60 İhtilali ardından, Demokrasi tarihine kara leke olarak geçen ‘Yassıada Yarglamaları’ sonrası idam edilen Demokrasi Şehidi üç isimden birinin, Çanakkale Mebusu olması ve bugüne değin Şehrin hiçbir noktasına adının verilip, isminin yaşatılmamasını, o yılara tanık bir isim, çarpıcı ifadelerle eleştirdi dün.

Adı tam 60 yıldır, Mebusu olduğu şehirde  bir türlü yaşatılamayanaydı serzeniş.. Çanakkale mebusu, Demokrasi Şehidi Fatin Rüştü Zorlu diyordu çarpıcı sözler..
Bir makalede dile geldi serzeniş. “Bu Ayıp da Bize Yeter..” diyordu kelimeler.  
Dünü işaret ediyordu sözler. 27 Mayıs Çarşambayı.. Tam 60 yıl öncesini..
Kaleme alınan sözler sertti. Hatırlatma ise hayli net.
Bir de, bir röportajında, Demokrasi Şehidi, dönemin Çanakkale mebusundan söz eder iken, ‘Yassıada Duruşmaları’ nın Avukatı,  TBMM Eski Başkanlarından efsane siyasetçi, Kırat’ın süvarisi Hüsamettin Cindoruk;
“Rahmetli Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, adını Kıbrıs’ta yaşatamadığı ve heykelini dikemediği için yaşadığı üzüntüyü söyler dururdu, Demokrasi şehidi Fatin Rüştü Zorlu’dan bahseder iken” demişti, kendisinin de bu esnada gözleri yaşlı..

60 YILDIR, BİR SOKAK YA DA CADDEDE, 
ADINI BİR TÜRLÜ YAŞATAMADIĞIMIZ,  ÇANAKKALE MEBUSU;
“DEMOKRAİ ŞEHİDİ, FATİN RÜŞTÜ ZORLU… !”
 ‘Yassıada’da bir tören vardı dün. 60 yıl öncesi yaşanan Demokrasi ayıbının adresinde.. Bugün, Detaylıca, o törenden söz etmeyeceğim.
Aktaracağım, alfabenin 29 harfi ile yazıya dökülenler olacak, A’ dan Z’ ye…
Çanakkale’de adı bir türlü yaşatılamayan Mebus diyeceğim.. Bir unutulan isim.. Çanakkale Mebusu, Demokrasi şehidi Fatin Rüştü Zorlu 
O yılları anımsayan, anımsayınca da dellenen bir ismin yazdıkları benim bu gün bahsedeceğim..
Şimdi geliyor serzeniş. Hem de okkalı sözlerle bahsi edilen, yani tamı tamına  60 yıl öncesi..
 “27 Mayıs 1960 ihtilalinin 60. Yılı...” diye geliyordu ilk söz. Sonrası, okununca anlaşılacaklar.. Yani, tam da şu ifadeler;
“Biz, demokrasi tarihimiz içinde birçok darbe, darbe girişimi gördük...
27 Mayıs 1960, 22 Şubat 1962, 20-21 Mayıs 1963, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007, 15 Temmuz 2016...
Bu kalkışmalar ve darbeler tarihinin ilki 27 Mayıs 1960 tarihinde olanıdır...” diyordu üstat. Üstat der iken, aynı çatı altında mesai harcadığım Çanakkaleli hemşehri,   Bünyamin Nami Toka..
 
“Bu darbe sonucu iktidar partisi alaşağı edilmiş ve Yassıada'ya sürülmüştür...” diye geliyordu sonraki cümle. Sonrası da vardı elbet, şöyle ki;
“ Sonra, eften püften iddialarla yargılamalar yapılmıştır...
 Bu yargılamalar sonucu, üç devlet adamımız idama mahkum edilmiş ve infazlar da eylül 1961 tarihinde gerçekleştirilmiştir...
Peki, infaz edilenler kimlerdir?
Aydın Milletvekili ve Başbakan Adnan Menderes...
Eskişehir Milletvekili ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan...
Çanakkale Milletvekili ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu..”
Araya girmeden edemeyeceğim bir isim işitti kulalarım. Kıbrıs Barış harekatının aslında ilk mimarı olandı demokrasi şehidi, Çanakkale mebusu Fatih Rüştü Zorlu.
Dönemin Dışişleri bakanı iken başlamıştı meseleyi irdelemeye ve 74 Barış Harekatının temelini atan olmuştu aslında, tarihi kayıtlara göre Demokrasi Şehidi Çanakkale mebusu Zorlu..
Peki ya, bu noktada ne diyordu Bünyamin Nami tonka?
Tamamen net şekilde kuruyordu cümleyi ve diyordu ki; “Olayları, soğuk kanlılıkla incelediğimizde, hiçbirisinin değil idam, herhangi bir suçtan mahkum bile olmaması gerekirdi...
Demokrasi şehitlerimizin durağı cennet olsun...”
Anlatıyordu yakın geçmişi. Başlıyordu söze, 80’ler den…
“Tabii ki, Rahmetli Turgut Özal döneminde bu şehitlerimizin itibarı iade edildi ve büyük bir cenaze töreni ile İstanbul'da yaptırılan şehitliğe defnedildiler...” diye geliyordu sonrası cümlesi…
Yine netti dediği, tam da şöyle idi cümlesi;  “Bu şehitlerimiz, kalplerimizde yaşamaktadırlar...”
60 yıldır, adı mebusu olduğu şehrin, damadı olduğu ilçenin bir sokağında, bir caddesinde yaşatılamamış Demokrasi Şehidi Zorlu’dan söz eder iken tonka;
“İtibarı iade edilen Rahmetli Adnan Menderes adına, Üniversite, Hava Alanı, Caddeler, Bulvarlar yaptık ve oralarda hatıraları yaşatılmış olmaktadır...
Eskişehirli Rahmetli Hasan Polatkan için Eskişehir'de Caddeler, Bulvarlar ihdas edilmiş ve adı yaşatılmaktadır...” diyor ve ekliyordu, hayli vurguyla;

BU AYIP DA BİZE YETER..!
Vardı sözlerin devamı. İfadeler sertti bir o kadar da düşündürücü.. Nasıl mı? Aynen şöyle;
“Gelelim, Çanakkaleli Dr. Tevfik Rüştü Aras'ın( Atatürk'ün Dışişleri Bakanı) kızı Emel Hanım'la evli olan ve  Çanakkale Milletvekili olarak Dışişleri Bakanlığı görevi yapan Fatin Rüştü Zorlu'nun adı "Çanakkale 'de nerelerdevar? " diye araştırdığımızda hiçbir yerde olmadığını görürüz...
Rahmetli Fatin Rüştü Zorlu' nun adı Çanakkale' de yaşatılmamaktadır... Bu da bizi üzmektedir...
Rahmetli Fatin Rüştü Zorlu bize, Londra Konferansı' nda Kıbrıs' ta Garantörlük kazandırarak, bir bakıma KKTC'nin de temelini atmış'tır... Bu garantörlük olmasa Kıbrıs da Batı Trakya gibi elden çıkar, giderdi ...
Londra'da, Rumlar "Türkler bu işe ne karışıyor, onları toplantıya almamak gerek, yoksa biz görüşmelere katılmayız" deyip kestirip atmıştı...
İşte burada, Fatin Rüştü Zorlu, tarih bilinciyle biz Kıbrıs'ı Venediklilerden aldık, 1876 yılında da İngilizlere geçici verdik... Eğer, İngilizler adadan çekilecekse İngilizlerin muhatabı sadece Türklerdir... Asıl Rumların bu toplantıya katılmasını biz istemiyoruz... Ne hakla katılacaklar, deyince... Rumlar, sert kayaya çarptıklarını anlarlar ve yelkenleri indirirler ...
Böylece, üçlü garantörlük kurulur... Türkiye, Lozan, Montreux'den sonra bir başarılı siyaseti de burada gösterir...
Bu başarının mimarı Fatin Rüştü Zorlu'dur...
İşte, Çanakkaleli bir politikacının adının Çanakkale hiçbir yerde olmaması beni düşündürtmektedir...
Bu konuda Çanakkale Belediye Başkanlığına bir dilekçeyle başvurdum... Aradan dört yıl geçti hala cevap alamadım... Yine, değişik toplantılarda bu konuyu dile getirdim... Bilhassa, 28 Şubat'ın tetikçilerinin adının yerleşkelerde hala durması da düşündürücüdür... Bunu değişik rektörlere söylememe rağmen duymazdan gelindi... Genel yönetim, idarecilerine söyledim. "onların gözü Ankara'da. Çünkü, kendi iradeleri yok."Onlar da bir şey yapmadılar veya yapamadılar...
Peki! Başka Belediyeler bir şey yapabilir miydi? CHP'li belediyeler, siyasi rakiplerinden birisini  adını, cadde, sokak, meydan veya parklara vermezler, çünkü onlar kendilerine demokrat... Kıbrıs için büyük işler yapmış kişi onlar için önemli değil... Yazık!
Peki! Bu altmış yılda,Süleyman Demirel, Turgut Özal, Recep Tayyip Erdoğan bir şey yapmış mı? Hayır! Hani, bunlar sağ kulvarda siyaset yapıyorlar da, onun için yazdım...

Şimdi, Çanakkale 'nin tüm yetkin, etkin görevlilerine, siyasetçilerine, Kamu kurum ve kuruluşlarının başında bulunan kişilere sözüm  ise Rahmetli Fatin Rüştü Zorlu'nun adını herhangi bir yere vermeyi düşünüyor musunuz?
Evet!" Şuraya vereceğiz" deyin! Söz, bu yazımı kaldıracağım...
Çanakkale, bir irade bekliyor...
Bu vesileyle 27 Mayıs 1960  ihtilalinin tüm şehitlerini rahmetle anıyorum...
Durakları cennet olsun...
Göz yaşlarımızla... Dua ile...
Not: Ha! Biz daima doğrudan yana tarafız... Bazılarının yamuk işleri de bizi ilgilendirmez...
Yamuk adamlara da duyurulur... Yine, bu olay CHP'li bir devlet adamı için olsaydı, aynı yazıyı yazardım... Ama, bunu CHP'li arkadaşlar yazamazlar... İşte, bizim aramızdaki fark da bu!”
İşte böyle idi, yazıya dökülenler.. Okuyunca, düşündürenler..
Ben sadece aktardım, “sahi bu Ayıp daha da devam eder mi?