İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesinin ardından, Türkiye Cumhuriyeti tarihi için büyük önem taşıyan Montrö Boğazlar sözleşmesi de gündeme gelmişti. Kamuoyu konuyu tartışırken geçe yarısı 104 Generalin imzası ile yayınlanan bir bildiri bomba etkisi yarattı. Darbe imalı bildiriye tepkiler kısa sürede çığ gibi büyürken Çanakkale’de de Memur-Sen Çanakkale Şubesi 104 Amirale suç duyurusunda bulundu. 

İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesinin ardından, gündeme gelen Montrö Boğazlar Sözleşmesinin tartışıldığı şu günlerde 104 Amiralin imzası ile gece yarısı yayınlanan ve darbeyi çağrıştıran  bildiri için bir suç duyurusu da Çanakkale’den geldi. 4 Nisan Pazar günü gece yarısı 104 emekli amiral tarafından yayımlanan bildirinin ardından, Memur-Sen Çanakkale İl Temsilciliği adliye binası önünde basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamanın ardından emekli amiraller hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu. Memur-Sen Çanakkale İl Başkanı Suat Özen yaptığı basın açıklamasında “Kendisini millet iradesinin üzerinde gören bir grup emekli amiral vesayet dönemlerine özlem duyan bir açıklama yayınladılar. Millete muhtıra verilen dönemlerden kalmış köhne bir zihniyetin hazırladığı bu açıklamayla, Silahlı Kuvvetler dahil olmak üzere devletin kurumlarının milletin hizmetinde olmasından duyulan rahatsızlık açık edildi. Vesayet virüsünden kurtulamamış, ihanet zehrini damarlarından atamamış bir kısım mütekait askerin sözde beka endişesi kisvesiyle siyasete müdahale etme cüretleri; milletin gözünde ihanetin, akılsızlığın ve ahlaksızlığın göstergesidir. Hâlbuki ülkenin bekasını, milletin egemenliğini tehlikeye sokan şey 10 yılda bir yapılan darbelerdir. Bu darbelerle milletin kaynaklarının nasıl sömürüldüğü, ülkenin dış mihrakların operasyon sahası haline nasıl getirildiği milletin malumudur” dedi.

15 Temmuz Gecesi Darbecilere Karşı Yazılan Bir Manifestodur
Başkan Özen açıklamasının devamında, “Unutulmamalıdır ki 15 Temmuz gecesi darbeyi önleyen, darbecilere meydanları dar eden millet, Türkiye’nin tarihinden vesayetin izlerini, yarınından muhtıra ve darbe fikrini söküp atmıştır. Bütün darbe heveslileri, vesayet sevdalıları bilmelidir ki, 250 şehidimizin kanıyla 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı yazılan manifesto bu ülke için sadece bir milat değil, kanla imzalanmış bir ahittir. Bizler, darbenin kendisi bir yana imasına dahi tahammülümüzün olmadığını; şehitlere verdiğimiz ahdimizin arkasında, millet iradesinin yanında, darbelerin ve ihanetin karşısında durmaya devam edeceğimizi herkese ilan ediyoruz. Türkiye artık darbecilerden hesap sorulan bir ülkedir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 104 amiral eskisi ve açıklamaları hakkında soruşturma başlatmış olmasını yerinde buluyor, faillerle birlikte iştirakçileri ve azmettiricileri de ortaya çıkaracak bir hukuki sürecin işleyeceğine inanıyoruz. Biz de Memur-Sen ve katılımcı STK'lar olarak 81 ilde milletin iradesine karşı bir müdahale hevesi olarak gördüğümüz bu meşum açıklama ve o açıklamaya imza atanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz” diye konuştu. Yapılan açıklamanın ardından Başkan Suat Özen ve beraberindekiler, 104 emekli amirale suç duyurusunda bulundu.

İşte Yayınlanan O Bildiride Yer Alan Açıklama
Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır. Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz. Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir. Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir. Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız.
 
Şerife Erdem