Doğal bitki örtüsü, endemik bitkileri  ile arıcılık için yılın 10 ayında müsait bir ortam olan Çanakkale’de son yıllarda bal üretimi artışa geçti. Özellikle Arıcılar Birliğinin büyük çabaları ile oluşturulan projeler, arıcılığa olan ilgiyi de arttırdı. Tescilli arılardan bir olan Gökçeada arısının da avantajını kullanarak bir de Arıburnu markası oluşturan Arıcılar birliği, üyelerinin yanı sıra İlde Arıcılık faaliyeti gösteren üreticilere verdiği destekle de örnek bir Sivil Toplum Kuruluşu oldu. Tamamı Çanakkale arılarından ve doğasından elde edilen bal ve diğer ürünlerin yer aldığı Arıburnu markasının piyasa değeri gittikçe artıyor.
 
 Çanakkale’de kurulan Arıcılar Birliğinin yaptığı çalışmalar ve gelinen nokta hakkında bilgiler veren Arıcılar Birliği Başkanı Cahit İleri, Yaptıkları projelerle Avrupa’yı tanıma fırsatlarını bulduklarını belirterek “Arının önemi bence tek cümleyle söyleyecek olursak; ‘Dünyanın anahtarı arının elinde.’ Ama biz insanlar olarak bunun farkında değiliz. Bunu hep söylüyorum yediğimiz ette, içtiğimiz sütte arının payı var. Bugün etin ve sütün arıyla ne alakası var derseniz, dolaylı yönden arının yaptıkları ete, süte yansıyor. Geri kalan bal, polen, arı sütü kendi ürünlerini bile saymıyorum. Arı her gittiği yere bereket, sağlık getiriyor ve zarar vermeyen başka bir hayvan olmasa gerek. Ben birliğin dördüncü başkanıyım. Üç yıl, üç tane başkan birliği kurdular, başlangıcı yaptılar. Daha sonra arkadaşlarımız birliğe gelmen gerekiyor dediler ve ben de geldim. O gün bugündür projelerimize devam ediyoruz. Dünden bugüne başlangıç noktamız sadece arıların bir araya gelmesiydi. Ama daha sonra projeler yürüttük. Üç tane Avrupa Birliği projesi içine girdik. Dünya ne yapıyor, biz ne yapıyoruz kıyaslama imkanımız oldu. Hep kendimizi sorguladık, hep kendimizde eksik aradık ve yapabildiğimiz kadar bu eksiklikleri gidermeye çalıştık. Şu anda 550’ye yakın üyemiz mevcut” dedi.  
 
15 Yıl Önce Kurduğumuz Arıburnu Markasının Piyasadaki Yeri Artıyor
 
Tarımda, sanayide, Turizmde bir çok markası ile ön plana çıkan Çanakkale’nin markalarına Arıcılar Birliği tarafından 15 yıl önce yeni bir marka eklendi ‘Aruburnu’  kurulduğu günden bu yana Çanakkale markası ile yükselişe geçen ve her geçen gün piyasa değeri katlanan Çanakkalenin bal markası ‘Arıburnu’ markasının hikayesine de değinen Arıcılar Birliği Başkanı Cahit İleri “Arkadaşlarla bir araya geldik, ne yapmamız gerekiyorsa acil oradan başlayalım dedik. Ama aciliyetimiz arıcının para kazanmasıydı çünkü arıcı para kazanırsa diğer faaliyetleri beraber götürebilecektik. Bu yüzden bir tesis kurmamız gerekiyordu, arıcının ürünlerini bu tesiste paketlememiz, satmamız gerekiyordu. Vatandaş da güvenilir bala ulaşmakta sıkıntı çekiyordu. Özellikle güvenilir bal konusunda insanlar tereddütleri vardı. Biz öncelikle bu meseleyi çözmemiz gerekir diye düşündük. Yaklaşık 15 yıl önce el değmeden üretim yapan bir paketleme tesisi kurduk ve üyelerimizin desteği ile devletimizin yüzde 50 desteği ile kurduk. O gün bugün tesisimiz Arıburnu markası ile çalışıyor. Piyasaya ürünlerimizi her yıl artarak devam ettiriyoruz. Bu bizim gururumuz, sonra diğer projeler geldi ama ilk projeyi böyle kurgulamıştık” dedi.
 
Balın Kalitesini Kovan Türü Değil  Yörenin Florası Belirliyor
 
Son zamanlarda balın kovanına göre sınıflandırılmasına da değinen Arıcılar Birliği Başkanı Cahit İleri, Balın Kalitesinin kovana göre şekillenmediğini, arının bulunduğu yörenin fuanasından aldığı  bal tozlarının önemli olduğunu belirterek  “Bize göre kara kovan arıcılık çileli arıcılık. Burada kalite isteniyorsa, balda güven isteniyorsa önemli olan mera ve arı. İster kara kovan olsun, ister modern kovan olsun, isterse bir ağaç kovuğu, isterse bir karton koli olsun; eğer o bölge güzelse, orada bitki florası ballı bitkiler bilhassa çoksa, arı getirdiği her tarafa o bereketi getiriyor. Ama kara kovan genellikle daha sağlıklı, kaliteli balların olduğu kovan gibi algılanıyor. Önemli olan kara kovanın ötesinde arının bal topladığı bitki örtüsü, mera, flora önemli. Kara kovanda arıcılığın çilesi var çünkü kara kovan açılır kapanır değil. Bir önüne bir de arkasına bakıyorsunuz, geri kalanına bakma şansınız yok. Modern kovanlarda açarak petek petek inceliyorsunuz, arının yavrularına mevcuduna bakıyorsunuz. Her türlü ayrıntıyı modern kovanda görebiliyorsunuz ve kalite konusunda da kara kovandan belki daha kaliteli balları modern kovanlarda yapma şansınız var” dedi.  
 
Çanakkale’deki Bal Üretimi Dünya Standartlarının Üstünde
 
Bal üretiminde bir çok bölgede aylara göre değişiklikler yaşanırken Çanakkale’de yılın on ayından da bal üretiminin olduğu ve bu bal sağımlarında rekoltenin  dünya standartları üstünde gerçekleştriğini belirten Cahit İleri “Çanakkale’de şu anda 82 bin civarında kovanımız var. Bunlar her geçen gün artıyor” diyen Başkan İleri, “Kovan başı üretiminde  biz Türkiye standardının biraz üzerindeyiz çünkü floramız bizi destekliyor. Biz yılın 10 ayında bal topluyoruz. Sağlıklı arı varsa bal toplama kışın Ocak-Şubat ayı hariç diğer aylarda bal toplanıyor. Dolayısıyla kovan başı üretim bizde yaklaşık 30 kilo civarında. Bu da mevcut Türkiye standardının üstünde. Hatta dünya ortalaması 21 kilo, biz dünya ortalamasının üzerinde olduğumuz bile söylenebilir” dedi.  
 
Arı Ürünleri Virüsle Mücadelede  Temel ve Bizi Ayakta Tutan Ürünler
 
Arının sadece balından değil, her şeyinden faydalanıldığını belirten Cahit İleri, özellikle virüs ile mücadelede bağışıklık sistemini güçlendirmek için arı ürünlerinin çok tercih edildiğini belirterek  “Arı dendiği zaman akla ilk bal geliyor ama arının baldan öte poleni, propolisi, arı sütü var. Hatta yeni yeni revaçta olan konu apiair dediğimiz arı havası var, bu da arı ürünü olarak literatüre geçmeye başladı. Arı birçok şeye faydalı,  insan sağlığı açısından son derece önemli. Gerçekte arı ürünleri bizim için değil kendisi için topluyor. Ama biz onun yaşam döngüsüne baktığımız zaman, topladığı ürünlerin ona yaradığı kadar bize de yaradığını keşfetmişiz. Dolayısıyla onun fazla ürünlerini biz de alıyor ve kullanıyoruz. Sağlık buluyoruz. Hele bugünlerde, virüsün dünyada çok konuşulduğu günlerde, virüsten kurtulmanın yolları hocaların da belirttikleri arı ürünleri. Vücudun direnç kazanması gerekiyor. Sağlıklı bir vücut virüse yenik düşmediği ve virüsü atlattığı söyleniyor. Bunun için bal, polen, arısütü ve propolis virüsle mücadelede çok temel ve bizi ayakta tutan ürünler. Bunların hocalarımız tarafından söylenmesi bizi de mutlu ediyor” diye belirtti.
 
 Önce Test Sonra Paket Yapıyoruz
 
Arıcılar Birliği Başkanı Cahit İleri Balların Paketleme aşamaları hakkında da bilgi vererek, tüketicinin sağlığı için ballar laboratuvarlarda test edildikten sonra paketlendiğini belirterek “Bizim ilk temel taşımız veyahut temel değerlerimiz Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği. Yani orada balda olması gerekenler var olmaması gerekenler var. Bizim standardımız o, ölçümüz o. Biz devlet tarafından o tebliğ ile tartılıyoruz. Ürünlerimiz o değerlere göre değerlendiriliyor. Biz başladığımız günden bugüne kadar, tüm ürünlerimizi laboratuvardan tahlil ediyoruz, tahlil ettikten sonra paketlemeye alıyoruz, bu bizim büyük farkımız bunu üreticiler olarak değil de tüketici adına yapıyoruz. Tüketiciler sağlıklı ürünler kullansın, şüpheye yer vermeyen ürünler kullansın diye. Bize ürün veren veyahut aldığımız kişiler bizim üyelerimiz. Bunlar mutlaka kaliteli ürünler üretiyorlar ama bir ikinci testten daha geçiriyoruz. Dolayısıyla bu test tüketiciyi özellikle meraktan kurtaran, sağlıklı ürünlere belgeli bir şekilde ulaşmasını sağlayan ikinci bir aşama. Bunu inatla, ısrarla maddi açıdan bize yük getirse de bunu bu şekilde yapıyoruz. Bu durum bize fark yaratıyor. Yani biz buna dikkat ediyoruz ama üyelerimiz bireysel olarak yöre ballarıyla ilgili derecelere girdiler. 6 ülkenin içinde birincilik alan arkadaşlarımız var. Çam balında ikincilik alan arkadaşlarımız var. Birlik olarak biz dereceye girmedik sadece yarışmaları yaptık. Üyelerimizi yarıştırdık. Polen, bal yarışmaları yaptık ve yarışmada dereceye giren arkadaşlarımıza ödüllerini verdik. Dolayısıyla Arı Yetiştiricileri Birliği bu sektörün lokomotifidir diyoruz. Biz ödül almaktan ziyade ödül vermeyi genellikle istişare edindik. İyi çalışan güzel çalışan, kaliteli bal üreten arkadaşlarımıza teşvik için ödüllerini biz veriyoruz” dedi.
 
Artık Herkes Bal Üretmek İstiyor
Cahit İleri, Çanakkale’de arıcılık alanında çok güzel projeleri hayata geçirdiklerini belirterek  “Her şeyden önce arıcılık yaptığımız alanlar çoğu ormanın içerisinde, kenarında. Çoğu arıcı ürünlerini ormandaki bitkilerden ballarını alıyorlar. Dolayısıyla orman bizim olmazsa olmazımız. Özellikle Orman Bölge Müdürümüzü, işletme müdürlerimizi ve ormanda görev yapan tüm teşkilat mensuplarını kutluyorum. Eskiden arıcılar ormana giremezdi. Arılar hayvan diye değerlendiriliyordu. Eski kaynaklarda hayvanlar ormana giremez şartı vardı. Dolayısıyla bizimde ormana girmemiz sıkıntı yaratıyor ama o gün bugündür, çağ değişti. Bu konuda yaklaşımlar değişti. Orman teşkilatı özellikle kapılarını açtı. Beraber ormanda üretim yapıyoruz.  Hatta biz diyoruz ki fahri bir ormancıyız. Biz ormanın içindeyiz ama ormana kim giriyor, kim çıkıyor ne amaçla girdiği çıktığı. Biz orman teşkilatının yetemediği, ulaşamadığı yerlerde kendimizi fahri ormancı gibi görüyoruz. Orman ortak değerlerimiz. Ormanları korumak gibi bir lüksümüz var. Orman teşkilatı bizim olmazsa olmazımız. Tarım teşkilatı her türlü birimleriyle, gıdasıyla, bitki korumasıyla, hayvan sağlığıyla tüm şube müdürlüklerimizi yakından ilgilendiriyor. Yani çok uyumlu, güzel çalışmalarımız var. Hele Çanakkale’de tarım orman il müdürümüz, tüm çalışanlar, şube müdürleri.  Yani ben söylemekten çekiniyorum nazar değer diye. Çok uyumlu, ortaklaşa birçok güzel projeyi bitirdik, yapıyoruz. Allah razı olsun bize büyük destekleri var. Arıcılık Çanakkale’de çığ gibi büyüyor. Her geçen gün iyi yerlere doğru gidiyoruz. Ama bu bireysel çabamız değil yani Çanakkale’de şu an popüler duruma geldi. Herkes ‘3-5 kovanım olsun bende arıcılık yapayım’ diyor. Buda kolektif çalışmanın getirdiği bir sonuç. Yani belki biz birliği temsilen arıcılar birliği başkanı diyoruz ama arkamızda bizi iten, bize destek veren bizim önümüzü açan bir yığın insan var. Bunları da zikretmekten özellikle iftihar duyuyoruz. Ticaret borsası, ticaret borsasının yönetimi, oradaki çalışanlar, sanayi ticaret odası, çalışanları bize müthiş bir destek veriyor. Üniversitemiz aynı şekilde ziraat fakültesiyle, gıda mühendisliğiyle hatta fen edebiyatın biyoloji bölümüyle bize müthiş destekler veriyorlar. Hatta yetmezse biz uzaktaki Bursa Uludağ Üniversitesinden, Hacettepe’den, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinden de destek alıyoruz. Yani bu konuda yetemedik ulaşamadık gibi bir mazeretimiz yok” ifadelerini kullandı.
 
Arıcılar Birliği Olarak  Sivil Toplum Kuruluşlarından Öte Bir  Kurul Olduk
 
Arıcılar Birliği olarak yaptıkları çalışmalar ile bir Sivil Toplum Kuruluşundan daha fazla şeyler başardıklarını belirten Başkan İleri “Biz sivil toplum örgütüyüz ve sivil toplum örgütleri normalde üyelerin haklarını savunan, özellikle belli mercilere taşıyan yapı olarak biliniyor. Ama biz baktık ki sivil toplum örgütü olarak bunun ötesine geçmemiz lazım, üretim yapmamız lazım. Arıcılarımızın girdileri ve çıktıları var ve çıktıları konusunda marka olduk. Arıburnu markasıyla; bal, polen, propolis konusunda iyi gidiyoruz ve iyi satıyoruz. Sağ olsun herkes Çanakkale’de bize destek veriyor. Çanakkale’de 52 noktada satış yerimiz var. Vatandaşın bize güveni var ama biz de vatandaşın güvenine layık olmak için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Bu bizim açımızdan son derece önemli şeyler. Arıcılarımız da bazı projeler ile önümüzü açıyorlar. Bu kapsamda biz de kendimizi test edelim dedik, neredeyiz diye ve üç Avrupa Birliği projesi içerisinde bulunduk. 13 ülkeyi dolaştık. Güney Kore’den tutun da İsveç’e kadar gitme şansımız oldu. Bizi hayal bile edemeyeceğimiz çalışmalardı bunlar. Dolayısıyla biz Avrupa’nın arıya bakış açısı nedir, onlar nerede biz nerede diye gezdik ve o gezilerimizde bir yığın proje fikrimiz oluştu. O projelerimizi bir bir hayata geçirmeye çalışıyoruz. Girdilerden en önemli arıcının balmumu girdisi. Onu hallettik, kendi tesisimizi kurduk balmumu konusunda. Arkadaşlarımıza kendi tesisimizde üretip veriyoruz. Belki de birlik olarak en büyük ayrıntımız. Ayrıca arının zor zamanlarda açlıkla baş başa kaldığında yine bal ile yapılan arı keki denilen ürünü yapıp, arıcılarımıza verdik. Dolayısıyla arıcılarımızın girdisinde ve çıktığımızda varız. Arıcılarımızın malzeme, kovan ihtiyaçlarını da aynı şekilde temin etmeye çalışıyoruz” şeklinde anlattı.
                                                                            
Gökçeada Arısı Tescilli Arılardan Bir Tanesi
 
Türkiye’nin Organik adasında bal üreten Gökçeada arısının tescilli sayılı arılardan bir olduğunu belirten Cahit İleri “Şu anda Gökçeada’da ıslah projemiz var. İnşallah projemiz bittiğinde artık Gökçeada arısını bölgemizde üretip, arıcılarımıza sunacağız ki onlar da arı ürünlerini daha sağlıklı üretmek, daha çok üretmek konusunda destek verecek. Islah projeleri Türkiye arıcılığında çok önemli. Türkiye’de beş ilde uygulanan projenin bir tanesi Gökçeada’da uygulanıyor. Gökçeada arısı tescilli üç arıdan bir tanesi. O arıyı biz şu anda üzerinde çalışma yaparak üstün vasıflı kraliçe arı üretmeye çalışıyoruz. Burada hırçınlık, verim testleri uyguluyoruz. Arının özellikle çevreye uyumunu gözlüyoruz. O proje neticesinde üstün vasıflı kraliçe arıları üretip arıcılarımıza vereceğiz. Arıcılarımız bu kraliçe arılarını kullandığı müddetçe hem arıları sağlıklı olacak hem de diğer arı ürünlerindeki üretimi daha yüksek olacak” diyerek konuşmasını tamamladı.
 
Cuma Deren