Türkler, özellikle İngilizlerin sömürge askerleri üzerinde etkili olmaya çalıştı. İngilizler ise, Almanların Türkleri kandırdığı vurgusu yaptı. Dr. Mithat Atabay, her iki tarafın da İslam dinine vurgu yaparak askerlerin vicdanlarına hitap ettiklerini söyledi.

104 yıl önce dünya harp tarihine ‘Son centilmenler savaşı’ olarak geçen Çanakkale Kara Savaşları’nda, Türk ve İngiliz askerleri silahlı mücadelenin yanında propaganda savaşıyla da karşı karşıya kaldı. Savaş sırasında her iki tarafın da sayısız propaganda broşürleri ve yöntemleri kullandığını belirten Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, bunun askerlere etkilerini anlattı.  Gelibolu Yarımadası’ndaki şiddetli savaş sırasında askerlerin bir gözü silahların namlusundayken, kafalarının ise propaganda araçlarında olduğunu söyleyen Dr. Mithat Atabay, Türkçe ve İngilizce metinlerin yer aldığı propaganda broşürlerinin siperlere hem uçaklardan, hem de gönüllü askerler tarafından atıldığını söyledi. İngilizler tarafından hazırlanan broşürlerin, Türklerin Almanlar tarafından kandırıldığı mesajı içerdiğini, Türkler tarafından hazırlanan broşürlerin ise, Yeni Zelanda ve Avustralya askerlerinin İngilizler tarafından kandırıldığı üzerine kurgulandığını belirtti.

Gelibolu’ya getirilen İngiliz birlikleri içerisinde yer alan Müslüman askerler nedeniyle her iki tarafın propaganda araçlarında ‘İslam’ vurgusunun dikkat çektiğini belirten Dr. Atabay şunları söyledi:

“Savaş sadece siperlerde gerçekleşmedi. Aynı zamanda askerleri ikna etmek, mukavemetlerini kırmak veyahut kamuoyu oluşturmak için propaganda faaliyetleri de had safhaya çıktı. Bu amaçla özellikle havacılar kullanılmıştır. Uçaklar vasıtasıyla atılan propaganda broşürleri askerleri ikna etmek için onların dillerinde yazılmış olan metinler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda gerek Türkler, gerekse karşı taraf propagandaya çok önem verdiler. Propaganda metinlerinde savaşın ne kadar anlamsız olduğu, İslam dünyasının koruyuculuğunun aslında kendi devletleri tarafından yapıldığı gibi ana temaları görmekteyiz. Ayrıca komutanlar konusunda da propagandaya önem verildiğini görüyoruz. Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili olarak Alman propagandasına önem verildiği görülür. Bir tarafta Almanların Osmanlı’ya savaşta büyük yardım yaptığı belirtilirken, diğer tarafta İngilizlerin ise, Almanların aslında Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmaya yönelik propaganda afişlerine önem verildiği görülmektedir. Türklerin özellikle Arıburnu bölgesinde Anzak askerlerine karşı yaptıkları propagandaların ana temasını ise, İngiltere’nin Anzak askerlerini kandırdığı, İngiltere’nin asıl amacının onları sömürmek, kendi askerlerini ölüme götürmek yerine kolonilerinde sömürge askerlerini savaşa sürerek ölümlerine sebep olduğunu anlatıyor. Bu bağlamda savaş hem propaganda yönüyle, hem siperlerde, hem de cephe gerisinde çeşitli ajanlar vasıtasıyla yapılan kamuoyu oluşturma çabalarıyla devam etmiştir.”

Cephedeki diğer önemli bir konunun da yiyecek içecek ile ilgili olduğunu belirten Dr. Mithat Atabay, “Askerler savaşı bırakırlarsa, daha iyi yiyecek ve giyecek ile daha iyi şartlarda hayatlarını devam ettirecekleri, savaşın anlamsız olduğu ve bir an evvel savaştan vazgeçmeleri konuları dikkat çekicidir. Mayıs ayı başında İngilizler attıkları bir broşürde, askerlerin aç ve susuz olduğunu ima ederek, savaştan vazgeçmelerini istemişlerdi. Buna karşı yapılan propagandada ise, Türk askerleri 2 Mayıs tarihinde ceplerine fındık, fıstık ve kuru üzüm doldurarak hücuma geçtikleri görülmektedir. Bu İngilizlerin propagandasına verilen cevap olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu propagandalarda genel olarak bir tarafın üstünlük sağladığı gözükmemektedir. Baktığımız zaman savaştan kaçma, bırakma konusunda fazlaca bir bilgi bulunmamaktadır " dedi.