Her geçen yıl artarak hissettiğimiz kuraklığı bu yıl fazlası ile hissettik.  Su zengini olmayan ülkemizde geçtiğimiz yıl göğün cimrileşmesi ile barajlarda yeterince su birikmedi, üstüne koronavirüs salgını yaşanınca evlerinde vakit geçiren vatandaşlar bol bol bahçe suladı, yetmiyormuş gibi tarımda aşırı su kullanılınca barajlar kırmızı alarm seviyesine indi.

Barajlardaki suyun azalması ile alternatif çarelere başvurulsa da su bulmak özellikle Çanakkale’de nafile oldu. Tek umut yağışların bir an önce başlaması olmuştu. Son birkaç haftadır etkili olan yağışlar su seviyesini yüzde 30’ların üstüne çıkarsa da ilk bahar olan Şubat, Mart ve Nisan aylarında da yeterli yağış olmazsa, kuraklık yine kapıya dayanacak. Türkiye’nin içinde bulunduğu kuraklık durumunu değerlendiren Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Klimatolog ve Meteorolog Profesör Doktor  Murat Türkeş, Kuraklığa karşı bir eylem planının hazır olduğunu anacak hem saha hem de paydaş açısından çok zayıf olduğunu belirtti. Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını, tam tersi olduğunu da hatırlatan Türkeş sinsice yaklaşan kuraklığın ciddiye alınması gerektiğini belirtti.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Klimatolog ve Meteorolog Profesör Doktor  Murat Türke,  ciddi kuraklığın yaşandığı 2019 ve 2020 yıllarını değerlendirdiği açıklamasında   “2019'da başlayan Ama son 10 yılda, özellikle klimatolojik olarak yağış düşmesi beklenen aylarda, kış aylarında son 10 yılda sıklıkla biz kuraklığı konuşur olduk. 2019'da başlayan son kuraklıkta, eskisini Ocak ayı başına kadar sürdürdü. Aslında kuraklık yavaş gelişen, tırnak içinde diğer afetlerden en büyük farkı yavaş gelişen, sinsice gelişen bir doğal afet olarak da tanımlanıyor. Yani geniş alandır uzun süreli yavaş gelişen bir doğal afettir kuraklık. Son yaşadığımız kuraklık 2019'da başladı, 2020 kışında da yeterli yağış alınamadı. Bahar aylarında yaz başında Türkiye yağış aldı, kuraklığı unuttu ve yeniden kuraklık yokmuş gibi davranıldı.   Covid-19 küresel salgını nedeniyle insanların evde olduğun hatta bu süreçte insanların bahçeli evlerinde, yazlıklarında, köylerinde daha fazla yaşamaya başladıklarını biliyoruz. Hem yaz kuraklığı hem su kullanımının söylediğim nedenlerle artması,  birde Aslında yavaş yavaş gelişen kuraklık üst üste gelince, sonbahar yağışlarını da yeterinde alamayınca biz yeniden biz de kış kuraklığı varmış dedik”  ifadelerini kullandı.
 Aralık Ayında Yeterli Yağış Alamadık
Aralık ayından bu yana hissedilen kuraklık için beklenen yağışlar bir türlü gerçekleşmeyince Ocak ayı kritik ay olarak bakılıyorduç Kısmen istenilen yağışlar alında da yetersiz olduğuna dikkat çeken Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Klimatolog ve Meteorolog Profesör Doktor  Murat Türkeş “Türkeş kuraklığın hissedilir derecede yaşandığı 2020 yılında Çanakkale’ deki barajlarında su seviyelerinin ciddi alarm verecek seviyelere düştüğünü hatırlatarak “Gerçekten de 2020 sonbahar da, kışın ilk ayı olan Aralık ayında Türkiye yeterli yağış alamadı. Türkiye'nin kuzeybatısında, batısında, İç Anadolu'nun büyük bölüm  uzun süreli ortalamalara göre kuraklığı yaşar oldu. Peki bu nasıl bir kuraklıktı?  Bir kere meteorolojik kuraklığın ötesine geçti, hem su kaynaklarında ciddi bir azalma oldu. Örneğin baraj gölü saygın bölgelerde özellikle Türkiye’ nin batısında, Marmara bölgesinde, İstanbul’ da, Çanakkale’de, İzmir’de ve hatta Ankara’ da, Karadenizin bazı bölgelerinde barajların yani kentlerde yaşayan insanlara içme ve kullanma suyu sağlayan barajların doluluk oranlarında çok düşüş oldu. Örneğin 9-10 Ocak’a kadar İstanbul'a  ham su sağlayan su kaynaklarının ortalama doluluk oranı %20’nin altına düştü. Çanakkale'de hem Atikhisar Barajı, hem Bayramiç Barajı  %20' lere kadar çekildi. Ayvacık barajında doluluk oranı yüzde 17' ye düştü. Ve böylece aslında Kış mevsiminde Biz kuraklığı yaşar olduk. Ocak ayında değişik bölgelerde farklı kuraklık etkileri var. Dolayısıyla kuraklığı hissetmek de her yerde aynı değil. Ama Türkiye Ocak ayı ile birlikte kısmen Aralık'ta doğusunda ve kuzeyinde etkili olan yüksek basıncın zayıflaması nedeniyle yeniden yağış aldı. Örneğin  İstanbul'da barajların ortalama doluluk oranı %30’un üzerine çıktı. Benzer şekilde Çanakkale'de barajların doluluk oranlarında artış oldu. Ama bu yağışlar son 2 yılda yaşadığımız kuraklığın etkisini tümü ile yitirdiği anlamına gelmiyor. Ocak ayı çok önemliydi gerçekten. geniş ölçekli Cephesel alçak basınç  sistemleri Türkiye'nin büyük bir bölümünde, Doğu Anadolu'nun doğusu dışında yağış bıraktı. Hala Doğu Anadolu'da yüksek basınç sistemleri var. Dolayısı ile orası yeterli yağışı alamadı” dedi.
 Şubat Mart Aylarında Yağışlar Sürmezse Kuraklık Bitmez
 Kritik aylar olan Şubat Mart ve Nisan aylarında beklenen yağışların devam etmesi gerektiğine de dikkat çeken Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Klimatolog ve Meteorolog Profesör Doktor  Murat Türkeş, yağışların devam etmediği taktirde Kuraklığın gitmeyeceğini belirtti.  Türkeş  “ Tutarlılığı çok yüksek olmamak ile birlikte Şubat ayında hem yağışlı hem de kurak günleri yaşayabileceğimiz, Mart ayında hem sıcak hem de kurak günleri yeniden etkili olabileceğine ilişkin Uluslararası merkezlerin mevsimlik tahminleri var. Umarım bu tahminler tutmaz. Özetle Ocak ayındaki bu yağışlar eğer Şubat ve Mart aylarında da Türkiye'nin büyük bölümünde etkili olursa ki yağışların önemli bir bölümü kış aylarında Türkiye’ nin bir çok yerine düşer o zaman kuraklığın etkisinin azaldığı kabul edilebilir. Bu kuraklık bize bir şeyi daha yeniden göstermiş oldu. Türkiye’ de kuraklık yönetim planları kağıt üstünde olmak ile birlikte, bir kuraklık yaşadığımızda hemen harekete geçirilemediğini bize gösterdi. Yani kuraklık yaşandı, bilim insanları benim gibi bilim insanları analizler yaptı, uyarılarda bulundu. Ama çok az kentsel ve kamu kuruluşu anında yanıt gelebildi. Çanakkale Belediyesi belediye encümeni kuraklık ile mücadele konusunda kutlanacak bir karar aldı. Çanakkale Belediyesi kuraklık önlemlerini hemen devreye soktu. Çok geç olmakla birlikte İstanbul’da ve Ankara’ da da çeşitli uyarılar yapıldı.” dedi.
Var Olan Kuraklık Eylem Planı Zayıf 
 Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Klimatolog ve Meteorolog Profesör Doktor  Murat Türkeş, olası bir kuraklık için hazır tutulan bir eylem planının olduğunu, bu eylem planının hayata geçirilmek açısından zayıf kalabileceğini dolayısı ile gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek “Türkiye'de Kağıt üzerinde ulusal kuraklık yönetimi planı var. Ancak bu yönetim planı paydaş katılımı zayıf bir yönetim planı. Yani araziden, suyu kullanan kuruluşlardan, köylüden, Çiftçiden Etkin katılımı olan bir kuraklık Yönetim planı değil. En önemlisi kuraklık yönetim var ama bir  kulaklık yaklaştığında erken uyarı yapabilecek ve erken uyarı ile birlikte önlemleri hayata geçirebilecek bir aktivitesi yok, bir eylemselliği yok. Dolayısı ile Türkiye'de kuraklık Eylem planlarını çok kuruluşlu çok paydaşlı olması da gerekiyor. Var olan kuraklık eylem planlarının hızla gözden geçirilmesi Gerekmektedir. Özellikle kuraklığın  analiz kısmı çok zayıf. Kuraklığın izlenmesi, kuraklığın büyüklüğünün, şiddetinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi ve buna göre de çeşitli önlem sınıflarının ilan edilmesi uygulanması gerekiyor. kağıt üzerinde kuraklık eylem planlarımız var, havza kuraklık eylem planlarımız var. Fakat bir kuraklık yaşadığımızda kısa sürede bu kuraklığa yanıt verebilecek bir eylemsenliği ve  bir gücü yok bu planların. Dolayısıyla kuraklık yaşandıktan sonra biz yeniden konuşuyoruz ama kuraklık geçtikten sonra hep söylediğimiz gibi Sanki bu ülkede bir daha hiç kuraklık olmayacak gibi önlemler bir kenara bırakılıyor. Bizim kuraklık yönetim planlarını, bütünleşik kuraklık kuraklık yönetim planlarına dönüştürmemiz gerekiyor. Özellikle kalabalık büyük kentlerin bütün su toplama havzaları için özel kuraklık yönetim planları, izleme, değerlendirme, belirlemeyi de içeren erken uyarı sistemlerini de içeren kuraklık Yönetim planı oluşturulması gerekiyor.” dedi.
Türkiye Su Zengini Değil Kuraklık Ciddiye Alınmalı
 Türkiye’nin bir çok bölgesinde  her yıl su açığının bulunduğuna dikkat çeken ve Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını belirten ve bu nedenle kuraklığın dikkate alınması gerektiğini de söyleyen  Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Klimatolog ve Meteorolog Profesör Doktor  Murat Türkeş  “ Türkiye su zengini bir ülke değil ama su zenginiymiş gibi yaşıyor? Türkiye’ de arazilerin yaklaşık %50’ si yani Güneydoğu, İç Anadolu, Doğu Anadolu bir bölümüne hatta Trakya’nın bir bölümü Ege’nin bir bölümü aslında yıllık su açığı yaşayan bölgeler. Yani yarı kurak ve yarı nemli ve nemli alanlar. Bu alanlar özellikle Türkiye'nin güney ve batı bölgeleri ki Akdeniz iklimi ile karakterize oluyor. Hem uzun sıcak ve kurak bir yaz mevsimine sahip. Hem mevsimsellik çok yüksek. Hem de yağış değişkenliği çok yüksel olan bölgeler. Özellikle Türkiye’nin batı yarısındaki büyük kentlerde mutlaka, kuraklığın, iklim değişikliği ile birlikte çok dikkate alınması gerekiyor. İklim değişikli bu var olan su kaynakları üzerindeki baskısını daha da arttıracak gibi gözüküyor. İklim değişikliği, kuraklık, çölleşme bir bütün halinde artık bundan sonraki yaşamımızda, bundan sonraki kuraklık yönetim sistemlerinde. Strateji planlarında, büyük şehir Belediyelerinde normal kent belediyelerinde ilgili kamu kuruluşlarında çok ciddiye alınmalı diye düşünüyorum” dedi.
 
Şerife Erdem