Çanakkale Gönül Dostları Derneği Yönetim Kurulu, Kudüs konulu yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi “Tüm İslam alemi olarak mübarek Ramazan bayramımızı kutladığımız şu günleri; gerek salgın hastalık şartları ve gerekse de işgalci İsrail’in, Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya yıllardır yaptığı işgal, baskı, zulüm ve bu bağlamda Filistin halkına uyguladığı soykırımlar sebebiyle maalesef layık olduğu huşû ve coşku ile yaşayamamanın derin hüznü içindeyiz. Salgın hastalık inşallah gereken önlemlerin alınması ve uygulanması neticesinde ve Allah’ın izni ile elbet de kısa zamanda bitecektir. Lâkin bugün kuruluş yıldönümü olan 14 mayıs 1948 yılından beri sistematik bir şekilde bu kutsal topraklara ve halkına yaptığı işkence, zulüm ve şiddet ile; “kutsal kitabımız Kur’an-I Kerim’de lanetlenmiş kavim diye beyan edilmiş işgalci İsrail’in” bu zulmünün ne zaman biteceği/bitirileceği maalesef belirsizliğini korumaktadır. Tüm dünyayı gerek ekonomik gerekse bu ekonomik gücün verdiği siyasi güç ile yönettiği varsayılan bu lanetli kavmin işgal ve zulümlerinin bitirilebilmesi, dünyanın bu “virüsten” temizlenebilmesi için; tüm insanlığın ve özellikle de iki milyarlık nüfusuyla İslam aleminin bir olması, iri olması, diri olması; hep birlikte bu zulme “dur!” demesi gerekmektedir. Konuya ister sadece insani, ister dinî açıdan bakılırsa bakılsın aleni olan gerçek; azgın ve güçlü bir azınlığın, kalabalık ama mazlum bir çoğunluğa yaptığı vahşet, zulüm ve bunlara gözlerini, kulaklarını, yüreklerini kapatmış bir “batı dünyası” nın varlığıdır. “Ben olmayan, benden olmayan ötekidir, hatta insan bile değildir” habis düşüncesi ile yüzyıllardır süregelen, haksız ve gayri insanî, gayri ahlaki, tüm evrensel insan haklarına aykırı bu zulmün sona erdirilmesi için; yüce peygamberimiz hazreti Muhammed (s.a.v.)’in “ içinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona karşı kin ve nefret beslesin. bu ise imanın asgari gereğidir” hadis-i şerifi emri ile hareket etmemiz gerektiğinden; elimizden geleni yapmaktan çekinmemeliyiz. Kurtuluş savaşımızla, “batı”nın ve emperyalizmin tahakkümüne tüm gücü ve imanı ile “dur!” diyen Müslüman Türk milletinin, bu savaş ile dünyanın pek çok mazlum milletine örnek olduğu gibi, yine ve yeniden bu zulme dur denilmesi için yapılması gerekenlere öncü ve örnek olmamız, tarihi bir görevdir. Bütün dinî, etnik, ırkî ayrımları bir tarafa bırakarak, sadece insanî açıdan bu konuya bakmalı ve Hazreti İbrahim (a.s.)’ı yakacak ateşe ağzı ile su taşırken “tarafım belli olsun” diyebilen karınca misali olmalıyız. Önce insan, sonra da Müslüman olarak tarafımız bellidir. O da her zaman olduğu gibi mazlumun, zayıfın ve haklının yanıdır. Tüm bu duygu ve düşüncelerle; dünyamız üzerine kabus gibi çöken “israil sorunu” ve salgın hastalığın bir an önce bitmesi ve sağlıklı, huzurlu günlere kavuşmamız ümidiyle… Bayramımız bayram olsun.”