“Kimin Çevrecileri?” diye sordu, Barışın şehri Çanakkale’de, huzur bozduracak adımlar atıldığına dikkat çekti.
‘Çanakkale Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu’ Başkanı Bünyamin Nami Tonka, Maden Şirketlerinin, Bilim, Teknik ve Hukuk’ un aksine işlem yapamayacağına vurgu yapıp, asılsız söylemlerle Çevre tutkunu insanların yanlış bilgilendirildiklerini ifade etti.
Tonka; “Çanakkale’de kimse siyanürle maden aramıyor, arayamaz.” dedi ve ekledi;
 “YALANI SAVUNUYORLAR,
ÇANAKKALE’Yİ GERİYORLAR…”
Türkiye’nin geleceğinin, bilim, teknik ve Hukuk’ a bağlı maden üretiminden geçtiğini savunan Tonka;
“Bu sözlerimize Dayanak mı arıyorsunuz? Buyurun size dayanak;
‘Madenciler Türkiye’nin geleceğidir. Burada yol gösterici de Yüce Atatürk’tür.’
Yüce Atatürk,  1 Mart 1922’ de; ‘Topraklarımızın altında el değmemiş halde duran maden hazinelerini az zamanda işleterek, milletimizin yarınına açık bulundurmalıyız’ demektedir.
Biz Çevrecilerden, da ha Çevreciyiz . Bu ülkenin geleceğiyiz.” dedi.
Kapalı devre içinde kullanılan siyanür ile ayrıştırılan madenlerin, her ayrım sırasında mevcut siyanürün, tekrar tekrar kullanılarak üretim yapıldığı gerçeğini anımsatan Tonka;
“Siyanürü doğa ve çevreye bırakıyorlar söylemi tamamen yanlıştır. Bu gerçeği görmenin yolu da, Lapseki’ de faaliyette bulunan Altın madenini ziyaretten geçiyor.” dedi.
-------------------------------------------------------
FEDERASYON BAŞKANI TONKA, İDDİA ETTİ;
“DÜNYADA DA YOK, BİZDE DE”
----------------------------------------------
‘Çanakkale Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyona Başkanı Bünyamin Nami Tonka, maden şirketlerine yönelik eylem ve benzeri etkinliklerle Çanakkale’nin yakın zamanda gerileceği sinyalini gözlediklerini söyledi.
Tonka, asılsız iddialara dayalı söylemlerle, gerçek çevre bilincinin zedelendiğini savundu.
Federasyon Başkanı Tonka, Bilim adamları kadar, tekniğin de aynı gerçeği defaten göz önüne serdiğini anımsatıp, “Sanırım büyük harflerle konuşmak gerekiyor.
HERKES BİLMELİKİ, SİNAYÜRLE ALTIN ARAMA İŞLEMİ DİYE BİR ŞEY YOK. İDDİA EDİLEN BÖYLE BİR YÖNTEM NE TÜRKİYE‘DE, NE DE ÇANAKKALE’DE VAR.
SİYANÜRÜ TOPRAĞA DÖKÜP KİMSE MADEN ARAMIYOR. BİLİME AYKIRI, TEKNİĞE TERS BU YÖNTEMİ KİMSE SAVUNAMAZ DA” diye konuştu..
 
Federasyon başkanı Tonka, geçtiğimiz Cuma günü gerçekleşen bir Çalıştay’ dan söz etti. Orada Çanakkale kamuoyunun isimlerini sık duyduğu, her çevreci eylemde boy gösteren, bilindik Çevre tutkunlarının(!) hiç birinin yer almadığını gözlemlediklerinden bahsetti.
Çevreci kimliği ile, asılsız söylemler üretip, Bilime ve tekniğe ters iddialar eşliğinde, gerçek çevre dostu ve çevreci Çanakkalelilerin yanıltıldığını sözlerine ekleyen Tonka;
“Kimin çevrecisi olduğu merak uyandıran, bahsettiğimiz o çevreciler Çalıştay’da yoktu. Olsalardı, belki de Asılsız iddia ve savundukları gerçek dışı yöntemlerle madencilik iddialarına, kabul edilir, tatmin eden yanıtları bulabilirlerdi.
Çanakkale Çevre ve Doğa Dernekleri olarak biz oradaydık. Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de madenciliğin, iddia edildiği gibi ‘siyanürü toprağa dök, altın’ı bul’ şeklinde faaliyet göstermediği, Bilimsel olarak bu Çalıştay’ da  göz önüne serildi. 
Hep duyuyoruz. Türlü asılsız söylemler üretip, Siyanürle maden arama diye konuşulanları.
Türkiye’ deki maden mühendisleri ve Jeoloji mühendisleri yanı sıra, maden sektöründe çalışan tüm ilgili ve yetkilileri asılsız ithamlarla zan altında bırakan ve topluma düşman gösteren bir zihniyet, şimdilerde Çanakkale’ yi de bu yöntemle germeye çalışıyor. Bu yanlıştır. Maden üretimi, dünya standartlarında kabul gördüğü şekliyle yapılıp, ülkemizde de aynı yöntem uygulanmaktadır.
Şayet denildiği gibi, ‘siyanürü toprağa dök, altın’ı bul’ işlemi kentimizde gerçekleşse, tarihte görülmemiş tepkiyi bizler, gerçek çevreciler gösteririz.
Birileri gibi illegal değil, ‘kanun nizam çerçevesinde, tamamen legal mücadeleyi veririz.
 Yer altı kaynaklarımız, madenlerimiz, Türkiye’nin geleceğidir. Burada en büyük yol göstericimiz,  Yüce Atatürk olmuştur.
Yüce  önder Atatürk, 1 Mart 1922’ de; ‘Topraklarımızın altında el değmemiş halde duran maden hazinelerini az zamanda işleterek, milletimizin yarınına açık bulundurmalıyız’ demiştir.
Çanakkale’nin çevresi, doğası, tarihi ve kültürüne zerre zarar verecek her türlü girişimin karşısında olmaya ant içen federasyonumuz üyeleri,  bilindik Çevrecilerden daha çevrecidir…” dedi.
DİLE GELEN EN BÜYÜK YALAN;
‘SİYANÜRÜ DÖK, ALTINI BUL…’
Tonka, asılsız iddialara dayalı söylemlerle, gerçek çevre bilincinin zedelendiğini savunup, Türkiye’de yıllardır kamuoyunun aynı yalan ile eyleme, izinsiz gösteriye, zaman zaman da kolluk güçleriyle karşı karşıya getirildiğinden söz etti.
Dünyada kabul gören yöntemle, Türkiye’deki maden şirketlerinin üretim yaptığının altını çizdi.
Kapalı devre içinde kullanılan siyanür ile ayrıştırılan madenlerin, her ayrım sırasında mevcut siyanürün, tekrar tekrar kullanılarak üretim yapıldığı gerçeğini anımsatan Tonka;
“Siyanürü doğa ve çevreye bırakıyorlar söylemi tamamen yanlıştır. Bu gerçeği görmenin yolu da, Lapseki’de faaliyette bulunan Altın madenini ziyaretten geçiyor.” dedi.
Çanakkale’de gerçekleşen Çalıştay’ dan söz eden Tonka;
“Maden Jeologları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şentürk, Şehrimizde gerçekleşen  ‘Türk Madenciliği’nde Farkındalık Uluslararası Marka Yolculuğu Çalıştayı’ nda konuştu:
Türkiye’de maden arama konusunda bazı tepkileri görünce güldüklerini,  çünkü bilhassa altın üretiminde siyanürle maden aranıyor kavramının yaratılmak istendiğinden söz etti.
Şentürk; ‘Dünya’nın hiçbir yerinde siyanürle maden aranmaz. Bunu söyleyenler cehaletlerini dile getiriyorlar. Toprakta siyanürle altın arama tamamen yalandır. İşin aslını öğrenmeden ve kullanılan teknolojiden haberi olmayanların bir uydurmasıdır.’ diyordu.
Altın madeninin nasıl çıkarıldığından da söz ediyordu sayın Şentürk sürece şöyle dile getirdi;
“‘Önce rezerv tespit edilir. Bu rezerv ekonomik değere sahip mi, diye bakılır. Ekonomik değeri varsa ve işletilebilecekse altın çıkarılır. Bu arada altın da teknik olarak çıkarılabilir olmalı…
Teknik olarak çıkarılabilir durumdaysa Sosyal ve Çevresel dokuya uygun olarak çıkarılabilir mi? Ona bakılır.  Sonra çıkarılacak ülkenin mevzuatına uygun olarak da altın çıkarılır.
Burada da dünya ölçeğinde bazı kriterlere uyulur. Bunlar: 1-IFC –E kvator Prensipleri, 2-EBRD Kriterleri, 3-Çevre Mevzuatı, 4-Sosyal Onay, 5-Sürdürülebilir kalkınma. Bu Kriterlere göre çalışma yapılır.
İlgili Maden Şirketi Mevzuata göre maden çıkartma izni almak zorundadır. Bu zorunluluk, izni veren Cumhurbaşkanlığının kriterlere uygunluğunu tespiti ile gerçekleşir.
Mevzuata uygun maden çıkartma izni alan kuruluş, Bitki örtüsü ve toprak katmanının temizlenmesi için Çevre ve Orman Bakanlığına, Çevre etkisi bedelini yatırıır.
Sonra Orman Teşkilatı, bitki örtüsünü kendisine alır. Yine toprak örtüsünü de maden çıkartma işlemi bittikten sonra, çevreyi rehabilite etmek için tekrar serer. Şirketten alınan bedelle tekrar ormanı oluşturur. Şunu unutmamak gerekir ki, ‘Türkiye’de Orman Teşkilatından başka kimse ağaç kesemez.’ Şirket de kesemez. Ağaçları Orman Teşkilatı keser ve araziyi temizledikten sonra maden şirketine yer teslimi yapar.
İncelediğimizde, hem kesim işlemi için hem de daha sonraki rehabilite için ilgili şirket, devletin istediği meblağı peşin olarak ödemiştir.’  Burada hukuk’a uymayan herhangi bir işlem yoktur, olması da mümkün değildir“

Cuma Deren