ama haksız olanlara karşı haklı ve onurlu bir mücadele verdik. Bir yok oluş sürecinden, bir varoluş destanı çıkardık. Tabiri caizse Çanakkale’de küllerimizden yeniden doğduk. Biz Türk Milletinin tüm evlatlarının Tarihi Alan’ı ziyaret etmelerini Çanakkale Ruhunu hissetmelerini arzu ediyoruz. Ayrıca bütün yabancı misafirlerimizi burada daha fazla ve daha kalabalık olarak ağırlamaktan büyük memnuniyet duyacağız" dedi.
Kur'an-ı Kerim Tilaveti'nin ardından dua yapıldı. Türk ve yabancı askerler, gaziler ve izcilerin katıldığı geçit töreninin ardından Şehitler Abidesi yanındaki şehit mezarlarına karanfil bırakıldı. Şehitler Abidesi'ndeki tören, SOLOTÜRK gösterisiyle sona erdi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, anma törenleri öncesinde Süngübayırı Şehitliği'ni ziyaret etti. Dua eden Ersoy, şehitlik hakkında bilgi aldı. Daha sonra 57. Piyade Alayı Şehitliği'ne geçen Bakan Ersoy, burada da dua ederek mezarlara karanfil bıraktı. Ersoy, daha sonra Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı tarafından Restorasyon, Çevre Düzenleme ve Teşhir-Tanzim Projesi'ne devam edilen Seddülbahir Kalesi'ni gezdi. Kalede incelemelerde bulunan Ersoy'a çalışmalar hakkında bilgi verildi.
 
Şerife Erdem – Burcu Erdal